Her baharda kadın-erkek, yaşlı-genç
yüzlerce Hollandalı, Utrecht yakınlarındaki Amersfoort kenti yakınlarındaki bir
ormanda toplanır.
Bu insanlar Naziler tarafından tam bu
noktada silahla infaz edilen ve yarım yüz yıldır unutulmuş olan 101 meçhul
Sovyet askerini anmak için mumlar yakarlar.
Burada yatanların hikayesi Rusya'da
birkaç yıl çalıştıktan sonra 18 yıl önce Amersfoort'a geri dönen gazeteci Remco
Reiding'in yakınlarda bir Sovyet savaş mezarlığı olduğunu öğrenmesiyle başladı.
Reiding "Daha önce hiç duymadığım
için şaşırmıştım. Mezarlığı ziyaret ederek arşiv bilgileri ve tanıklıklar
aramaya başladım" diyor.
Araştırmaya başladığında mezarlıkta 865
Sovyet askerinin yattığını, 101'i dışında hepsinin cansız bedenlerinin
Hollanda'nın diğer bölgelerinden ve Almanya'dan getirildiğini, fakat isimsiz
101 kişinin orada, Amersfoort'ta öldürüldüğünü öğrendi.
Propaganda amacıyla getirildiler
Almanya'nın Sovyetler Birliği'ni işgale
başladığı ilk haftalarda Smolensk yakınlarında esir düşen bu 101 kişi, işgal
altındaki Hollanda topraklarına propaganda amacıyla getirildi.
"Özellikle Asyalı görünüme sahip
esirleri seçip, Nazilere direnç gösteren Hollandalılara sergilemek
istiyorlardı. "Alt insan" diye tanımladıkları bu insanları gördükten
sonra Sovyetlerin neye benzediğini anlayan Hollandalıların Almanya'ya destek
vermesini umuyorlardı" diyor Reiding.
Kampın Komutanı Karl Peter BergTelif
hakkıNATİONAL ARCHİVES OF THE NETHERLANDS
Image caption
Kampın Komutanı Karl Peter Berg, 1949'da
idam mangası tarafından infaz edildi
Nazilerin Sovyet halkları hakkında
düşüncelerini değiştirmeye çalıştığı kişiler ise Amersfoort'taki toplama
kampında kalan Hollandalı komünistlerdi. 1941'den beri Yahudilerle birlikte bu
kampta tutuluyorlardı.
Fakat plan işe yaramadı.
'Çok küçük ve güçsüzlerdi'
Bugün 91 yaşında olan Henk Broekhuizen,
hâlâ hayatta olan az sayıda tanıktan biri. Ergenliğinde Sovyet esirlerinin
kente getirilişini izlediğini hatırlıyor.
"Gözlerimi kapattığımda yüzlerini
hatırlıyorum" diyor ve ekliyor:
"Paçavralara bürünmüşlerdi, hiç
askere benzemiyorlardı. Yalnızca yüzlerini görebiliyordunuz.
"Naziler onları tren istasyonundan
kampa kadar ana caddeden yürüttüler. Çok küçük ve güçsüzlerdi, ayaklarına da
çaput bağlamışlardı. Bazıları arkadaşlarının koluna girerek güçlükle
yürüyebiliyordu."
Henk Broekhuizen
Image caption
Henk Broekhuizen
Bazı esirler, kendilerini izleyen halkla
göz teması kurmuş, el hareketleriyle aç olduklarını anlatmaya çalışmışlardı.
"Onlara su ve ekmek getirdik. Ama
Naziler hepsini ellerimizden alıp yere attı. Yardım etmemize izin
vermediler" diyor Broekhuizen,
Onları bir daha görmediğini söyleyen
Broekhuizen, başlarına ne geldiğini de bilmiyordu.
Fakat gazeteci Remco Reiding Hollanda
arşivlerine girerek yaşananlarla ilgili belgeler bulmaya başlamıştı.
İlk fark ettiği, çoğunun Özbek
olduğuydu. Toplama kampındaki yetkililerin de bundan haberi yoktu. Yalnızca
Rusça konuşan bir Nazi görevlisi onları sorguladıktan sonra bunu
öğrenebildiler.
Tercüman AlscherTelif hakkıNATİONAL
ARCHİVES OF THE NETHERLANDS
Image caption
Tercüman Alscher, Rusça'yı Polonya'da
öğrenmişti
Reiding, bu kişilerin çoğunun
Semerkant'tan geldiğini söylüyor:
"Belki bazıları Kazak, Kırgız veya
Başkurt'tu. Ama çoğu Özbekti."
Nazilerden, aç Özbeklere bir somun ekmek
Reiding'in ortaya çıkardığı bir diğer
şey de Orta Asyalıların kamptaki diğer herkesten daha kötü muamele gördüğüydü:
"Kamptaki ilk üç günlerinde etrafı
dikenli telle çevrili açık bir alanda tutularak aç bırakıldılar.
"Alman bir film ekibi, barbar
'insan altı varlıkların' yemek için birbiriyle kavga ettiği anı çekmek için
hazırlanıyordu. Propaganda için bu filme ihtiyaçları vardı.
"Sonunda Naziler aç Özbeklerin
arasına bir somun ekmek attı.
"Ama hiç beklemedikleri bir şekilde
içlerinden biri ekmeği eline alarak bir kaşıkla eşit parçalara böldü. Diğerleri
de o sırada sakince bekledi. Kimse kavga etmedi. Sonra da eşit şekilde bölünmüş
ekmekleri paylaştılar. Naziler hayal kırıklığına uğramıştı."
Remco Reiding, Amersfoort'ta yatan 865
Sovyet askerinden 200'ünün ailesinin izini sürmeyi başardı
Image caption
Remco Reiding, Amersfoort'ta yatan 865
Sovyet askerinden 200'ünün ailesinin izini sürmeyi başardı
Ama esirleri daha kötü şeyler de
bekliyordu.
"Özbeklere diğer esirlere
verdiklerinin yarısı kadar gıda veriyorlardı ve onlara yardımcı olmaya çalışan
biri olduğunda bütün kampı cezalandırıyorlardı. Yemek artıklarını ve patates
kabuklarını yediklerinde Naziler onları 'domuzların yiyeceği şeyi yiyorsunuz'
diyerek dövüyordu" diyor Özbek tarihçi Bahodir Uzakov. Yakınlardaki Gouda
kentinde yaşayan Uzakov da Amersfoort kampının tarihiyle ilgili araştırmalar
yürütüyor.
'Düzenli olarak dayak yediler'
Kamptaki gardiyanların itirafları ve
kamptaki diğer esirlerin tanıklıklarını arşivlerden çıkartan ve bunlarla 2015
yılında bir kitap yayınlayan Reiding, kampta Özbeklere taş, kum veya kütük
taşıma gibi en kötü işlerin verildiğini, düzenli olarak da dayak atıldığını
ortaya koydu.
Gördüğü en şok edici hikayelerden biri
ise kampın Hollandalı doktoru Nikolaas Van Nieuwenhuysen'in bir eylemiydi:
"Kamptaki Özbekleri, ölen iki
arkadaşlarının kafalarını kesip kafataslarını tamamen temizleninceye kadar
kaynatmaya zorlamış.
"Sonra da bu kafataslarını çalışma
masasına yerleştirmiş. Tam bir delilik!"
Dr. Nikolaas Van NieuwenhuysenTelif
hakkıNATİONAL ARCHİVES OF THE NETHERLANDS
Image caption
Dr. Nikolaas Van Nieuwenhuysen savaşın
ardından 10 yıl hapis cezasına çarptırıldı
Aç ve çelimsiz kalan Özbekler
yakaladıkları sıçanları, fareleri ve buldukları bitkileri yemeye başlamış.
Aralarından 24'ü 1941'in sert geçen kışını çıkaramadı. Kalan 77'sine ise
çalışmak için çok güçsüz kaldıkları için ihtiyaç duyulmadı.
Bu yüzden 1942 senesinde bir Nisan
sabahı "İklimi size daha uygun olan Güney Fransa'ya
gönderiliyorsunuz" denilerek kamptan çıkarıldılar.
Ancak götürüldükleri yer Güney Fransa
değil, kampın hemen dışındaki ormandı. Burada kurşuna dizilerek infaz edildiler
ve bir toplu mezara gömüldüler.
'Kaçmaya çalışanlar vuruldu'
"Bazıları ağlamaya başladı,
diğerleri el ele tutuşarak ölümle yüzleştiler. Kaçmaya çalışanlar ise askerler
tarafından kovalanarak vuruldu" diyor kampın gardiyanları ve şoförlerinin
tanıklıklarını anlattıkları belgelere ulaşan Reiding ve ekliyor:
"Müezzinlerin insanları namaza
çağırdığı, pazaryerinde rüzgârların kum ve tozlarla dans ettiği ve sokakları
baharat kokan şehrinizden 5 bin kilometre uzakta olduğunuzu hayal edin.
"Onların dilini bilmiyorsunuz,
onlar da sizin dilinizi bilmiyor.
"Ve bu insanların size niye hayvan
gibi muamele ettiğini asla anlamıyorsunuz."
101 Orta Asyalının mezarlarının
başlarında Rusça
Image caption
101 Orta Asyalının mezarlarının
başlarında Rusça "İsimsiz Sovyet Askeri" yazan mezar taşları
bulunuyor
Bu esirleri teşhis etmek için çok az
bilgiye sahibiz. Naziler Mayıs 1945'te kaçarken kamp arşivlerini ateşe
verdiler.
Geriye yalnızca adı bilinmeyen iki
kişinin yüzlerinin gözüktüğü bir fotoğraf kaldı.
Amersfoort toplama kampındaki iki
ÖzbekTelif hakkıARCHİEF EEMLAND
Image caption
Amersfoort toplama kampındaki
Özbeklerden geriye kalan tek fotoğraf
Hollandalı bir esirin kalemle çizdiği
dokuz portreden yalnızca ikisinde resimdeki kişinin adı yazılmış.
"Adları yanlış yazılmış ama kulağa
Özbekçe gibi geliyor" diyor Reiding:
"Biri Kadiru Xatam ve diğeri
Muratov Zayer diye yazılmış. İlk kişinin doğru adı Hatam Kadirov, ikincisi ise
Zair Muratov olmalı."
Hatam Kadirov ve Zair MuratovTelif
hakkıMUSEUM FLEHİTE
Image caption
Hatam Kadirov ve Zair Muratov
Resimlere baktığımda Özbekçe isimleri ve
Orta Asyalıların yüz hatlarını anında fark ediyorum. Tek kaşlar, melez yüz
özellikleri… hepsi benim ülkemde güzel bulunan şeyler.
Bu genç erkekler 20'li yaşlarının
başlarındaydı, belki de daha genç. Muhtemelen anneleri onlara uygun bir gelin
bakmaya başlamış, babaları düğünlerine kadar besleyip büyütmek için bir dana
almıştı, araya savaş girmeden önce.
100 bin Özbek kayboldu
Bu kişilerden bazılarının benim
akrabalarım da olabileceğini idrak ediyorum. İki büyük amcam ve eşimin dedesi
savaştan geri dönmemiş.
Bana amcalarımın Alman kadınlarla
evlenip Avrupa'da kalmayı tercih ettiği söylenirdi. Ninelerimin kendilerini
avutmak için uydurdukları bir hikaye.
Gerçek ise savaşa giden 1,4 milyon
Özbek'in üçte birinin geri dönmediği ve 100 bininin de kaybolduğu.
Hatam Kadirov'un (solda) bir diğer
resmi. Sağdaki isimsiz esir ise muhtemelen yine Zair MuratovTelif hakkıMUSEUM
FLEHİTE
Image caption
Hatam Kadirov'un (solda) bir diğer
resmi. Sağdaki isimsiz esir ise muhtemelen yine Zair Muratov
Amersfoort'ta yaşamını yitiren 101
Özbek'ten adı bilinen ikisi dışındakilerin teşhis edilememesinin çok nedeni
var. Bunlardan biri Soğuk Savaş. İkinci Dünya Savaşı'nın hemen ardından
başlayan Soğuk Savaş, Batı Avrupa ve Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği'ni
ideolojik düşmanlar haline getirdi.
Bir diğer neden ise Özbekistan'ın
1991'de bağımsızlığını kazanmasının ardından Sovyet geçmişini unutma kararı
alması. Savaş gazileri artık kahraman statüsünde değil.
Her ne kadar ülkenin yeni devlet başkanı
Şevket Mirziyoyev geri getirileceğini söylese de, savaşın ardından 14 yetimi
evlat edinen bir aile anısına dikilmiş bir heykel başkent Taşkent'ten
kaldırıldı.
Özetle, yıllar önce Sovyet ordusundayken
kaybolan askerlerin izini sürmek Özbek hükümeti için bir öncelik olmadı.
Özbekler toplu mezardan çıkarılarak
mezarlığa yerleştirildi. Daha sonra buradan da çıkarılıp özel Sovyet savaş
mezarlığına yerleştirildiTelif hakkıNATİONAL ARCHİVES OF THE NETHERLANDS
Image caption
Özbekler toplu mezardan çıkarılarak
mezarlığa yerleştirildi. Daha sonra buradan da çıkarılıp özel Sovyet savaş
mezarlığına yerleştirildi
Ama Reiding, bu Özbeklerin isimlerinin
ülkenin arşivlerinde bulunabileceğini düşünüyor ve ekliyor:
"Savaşta ölmeyen veya öldüğünden haber
alınamayan askerlerin belgeleri yerel KGB birimlerine gönderilirdi. Bu 101
kişinin bilgileri de muhtemelen Özbekistan'da. Eğer onlara erişebilirsem bu 101
kişinin bir kısmını bulabilirim."