4 Ekim 2017 Çarşamba

CİZREDE BODRUM KATLİAMINA MAHKEMEDE ‘UYGUN GEREKÇE’; DEVLETİN MEŞRU MÜDAAFASIDIR..!

Cizre Cumhuriyet Başsavcılığı, Cizre bodrumlarında devlet güçleri tarafından yakılarak katledilen 34 kişi için yapılan suç duyurusuna takipsizlik kararı verdi. Devlet güçlerinin ‘meşru müdafaa’da bulunduğunu iddia eden savcılık, böylelikle katliamın örtbas edileceğini tecelli etti
Şırnak Cizre ilçesinde 14 Aralık 2015 ile 2 Mart 2016 tarihleri arasında yaşanan özyönetim direnişleri sürecinde 3 ayrı binanın bodrumunda Türkiye tarihinin en korkunç faşist katliamlarından biri yaşandı. Tarihe adını ‘Cizre Bodrumları’ olarak yazdıran katliamda 150’den fazla insan diri diri yakılarak katledildi. Katliamın ardından geçen süre zarfında aileler, kaybettikleri yakınları için Cizre Cumhuriyet Başsavcılığı’na yapılan suç duyurusunda bulundu. Ailelerin Özgürlükçü Hukukçular Platformu (ÖHP) aracılığıyla yaptığı suç duyurularına savcılık tarafından yanıt verildi. Yapılan 110 suç duyurusu içerisinde 34’üne cevap veren Cumhuriyet Başsavcılığı, katledilen insanların ‘örgüt üyesi’ olduğunu ileri sürerek, takipsizlik kararı verdi. Katliamı, “olayda hukuka uygun sebeplerin mevcut olduğu anlaşıldığı” ifadesiyle örtmeye çalışan savcılık, katliamcı devlet güçlerinin de “meşru müdafaa” temelinde hareket ettiklerini savundu. Savcılık, katledilenlerin büyük çoğunluğunun vücut bütünlüğünün kalmaması ve birçoğunun hala cenazeleri bulunamamasına rağmen “meşru müdafaa” sınırının aşıldığına dair herhangi bir delil tespit edilmediğini iddia etti.
Hangi orantılı güç?
Aileler adına takipsizlik kararlarına itiraz eden ÖHP’li avukatlar ise, hükümetin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) nezdindeki yükümlülüklerine aykırı hareket ettiğini vurguladı. Aileler adına başvuru yapan avukatlardan Newroz Uysal, takip ettikleri 110 dosyanın olduğunu belirtti. Takipsizlik verilen dosyaların hepsinin aynı gerekçelere sahip olduğunu ifade eden Uysal, savcılığın gizli tanıklar dışında elinde herhangi bir delil bulunmadığını dile getirdi. Türkiye’nin bu olaydan sorunsuz bir şekilde çıkması için gizli tanık ifadeleri ile öldürülen her yaş ve her cinsten insanın “terörist” olarak gösterildiğini belirten Uysal, “Ses kayıtları, telsiz konuşmaları ve zırhlı araç görüntüleri dosyalarda bulunmuyor. Olay yerinde sağlıklı bir inceleme yapılmamış. Savcılığın cenazeleri bulduğu yer ile ailelerin verdiği bilgiler birbiri ile uyumlu değil. Öldürenlerin elbiseleri çıkarılmış ne inceleniyor ne de ailelere teslim edilmiyor” dedi.
Kararlarda yer alan “orantılı güç kullanıldı” ibaresine de tepki gösteren Uysal, şunları söyledi: “Buradaki tüm insanların yaşam hakkı ihlal edilmiştir. ‘Örgüt üyesi’ olsa dahi, devlet o kişiyi sağ yakalamaya çalışmalıdır. Orantılı güç ise neden bir insan bile yaralı yakalanmadı? Neden cenazelerde onlarca kurşun girişi var? Eğer orantılı güç kullanılmışsa bu kadar ölüm ve yıkım nasıl olur?”