Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın, 3 yıl aradan sonra katıldığı TÜSİAD Yüksek İstişare Kurulu toplantısındaki, “Demokrasi ve ekonomide yeni bir atılım döneminin hazırlıklarını yapıyoruz” sözleri tartışılmaya devam ediyor. Bazı kesimlerce, ‘TÜSİAD ile barışma’ olarak yorumlanan buluşma emekçiler tarafından ne ifade ediyor. Sosyal Bilimci Özgür Müftüoğlu ile bu konuyu konuştuk.
Erdoğan’ın, “Türkiye 3 kat büyümüşse buradaki iş adamlarının işleri 5-10 kat büyüdü. Bugün de özel sektörün lokomotifliğini çok önemsiyoruz” sözlerine atfen Müftüoğlu, AKP Hükümetinin 2002’den bu yana izlediği politikalarla özel sektörü lokomotif olarak gördüğünü şu sözlerle dile getirdi: “AKP, hızla kamu işletmelerini özelleştiren ve sürekli olarak özel sermayeye teşvike dayalı ekonomik politikaları izledi. Ve bu çerçevede de büyük ölçüde TÜSİAD üyeleri, servetlerine servet kattılar. Yani AKP Hükümeti döneminde çok önemli kaynaklar elde ettiler. Şimdi bu atılım süreci, Tayyip Erdoğan’ın tekrar AKP’nin başına geçmesiyle birlikte kullanılan bir slogan. Sanki yeni bir başlangıçmış gibi bir hava yaratılmaya çalışılıyor. Ve burada da tamamen hedef kitle, tatmin edilmek istenen kitle sermaye”.
TÜSİAD’IN ‘MAHÇUP DEMOKRASİSİ’NE TOKAT
AKP Hükümetinin artık topluma, emekçilere herhangi bir vaadinin olmadığına dikkat çeken Müftüoğlu şöyle devam etti: “Yani sizin için daha iyi sağlık, daha iyi sosyal güvenlik, daha iyi çalışma koşulları vs. gibi hiçbir vaadi yok. Tek bir şeyi, -referandum sürecinde de büyük ölçüde böyle geldi- sadece sermayeye daha fazla teşvik. ‘Sizi daha çok memnun edeceğiz, sizi daha çok zenginleştireceğiz’ üzerinden, kendisinin siyasi iktidarını sürdürmeye çalışıyor.”
Bu politikanın demokrasi içerisinde olabilmesinin mümkün olmadığını ifade eden Mürftüoğlu, “Çünkü toplumun çok büyük bir bölümü emekçi kesim. Dolayısıyla bugün izlenen politika, bir avuç sermayedara bütün bir toplumun kaynaklarının aktarılması şeklinde. Bu istihdam politikalarında da böyle gözüküyor. Diğer teşvikler, Varlık Fonu meselesi, Meclise tarım alanlarını açacak yeni düzenlemeler de getiriliyor. Hem emeği hem doğayı sömürüye açan ve toplumun varlıklarını sermayeye açan bir politika izliyor. Dolayısıyla OHAL’i de bunun bir teminatı olarak görüyor. Yani diyor ki ben bunu toplumu baskı altına alarak yapabilirim. Sizin sermaye birikiminizin sürdürülebilmesi, kârlarınızın yüksek seviyelerde artmasının yolu ancak emekçilerin baskı altına alınmasıdır. Ve ben bunu OHAL’le yapacağım diyor. Ve dolayısıyla TÜSİAD’ın ‘mahcup olarak’ demokrasi, özgürlükler gibi sözlerini Cumhurbaşkanı çok gerçekçi bir şekilde yüzlerine vuruyor. Yani diyor ki siz demokrasi içerisinde sermaye birikimini sürdüremezsiniz, kârlarınızı artıramazsınız” diye konuştu
ABA ALTINDAN SOPA GÖSTERİLİYOR
Yeni dönemde Hükümet politikalarının sermayenin çıkarına olduğunu dile getiren Özgür Müftüoğlu şunları söyledi: “AKP’nin de yeni dönemi oluyor bu. Zaten önceden de böyleydi ama bir şekilde halka, topluma birtakım reformlar adı altında birtakım yeni şeyler getiriyormuş gibi görünüyordu. Artık bunun saklanacak bir tarafı kalmadı. Dolayısıyla baskı yoluyla yürütülecek ve burada da sermayeyi yanına, demokratik olmayan baskıcı politikalarını desteklemeye çağırıyor ve hatta başka çareniz yok diyerek de aba altından sopa da gösteriyor.”
kaynak:evrensel