27 Eylül 2017 Çarşamba

RIZA ÖRÜK’ÜN MLKP TARAFINDAN “AJAN İŞBİRLİKÇİ “ OLARAK SUÇLANARAK İNFAZ EDİLMESİNİ LANETLİYORUZ..!


22 Eylül 2017 tarihinde “ajan ve devlet işbirlikçisi olduğu ve arkadaşlarına komplolar düzenlediği gerekçesiyle” Dersimin Ovacık ilçesinin Sefkan köyünde Rıza Örük, MLKP tarafından infaz edilmiştir. MLKP’nin açıklamasına baktığımızda; "Sömürgeci faşist diktatörlüğü ile işbirliği yapan, bölge halkına ajanlığı dayatan ve arkadaşlarımıza karşı komplolar düzenleyen Rıza Örük isimli bir şahıs, 22 Eylül günü Dersim'in Ovacık ilçesine bağlı Sefkan köyü yakınlarında bir birimimiz tarafından cezalandırılmıştır"( 23 Eylül MLKP açıklamasının tümü bu kadar) bölgede Rıza Örük’ü tanıyanlar ve ailesinin verdiği bilgiler üst üste konduğunda, olaya dair MLKP’nin açıklamalarının ciddiyetten ve ikna edici olmaktan uzak olduğunu ve panik içinde alelacele yapıldığını ve devrimci kamuoyu ve halkı hiçe saydığını gösteriyor. 
Üstelik Rıza Örük ESP’nin öldürüldüğü güne kadar ESP’nin Ovacık temsilcisi konumunda olduğunu, hem Rıza Örükün ailesi ve hemde Rızayı yakınen tanıyan devrimciler teyit etmektedir. Bu konuda da panik hali yaşayan ESP alel acele iki satırlık yaptığı açıklamayla MLKP’nin infazına çanak tutmuştur; ESP açıklamasında " Dün itibariyle (23.9.2017) basında Dersim Ovacık'ta Rıza Örük adlı bir şahsın öldürüldüğü haberi yer almıştır. Bazı basın organlarında ise bu şahsın partimizle ilişkili olduğu yönünde iddialara ve haber öğelerine yer verilmiştir. Bu iddia ve bilgiler tümüyle gerçek dışıdır. Bu şahısla partimizin bir ilişkisi bulunmamaktadır" diyerek devrimcileri ve halkın aklıyla alayl ediyor. Rıza Örük’ü yakınen tanıyan bir çok devrimci, Rıza Örük’ün bölgede ESP adına faaliyet yürüttüğünü ve emekçi bir devrimci olduğuna tanık olduklarını dillendiriyorlar. Ya onlarca devrimci yalan söylüyor yada ESP. Ama biliyoruz ki MLKP’nin infazına haklı zemin yaratmak için ESP yalan söylüyor. Çünkü kardeşi ve yakınları Rıza Örük'ün ESP temsilcisi olduğunu söylerken 22 Temmuz 2015 tarihli Çağdaş Aydının cenaze törenini aktaran haberde, Rıza Örük'ün ismi ESP adına konuşma yaparken geçiyor. 
'Burada yapılan törende ESP adına Rıza Örük ve Ovacık Belediye Başkanı Fatih Maçoğlu birer konuşma yaptı. ' 
http://www.etha.com.tr/…/cagdas-aydin-dersimde-son-yolculu…/ 
Neki MLKP daha önceki olaylarda olduğu gibi, Rıza Örük olayında da devrimci kamuoyunu ve halkı aydınlatmak bir yana, olayı farklı noktalara çekerek “ ben ne dersen ona inanmak zorundasın dayatmasıyla, yapmış olduğu kirli yöntemler ve devrimci-emekçi infazcılığının sorgulanmasının önü kapatılmaya çalışıyor.
MLKP’nin tarihinde kendileri gibi düşünmeyenleri kolay yoldan saf dışı bırakmak için önce, ”ajan-provokatör, devlet-polis işbirlikçi” olarak damgalayıp itibarsızlaştırıp ardından katlettiğine tanığız.
Örneğin yaşanmış tarihe şöyle bir göz atıldığın da MLKP, 27 Ağustos 1996 yılında “MLKP’liler pusu kurup silah sıktığı” yalanıyla, Almanya’nın Duisburg kentinde Kemal Yazar yoldaş suikastle vücuduna onlarca mermi sıkılarak, MLKP tarafından infaz edildi. 
Yine MLKP-KP-İÖ ayrılığı sürecinde Beka askeri kampında KP-İÖ’den yana tutum alan bir yoldaş, katledilmek amacıyla zoraki gözaltına alınmasına tutum alarak kaldığı alanı terk etmek zorunda kalması nedeniyle, MLKP önderliğince bu yoldaş ” ajan-polis işbirlikçisi olarak” ilan edilerek, yoldaşın kendilerine teslim edilmesi dayatılmıştı. 
Neki KP-İÖ, bu yoldaşın tüm örgütlerinin denetiminde açıktan MLKP’nin de hazır bulunduğu ortamda sorgulanmasını talep etmiş. Ama yalan ve kirli savaş yöntemleri üzerine politikasını kuran MLKP önderliği, KP-İÖ’nün bu önerisini, “diğer örgütleri muhatap almıyoruz” demagojisiyle kabul etmemiş ve komploculuğu deşifre edilmiştir. Daha sonrasında MLKP önderliğinin yoldaşa dair “ajan olduğu” yönlü iddiası unutulup gitmiş. Eğer o dönemde KP-İÖ ilgili yoldaşı MLKP’ye teslim etmiş olsaydı, yoldaş “ajan provokatör, polis işbirlikçisi” vb. suçlamasıyla infaz edilecekti.
Devrimci kamuoyunun da yakınen bildiği Ümraniye hapishanesinde MLKP üyeliği iddiasıyla tutuklu olan Haydar Akbaba ve Muharrem Buldukoğlu, 19 Aralık 2000 F tipi operasyonunda “ajan polis işbirlikçisi” olduğu iddiasıyla yakılarak hunharca öldürülmüştü. Tam dört yıl sonra 25 Nisant 2004 tarihinde MLKP önderliği yakılarak katledilen Haydar Akbaba ve Muharrem Buldukoğlu, ajan ve işbirlikçi olmadıkları sonucu ulaşmış ve pardon yanlış yapılmış denerek özeleştiri açıklaması yapılıyordu. Ama işin daha da ilginç olanı Partinin Sesi’nin de bu kişilerin nasıl ajanlaştırılıp örgüte sızdırıldığı yada satın alındıklarına dair masa başı Öcalan’ın dizdiği hayali hikayelerinin bir başka versiyonu yayımlanmıştı. 
MLKP Ümraniye zindanında yakılarak katledilen bu iki kişiyle ilgili yalanların pompalandığı hatta bu vahşi eylemi yapanların sırtı sıvazlanırken, Kemal Yazar yoldaşla ilgili olarak tek ayak üzerinde kırk tane yalan söylemekten geri kalmıyorlardı. Kemal Yazar yoldaşın MLKP’lilere pusu kurup silahla hedef gözeterek ateş edip bazı MLKP’lileri yaraladığı yalanlarını sıralayarak, bir yandan Kemal yoldaşın infazına dolgu malzemesi yapılırken öte yandan taban ikna edilmeye çalışılıyordu. 
Çok sıklıkla tutarsız ve çarpıtılmış gerçek dışı bir çok açıklaması nedeniyle MLKP’nin Rıza Örük’ün infazıyla ilgili yaptığı açıklama, devrimci çevreler ve halk nezdinden pek inandırıcı bulunmamıştır. Bir çok akımın bu türden olaylara ilişkin yaptıkları açıklamalar gerçekçi olmadığı gibi MLKP’nin açıklaması da tutarsız ve kamuoyunu ikna etmekten uzaktır. Üstelik yalan ve çarpıtmalarla bezenmiş ciddiyetten uzak açıklamalarla, devrimcilere olan güven bir kez daha darbelenmiştir.
Tencere dibin kara seninki bende kara özdeyişi PKK’den DHKP-C’ye, TKP-ML’den MKP, MLKP’ye kadar devrimci geçinen bir çok akım elini, “ajan-polis işbirlikçisi” denerek katledilen devrimci ve halktan insanların kanlarına bulaşmıştı. Kuşku yok ki bu kendilerine devrimciyim diyen ama devrimci ilke ve değerlerden uzaklaşarak, çürümüş ve halka yönelik şiddet kullanmayı kural haline getirmiş ve halka hesap vermekten uzak duran aksine halk üzerinde burjuvazinin kirli yöntemleriyle egemenlik kurmaya çalışan örgütlerin karşısına emekçiler örgütlü bir duruş göstermeden devrimci ve emekçilerin katledilmesine dur demek güç olacaktır.
Kendi iç sorunlarında ve halka karşı uygulamalarında burjuvazinin ve faşist ve gerici yöntemlerini kullanmakta sorun görmeyen MLKP, PKK, DHKP-C, MKP, TKP-ML vb. gibi akımlara karşı açık ve net tutum alınmadan, yapılan karşı devrimci eylemlerden hesap sorulmadan, bu akımların yaptıkları kirlilikler teşhir ve tecrit edilerek yığınlar bilinçlendirilip tutum alınmadan, her bakımdan dayanışma ve destekten uzak kalınmadan Rıza Örük’lerin infazlarını önlemek güç olacaktır.