25 Eylül 2017 Pazartesi

Güney Kürdistan da Emperyalist ve Bölge Gerici Devletlerinin Yarattığı Zoraki Statüsü Yıkılmadan Halklar Özgür Olamaz..!


Devrimci ve sosyalistler ulusların ve halkaların zoraki birliğinin her daima karşısında durarak  gönüllü birlikten yana olmuşlardır. Kürdistan İlk olarak  1639 Kasr-i Şirin antlaşmasıyla Pers ve Osmanlı imparatorluğunca ikiye bölündü  ve Kürdistan  ikincisi kez  1923 Lozan anlaşmasıyla Kürt ulusunun polistik hakları hiçe sayılara dört parçaya bölünmüş, Irak, İran, Türkiye ve Suriye arasında parçalanıp yutulmuştu. Emperyalizmin desteğiyle dörde bölünen Kürdistan ilhakçı ve işgalci devletlerce yok sayılmış ve zoraki üniter birlik yapısı içinde tutulmaya çalışılmıştır. Gelinen durumda zoraki birlik parçalanmakta ve Kürtler eşitlik ve özgürlük talebini yükselmekte ve kendi kaderlerini kendi ellerine alarak gönüllü birliktelik şiarını yükseltmektedirler. Tamda bu durumda gerçekten Kürt sorununda devrimci ve sosyalist bir konumda duranlarla, mevcut statükonun devamında olan politik kesimleri netçe açığa çıkardı.
Bir ulusun mevcut halde önderliğini yapanlar,  demokratik görelim veya görmeyelim (örneğin Güney Kürdistan yönetimini İran dan Türkiye’ye, Suriye’den Irak’a, ABD’den AB’ye bir çok emperyalist, faşist ve gerici devletlere ve iktidarlara göre  KDP-KYB yönetici  daha demokratiktir. En basitinde tüm ulusal azınlıklara eşitlik tanınıyor, parlamentoda temsil ediliyorlar, kendi dillerinde kültürlerini yaşıyorlar, hatta filli özerklik içinde hareket ediyorlar, örneğin Türkmenler gibi kendi güvenlik güçlerini dahi kurabiliyorlar vb.-) Güney Kürdistan, bağımsızlık konusunda seçime gidiyor. Ve buna bölge devletleri ve emperyalist batı merkezleri şiddetle karşı çıkıyor. Aklı evvellerin iddia ettikleri gibi ABD-AB emperyalistleri hatta Rusya Barzani-Talabani yönetiminin bağımsızlık referandumunu desteklemiş olsalardı durum böylemi olurdu. Kürtlerin bağımsız davranamayacaklarını merkezde tutan bir çok kesim, güneyde bağımsızlık referandumuna hemen don biçiyorlar,” bağımsızlık referandumu ABD emperyalizminin oyunu.” Bu gerçekçi bir değerlendirme değildir. ABD emperyalizmi Kürtlerin bağımsız bir devlet kurmalarını hiçbir zaman istemedi ve mevcut reel durumda hiç istemeyecektir. Orta-doğuda TC devleti gibi beşinci kol gücü yitirme pahasına ve orta-doğuda sınırların yeniden çizilmesine neden olacak bağımsız bir Kürt devletinin kurulmasına ABD, AB emperyalistleri  şiddetle karşıdır.
Kürtlere hep işbirlikçiliği uygun gören çevreler ve faşist gerici güçler,  Kürtlerin kendi kaderlerini kendi ellerine almaya kalkışmalarını bir yerlere bağlamaya çalışarak Kürtleri iradesiz görüyorlar.  Üstelik Barzani’nin, 'kendi topraklarımızda halkımıza baş vurarak bir seçime gidiyoruz. Buna hakkımız yok mu? Biz kimin topraklarında seçim yapıyoruz. Kendi topraklarımızda.' Açıklama yaptığı halde yine de Kürt düşmanları höykürüyorlar;  emperyalist ve gerici devletler buyuruyor; hayır efendim yok. Sorun Kürtlerse  özgürlük hakkınızı kullanamazsınız! Bu nasıl ulusların iradesine saygı göstermek, demokratça davranmak, halkların eşitliğini savunmak. Üstelik BM yasasına göre bir halkın kendi kaderini tayin hakkını kullanma hakkı var.
 Ve Güney Kürtleri de bu haklarını kullanmak istiyor. Peki Kürtler gündeme gelince bu hak neden birden buhar olup ortadan kalkıyor? Bir de Marksizm veya komünizm adına ortaya çıkan bazı politik yapılara ne demeli; Orta-doğu da statünün dağılmasında bu akımlar neden korkuyorlar, hangi güçlerin çizdiği sınırları ve statükonun sürüp gitmesini savunuyorlar? Üstelik devrimcilik ve sol adına ÖDP’den DİP’e TKP’den VP kadar şoven-sosyal şoven kesimler,  ama veya fakatlı cümleler ile UKKTH'na, yani Kürt ulusunun  KKTH'na karşı argümanlar geliştiriyorlar. Emperyalizm ve ilhakçı ve işgalci  bölge gerici devletleri elbirliği etmişçe bu seçime karşı çıkarken, sen devrimcilik ve sol adına neden ve nasıl Kürt ulusunun iradesini açığa çıkarak bağımsızlık referandumuna karşı bir konuma sürüklenebilirsin? Kürtler yıllardan sonra coşkuyla sandığa koşuyor olmaları, ve aslında Kürtlerin özgürlüğe ve bağımsızlığa susamışlığını gösteriyor. 

Barzani yönetimine karşı haklı olan eleştirilerin mahiyeti ne olursa olsun, buradan hareketle Kürtlerin KKTH'nı kullanma hakları  yok sayılamaz.. Bir başka nokta da şudur; şöyle bir düşünelim; İslam gericiliğin egemen olduğu bir coğrafya da Güney ve Rojava Kürtleri, daha özgür, daha laik ve daha demokratik bir yönetimi şekillendirmeye yönelmişlerse, bütün eksikliklerine, hatta, anti-demokratik tutumlarına , emperyalizm ve bölge gerici devletleriyle uzlaşmasına rağmen, bu somut varoluş emperyalizme ve bölge gericiliğine darbe vuruyorsa bunu geliştirmek gerekiyor.? Güneydeki bağımsızlık referandumu Barzanilerin iktidarını aşan bir halk inisiyatifine dönüşmüş ise bunu desteklemek her devrimci ve sosyalisttin görevi olması ve masız fakatsız Kürt ulusunun özgürlük yürüyüşüyle dayanışması gerekiyor.