18 Nisan 2018 Çarşamba

AKP-MHP Faşist İttifakının Baskın Seçim Kararında Ekonominin Perişan Hali Önemli Bir Neden..!


Her alanda köşeye sıkışmış olan  ve dikiş tutturamayan AKP-MHP hükümeti, mevcut durumdan çıkış için baskın seçim kararı aldı. AKP-MHP ittifakı Türkiye’yi baskın seçime götürmeye karar verirken, politik yönetemem krizinin yanında ekonomide alarm zillerinin çalması da  bunda etkili oldu.
 Nitekim AKP’nin  koltuk değneği MHP lideri Devlet Bahçeli’nin erken seçim çağrısı yaparken artan ekonomik risklere ve döviz fiyatlarının fren tutmamasına işaret etmişti, dün de AKP lideri Recep Tayyip Erdoğan ekonomide makro ekonomik kararların verilmesi gerekliliğine değindi. İşte o alarm veren göstergeler:
TL dibe vurdu: Geçen hafta Dolar/TL kuru 4.19, Avro/TL kuru 5.19 ile rekor kırdı. Türkiye’nin fiyat düzeyinin ticaret yaptığı ülkelerin fiyat düzeylerine göre değişimini gösteren tüketici fiyatları endeksi (TÜFE) bazlı reel efektif döviz kuru endeksi (REK) martta 83.42 ile tarihinin en düşük düzeyine geriledi. Dövizdeki yükseliş, başta özel sektör için olmak üzere dış borcu daha tehlikeli hale getiriyor. Nitekim, son dönemde Ülker ve Doğuş gibi büyük grupların kredi yapılandırma başvurusu yapmalarında TL’deki değer kayıplarının önemli payı var.
Dış borç kriz düzeyinde: Türkiye’nin toplam dış borcu, Eylül 2017 itibarıyla 453.2 milyar doları aştı. Bunun 136.2 milyarı doları (yüzde 29) kamuya ait. 316.4 milyar doları (yüzde 70) özel sektörün borcu. Toplam dış borcun milli gelire oranı ise yüzde 53.3 ile 2001 krizindeki seviyelere yaklaştı. Türkiye’nin iç ve dış toplam borçları ise 3 trilyon 604 milyar liraya ulaşarak milli geliri aşmış durumda.
Döviz açığında rekor: Finansal kesim dışındaki firmaların (reel sektör) net döviz açığı ocakta 2016 sonuna göre 8 milyar 886 milyon dolar artarak 221 milyar 536 milyon dolara yükseldi. Ekonomiden Sorumlu Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek’in özel sektöre “aman borçlanmayın, fırtına geliyor” demesinin nedeni de söz konusu döviz açığı. AKP Genel Başkanı Erdoğan, bu açıklamanın ardından Şimşek’i isim vermeden fırçalamış ve “kendi ayağına kurşun sıkmakla” eleştirmişti.
Cari açık alarm veriyor: Türkiye ekonomisinin en büyük sorunlarının başında gelen ve TL’deki değer kaybında etkili olan cari işlemler dengesi, şubatta 4.15 milyar dolar açık verdi. Ocak-Şubat dönemi cari açık, 11.19 milyar dolar olurken, 12 aylık cari işlemler açığı 53.3 milyar dolar olarak gerçekleşti. Cari denge geçen yılın şubat ayında 2.57 milyar dolar, 2017’nin tamamında 47.17 milyar dolar açık vermişti. Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Moody’s’in not indirme kararında başta gelen nedenlerden biri de cari açıktaki artıştı.
Enflasyon ve işsizlik çift hanede: 2017’de yüzde 7.4’lük büyüme olduğu açıklansa da halk, büyümeyi kendi cebinde hissetmedi. 2017’yi yüzde 11.92 ile kapatan enflasyon (TÜFE), martta yüzde 10.23 ile çift haneye demirledi. Temel ihtiyaç maddelerinde bu oran yüzde 20’ye yaklaştı. Benzin 6 lirayı aşarken birçok mal ve hizmet zamlandı. 7.4’lük büyümeye rağmen 2016’de yüzde 10.9 olan işsizlik 2017’yi de aynı oran ile kapattı. Ocak 2018’de işsizlik yüzde 10.8 oldu. Genç tanımlı işsizlik 6.2 milyon kişiye ulaştı.
Faizler zirvede: ABD başta olmak üzere gelişmekte olan ülkelerde faiz oranları artıyor, bu da dışarıdan borçlanmayı giderek daha pahalı hale getiriyor. Nitekim, Hazine Müsteşarlığı’nın Ekim 2028 vadeli 2 milyar dolar borçlanırken, faiz oranı yüzde 6.20 oldu. TL cinsinden faizler de yükselişte. Merkez Bankası’nın tüm fonlamayı yaptığı Geç Likidite Penceresi faizleri yüzde 12.75 iken gösterge 2 yıllık gösterge tahvil faizi geçen hafta yüzde 14.70’i, 10 yıllık tahvil faizi yüzde 13.56’yı gördü. Konut kredisi faizleri 9 yılın en yüksek seviyelerinde seyretmeye devam ediyor. Bankaların uyguladığı konut kredilerinin ortalama faizi 6 Nisan haftası itibariyle yüzde 14.97 seviyesine yükseldi. Bu da, AKP döneminde Türkiye ekonomisinin en öne çıkan sektöründe iflas haberlerini artırıyor, konut satışları düşüyor