Tarih: 19 Mayıs 2017 Yazdır E-posta
TGC’nin “İfade ve Basın Özgürlüğü” raporuna göre cezaevinde tutuklu olan gazeteci sayısı nisan ayı sonu itibarıyla 159’a yükseldi
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin (TGC), Avrupa Birliği destekli “İfade ve Basın Özgürlüğü” raporu yayınlandı. Türkiye’de gazeteciliğe ilişkin baskıları gözler önüne seren rapora göre nisan ayı sonu itibarıyla tutuklu gazeteci sayısı 159’a yükseldi. Hapisteki tüm gazetecilerin derhal serbest bırakılması gerektiği belirtilen raporda, gazetecilerin siyasi baskıdan veya sermaye baskısından bağımsız, özgürce görevlerini yapamadığı belirtildi.
Raporun öne çıkan bölümleri şöyle:
159 tutuklu gazeteci
Hapiste tutuklu olan gazeteci sayısının nisan ayı sonu itibarıyla 159’a tırmandığı ve yurtdışında “kaçak” durumunda 123 gazetecinin bulunduğu tespit edildi. Geride bıraktığımız dört ay boyunca Türkiye, hapisteki gazeteci sayısıyla dünya lideri olmaya devam etmiş ve bunun sonucunda da Freedom House’un yayımladığı 2016 raporunda dört sıra gerileyerek 76 puanla dünyada 163’üncü, Avrupa’da ise 42’nci ve son sırada yer aldı.
46 soruşturma 20 dava
2017 yılı ilk dört ayında gazetecilere yönelik 46 yeni soruşturma ve 20 ilave dava açıldığı, bu arada gazetecilere yönelik hemen tüm davalardaki tutuksuz yargılanma taleplerinin reddedildiği de dikkate alındığında, basın özgürlüğü açısından uluslararası raporlarda ağır eleştirilerle karşılaşılmasının kaçınılmaz olduğu vurgulandı. Hapisteki tüm gazetecilerin bir an önce salıverilmeleri, tutuksuz yargılanmaları ve beraatları istendi.
Halkın haber alma hakkı ihlal ediliyor
İfade ve basın özgürlüğünün kısıtlanması, gazetecilerin siyasi veya sermaye baskısıyla görevlerini özgürce yapabilme imkanından mahrum bırakılması, sayfaların, ekranların, haber portalları ile sair platformların eleştiri hakkını kullanan veya haberleri belli bir siyasi gözlükle kullanmayı reddeden gazetecilere kapatılması, günümüzün en ciddi sorunları olarak aktarıldı. Gazetecinin görevini layıkıyla yerine getirmesinin olanaksız kılındığı, dolayısıyla da halkın haber alma hakkının ihlal edildiği tespit edildi.
Sansür tırmanıyor
Demokrasilerde basının dördüncü kuvvet olarak tanımlandığı unutulmadan, muhalif gazete, televizyon ve internet medyasına, eleştiri hakkını kullanan entelektüellere ve köşe yazarlarına “tahammül” edilmesi gerektiği bildirildi. Sansür ve otosansür artarken elektronik sansür ile verilere ulaşmak artık mümkün olmadığından ortalama günde 30 erişim yasağı, DNS engelleme, site kapatma ve sair şekillerde yaşanan elektronik sansür uygulamaları raporda net şekilde verilemedi.
RTÜK antidemokratik
Ceza ve sair yöntemlerle medya kurumlarının yayın politikalarını etkilemeye çalışan RTÜK’ün medya kurum yetkililerini toplayarak açıkça “sansür beyannamesi” ilan etmesi, RTÜK’ün kuruluş amacıyla da, demokratik toplumda fikir ve basın hürriyeti kavramlarıyla da çeliştiği belirlendi. Gazete, dergi, ajans, internet haber siteleri, matbaalar, yayınevleri, dernekler ve vakıfların kapatılması uluslararası insan hakları ve uluslararası hukuk kavramları açısından kabul edilebilir gelişmeler olmadı.
Sendikasız, örgütsüz
İş güvencesine sahip olamayan, mesleki dayanışmadan yoksun ve ev kirası, çocuğunun okul giderleri, diğer ödeme taksitleri sarmalında her türlü baskıya açık hale gelen gazeteciye sahip çıkmadan, özgür gazeteciliğe de sahip çıkılamayacağı aktarıldı. Gazeteciler, kamuoyunu bilgilendirme görevini yerine getirirken, iş güvencesine ve örgütlerine sahip çıkması, siyasetin ve siyasetçilerin karalama ve suçlama kampanyalarına muhatap olmaması ve işverenin insafına terk edilmemesi görüşü öne çıktı.
Kaynak: Cumhuriyet