İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul
Şubesi Hapishane Komisyonu’nun hasta tutsakların tedavilerinin önündeki
engellerin kaldırılması ve serbest bırakılmaları talebiyle gerçekleştirdiği F
Oturması eyleminin 283. haftasında Aslıhan Gençay’ın sağlık durumuna dikkat
çekildi.
Galatasaray Meydanı’nda gerçekleştirilen
oturma eyleminde “Tedavi haktır engellenemez!”, “Aslıhan Gençay serbest
bırakılsın!”, “Hasta mahpuslar serbest bırakılsın!”, “Tecrit işkencesine son!”
sloganları haykırıldı.
Hapishanelerde OHAL: “Tutsakların
kıyafetleri toplandı”
İlk sözü Gençay'ın arkadaşı Melek Bengü
Şahin alarak arkadaşının tutuklanma ve sağlık sorunlarına dikkat çekti.
Kendisinin görüşünün engellendiğini ve gönderilen mektupların Gençay’a
verilmediğini, bu nedenle de uzun süre kendisinden haber alamadıklarını
belirtti.
Komisyon adına basın açıklamasını ise
Meryem Bars okudu. Hapishanelerde her geçen gün hak gaspları ve insan hakları
ihlallerinin arttığına dikkat çekilen açıklamada, İHD’ye yapılan başvuruların
da hızla arttığı belirtildi. OHAL bahanesiyle tutsakların kişisel
kıyafetlerinin toplandığı ve tek tip elbise saldırısının hayata geçirilmek
istendiği ifade edildi.
Gençay, Adli Tıp raporuna rağmen bir
daha tutuklandı
Açıklama, Aslıhan Gençay’ın sağlık
durumu hakkında bilgi verilerek devam etti. 1990’ların başında İzmir'de
tutuklanan Gençay’ın çıkarıldığı mahkemede DGM savcısı nezaretinde kendisine
yapılan işkenceleri anlattığı için sonrasında yine işkence ve saldırılarla
karşılaştığı ifade edildi. Mahkemenin savunma hakkını engelleyerek Gençay
hakkında 20 yıl hapis verdiği ve “mahkemedeki kötü hali” gerekçesiyle de
1993'te cezasının 30 yıla çıkarıldığı aktarıldı. Avukatı Fazlı Ahmet Tamer'in
itirazları sonucu cezanın tekrar 20 yıla düşürüldüğü belirtildi.
2000 yılında ölüm orucuna katılan
Gençay’ın direnişinin 240. gününde hükmünün 6 ay ertelendiği ve ailesinin
yanına giderek tedaviye başladığı anlatıldı. Periyodik kontrol yapan Adli Tıp
Kurumu’nun Gençay için Wernicke-Korsakoff tanısı ile 3 defa erteleme raporu
verdiği, üçüncü raporda “Tedavi edilemez, iyileşemez, cezaevinde yatamaz”
dediği aktarıldı. 16 yıl boyunca dışarda kalan Gençay'ın Yargıtay tarafından
hükmün onaylanması sonucu tekrar tutuklanarak 26 Nisan 2016 tarihinde Sincan
Kadın Hapishanesi’ne kapatıldığı belirtildi. Şu anda ise 29 Haziran 2017’de
sevk edildiği Tarsus Kampüs Kadın Hapishanesi’nde tutulduğu söylendi.
“Gençay tedavi edilmiyor, hastaneye sevk
edilmiyor”
Gençay'ın bütün makamlara başvurular
yaptığı; aradan geçen 24 yıl ve yattığı 10 yıl göz önüne alınarak ceza zaman
aşımının uygulanması istediği anlatıldı. Gençay’ın şu andaki sağlık durumuna
ilişkin ise şu bilgiler paylaşıldı:
“240 gün direnişinden kaynaklı, açlığa
bağlı olarak hakkında Wernicke-Korsakoff tanısı vardır ve yaşamında çeşitli
sinirsel, bedensel etkileri yaşamaktadır. Yanı sıra göz sinirlerinde ölüm ve
solgunluk oluştuğu, psikolojik açıdan sıkıntıları bulunduğu (depresyon ve
uykusuzluk), major ve manik depresif duygu bozukluğu, migren, boyun ve sırtta
ağrılar(raporlu), ayrıca kronik bronşit, astım(raporlu), bacaklarda ve dizden
aşağıda sinir ölümü ve dolaşım bozukluğu bulunmaktadır. Sürekli yürümesi ve
tedavi olması gerektiğini, hapishanede tedavisinin yapılmadığını ya da
engellendiğini ısrarla dilekçelerinde, avukatı ve ailesiyle görüşmelerinde
belirtmektedir.”
Sevk torbası içinde bulunan kitap ve
evraklarının hala kendisine verilmediği, rahmindeki kiste rağmen hala hastaneye
sevk edilmediği ve bunun da kanamalara yol açtığı belirtildi. Sıcaklık, hijyen
vb. sorunlar ile sağlık durumunun riske girdiği belirtilen Gençay için
avukatının yaptığı denetimli serbestlik başvurusuna henüz bir yanıt verilmediği
belirtildi.
Gençay’ın yaşadığı hukuki, sağlık ve hak
ihlalleri sorunlarının çözülmesi ve gerekli tedavi için serbest bırakılması
talep edilerek basın açıklaması sonlandırıldı. Açıklamanın ardından eylem
sloganlarla sona erdi.