11 Ocak 2018 Perşembe

80 milyonluk Türkiye’de 16 milyon kişi harcıyor, diğerleri seyrediyor..!

Enflasyon oranı geçen yıl yüzde 11.92 ile dünya rekoru kırarken özellikle de düşük ücretle çalışanlar için hayatta kalmanın yolu daha kısıtlı harcama yapmaktan geçiyor.
Bütçeyi delmemek için marketlerde, AVM’lerde daha dikkatli ve az alışveriş yapmak gerekiyor. Eskiye oranla, ev ve araba alma hayali kuranlarda bile belirgin azalma var. ‘Milli gelir 10 bin doları geçti, orta sınıf bir ülke olduk. Ha gayret zenginleşeceğiz’ derken işler bir anda değişti.
Bu değişimi günlük yaşamda küçük gözlemlerle de görmek mümkün. Ancak devlet tarafından hesaplanan bazı rakamlar farklı çıkabiliyor. Örneğin büyüme verileri bunlardan biri.
Dünya’dan Tevfik Güngör, sokaklarda belirgin bir şekilde düştüğü gözlense de, rakamlar üzerinde hızla yükseldiği görülen tüketim rakamlarını yazıyor.
Güngör, ‘Ekonomide yüzde 11.1 rekor büyümenin 7 puanı tüketimden geldi. Milli gelirin yüzde 60’ını hane halkları tüketiyor’ diyor. Yazar, bu cümlesini okuyanların ilk aklına gelen soruyu da sormuş: ‘Çok kişi enflasyonun baskısı altında ezilirken, mutfak sepeti giderek küçülürken ülke genelinde tüketim nasıl artıyor?’
Hemen ardından rakamları vermiş. Hane halkımızın büyük kısmını maaş, ücret, yevmiye geliri olanların oluşturduğunu belirtiyor. TÜİK verilerine göre hane halkının tüketim harcamalarının yüzde 52’sinin kaynağının maaş, yüzde 19’a yakınının emekli geliri olduğunu kaydediyor.
Güngör, ‘Ne var ki hemen her ülkede olduğu gibi bizde de “gelir dağılımında dengesizlik var. En aşağı gelir grubundaki 16 milyon kişi toplam milli gelirin yüzde 6.3'ünü paylaşırken, en üst gelir grubundaki 16 milyon kişi milli gelirin nerede ise yarısına, yüzde 46.9’una sahip’ diyor.
Çerçeveyi biraz büyütünce gelir dağılımındaki bozukluk daha da artıyor. Fakir ve az fakir 32 milyon kişinin milli gelirden aldığı pay yüzde 16.8. En üstteki az ve çok zengin 32 milyon ise gelirin yüzde 68.3’ünü paylaşıyor. Orta sınıftaki 16 milyon kişi ise milli gelirden 15 pay alabiliyor.
Güngör şunları söylüyor:
‘Tüketimde parayı harcayanlar üst gelir grubundakiler. Toplam tüketim harcamalarının yüzde 8.9’unu en fakir 16 milyon nüfus yaparken, en zengin 16 milyonun tüketimdeki payları yüzde 37.4 oranında. Giyim ve ayakkabı tüketiminde alttakilerin payı yüzde 7.9 iken üsttekilerin payı yüzde 40.2 oranında. Eğlence ve kültür harcamalarında alttakilerin payı yüzde 5.5, üsttekilerin payı yüzde 48.7 oranında.’
Tevfik Güngör’ün anlatımına göre Türkiye giderek artan şekilde ‘Birinin yediği, diğerinin baktığı’ bir toplum haline dönüşüyor. Yazar, düşük ve orta gelirlilerin herkesi kendileri gibi sanıp, “Kim bu pahalı konutları, pahalı araçları alıyor, kim bu lokantaları eğlence yerlerini dolduruyor?” diye meraklandığını ifade ederek yazısını şu cümlelerle tamamlıyor:.

‘Çoğunluğun tüketilebilir gelirinin az olması tüketimin yapısını etkilemiyor. Sayıları az olsa da yüksek tüketilebilir gelir sahiplerinin harcamaları ekonomiye canlılık getiriyor.’