HDP Sözcüsü Osman Baydemir, Meclis'te
düzenlediği basın toplantısında gündemdeki konulara ilişkin açıklamalar yaptı.
Baydemir şunları söyledi:
'Kayyumların görevden alınması iflasın
göstergesi'
"Dokuz kayyum görevden alındı. Bu
görevden almalar kayyum politikasını iflas ettiğinin göstergesidir. Bu görevden
almalar HDP’nin kayyum atamalarına yönelttiği eleştirilerin tümünün haklı
olduğunun ispatıdır. Cami avlusunda rüşvet pazarlığı yapanların, bir ev
aramasında hırsızlık yapan bir anlayışın savaş ganimeti olarak görülen
belediyelerde hırsızlık yapmayacaklarının hiçbir garantisi yoktur. Halkımıza
söz veriyoruz. Kayyum atanan tüm belediyelerde halk bir kez daha rızasıyla
seçeceği temsilcisini o belediyelere gönderdiğinde, yasa dışı her kuruş her
zaman kamuoyunun vicdanına sunulacaktır. Sorumlular hakkında işlem yapılması
için de var gücümüzle çalışacağız.
'Sur talan ediliyor'
Sur’da yıkım devam ediyor. Ali Paşa
Mahallesi’nde sular kesilmiş, elektrikler kesilmiş, insanlar göçe zorlanıyor. 7
bin yıllık tarih yok ediliyor. Sur’a uygulanan bir tecrit politikasıdır. Bir el
koyma ve talan politikasıdır. Binlerce yıllık bir hafıza ortadan kaldırılmak
isteniyor. Bugün yıkımı yapanlar bilmelidir ki, o enkazda sadece insanların ahı
olmayacak. “Biz dava partisiyiz” diyenler, o yıkıntıların içindeki sizin
‘dava’nızın ta kendisidir. Bu politika, Kürt düşmanlığıdır. Kürde dair ne varsa
zor aygıtlarıyla yok edilmesi politikasının dışa vurumudur.
'Bekir Bozdağ ilk kez doğru söylüyor'
Bekir Bozdağ belki de ilk kez doğru bir
şey söyledi. “Milletvekilinin dokunulmazlığı vardır, dokunulmazlığı kalkmadan
savcının işlem yapması, hakimin tutuklaması mümkün değildir.” Doğru. Peki
Selahattin Demirtaş milletvekili değil mi? Milletvekili. Dokunulmazlığı yok mu?
Var. Peki niye tutuklu? Anayasanın 83. maddesi, “milletvekili sorguya çekilemez
tutuklanamaz, yargılanamaz” diyor. Peki milletvekillerimiz neden tutuklanıyor?
Bunun bir cevabı var, o da Recep Tayyip Erdoğan’ın “Benim gündemimde tutuklama
yok” demesi. Olan tam da budur. Çünkü milletvekillerimizin tutuklanması,
konunun AKP Genel Başkanı’nın gündeminde olmasının sonucudur. Bu, yargının
kişinin denetiminde olduğunun göstergesidir. Bundan sonra ceza kanununa AKP
Genel Başkanı’nın gündemi diye bir madde koymak gerekiyor. Erdoğan’ın gündemi
tüm yasalardan üstündür diye bir KHK de olur.
'Demirtaş elma diyor, İsmail Kahraman
armut'
AYM’ye yaptığımız bir başvuru vardı.
Buna ilişkin Adalet Bakanlığı AYM’ye görüş vermişti. Görüşte, Selahattin
Demirtaş’ın cezaevinde olmasının yasama faaliyetine katılmasına bir engel
teşkil etmediğini ifade etmişti. Selahattin Demirtaş, madem benim yasama
faaliyetinde bulunmam önünde bir engel yok o halde SEGBİS’i kurun, grup
toplantısı yapayım dedi. Meclis Başkanı’nın yanıtı trajikomik. Haberleşme
hakkından söz ediyor. Bu da “talep reddedildi” diye haberleştirildi, hayır. Biz
talebimizde SEGBİS ile katılım diyoruz. Biz senden haberleşme hakkı talep
etmedik ki. Yasama faaliyetine katılma talebimizi istedik. Biz elma diyoruz o
armut diyor. İsmail Kahraman’ın işaret ettiği Anayasanın 138. maddesi ağır
saldırı altındadır. Hiçbir organ, makam ve merci mahkemelere emir ve talimat
veremez diyor o maddede. Tam da bizim istediğimiz bu. Kimse yargıya talimat
vermesin diyoruz. Bugün milletvekillerimizin cezaevinde olmalarını tek bir
nedeni vardır, yargıya talimat verilmesi. TBMM Başkanı’na çağrıda bulunuyorum.
83. madde de çok açık ve nettir: Milletvekili tutuklanamaz. 20 Mayıs 2016’daki
değişiklik bile milletvekili tutuklattıramaz.
'Demirtaş’ın mahkemeye çıkmasından
korkuyorlar'
Selahattin Demirtaş’ın halen cezaevinde
oluşu bir rehin alma politikasıdır. Selahattin Demirtaş’ın tutuklanması, 16
Nisan referandumuna giderken ülkeyi muhalefetsiz bırakma girişimiydi ve halen tutuklu
olması da olası bir baskın seçim nedeniyledir. Demirtaş yargı önüne
çıkarılmıyor. Yargılayacağız diyordunuz değil mi? Tutukladın, 295 gündür
tutuklu olduğu dosyadan halen yargı önüne çıkarmış değilsin. Neden? Demek ki
yargılama konusunda bir acelen yoktu. Demek ki amacın başka. Her tutuklunun, en
az ayda bir tutukluluğunun mahkeme tarafından gözden geçirilmesi gerekiyor.
Mahkeme en son 22 Haziran’da tutukluluğunun devamına karar verdi. Üç aydır
tutukluluk halinin incelenmesine dair herhangi bir mahkeme kararı yok. Yani
Demirtaş'ın cezaevinde olması tamamen yasa dışı duruma dönüşmüş durumda.
Selahattin Demirtaş’ın cezaevinde tutulması hükümsüzdür. Korkuyorlar.
Demirtaş’ın mahkemede yapacağı savunmadan korkuyorlar. HDP’nin, eşitlik,
özgürlük isteyenlerin iradesinden korkuyorlar. Diz çökmesini istiyorlar. Asla
diz çökmeyeceğiz. Onurlu bir barış inşa edilinceye kadar asla durmayacağız,
susmayacağız, faşizmin gerilemesi için var gücümüzle çaba sarf etmeye devam
edeceğiz.
Abdullah Zeydan rahatsızlandı, hastaneye
gitti. Kelepçe takılmadı. Daha sonra hastaneye gitmesi gerektiğinde, “yukarıdan
talimat var” denilerek kelepçe takılmak istendi. Kabul edilemez. IŞİD
militanları ellerini kollarını sallayarak kamu görevlisini katlediyor,
dokunulmazlığı olan milletvekilleri kelepçe gerekçesiyle tedavi hakkı
engelleniyor. İşte faşizm dediğimiz budur.
'Son kararnameler milletin iradesine bir
savaş ilanı2
"21. yüzyılda bu ülkenin KHK’lerle
yönetilmeye çalışılması en büyük yönetememe krizidir. 16 Nisan referandumundan
sonra Meclis işlevsizleştirildi. Bu son KHK, Meclis’i tümden devre dışı bırakma
KHK’sidir. Örneğin, milletvekillerinin Anayasa 83. maddedeki
dokunulmazlıklarına ilişkin hüküm ortadan kaldırılıyor. Savcıya, dilediği zaman
milletvekilini soruşturma ve onu yargılama kapısı açıyor. Artık Meclis’teki
prosedürü işletilmesine gerek bırakmayacak yasa dışı bir madde. KHK Anayasa
maddesini ortadan kaldırabilir mi?
MİT müsteşarı direkt Cumhurbaşkanına
bağlanıyor. Onun soruşturulma izni Cumhurbaşkanına veriliyor. Bir MİT mensubunun
yargılanması da MİT Başkanına bağlanıyor. Öte yandan kamu görevlileri hakkında
soruşturma açılması için ilgili mülki idare amirinin soruşturma izni vermesi
gerekiyor ama milletvekili soruşturulabiliyor.
Bu kararname milletin iradesine bir
savaş ilanıdır. Kurulmak istenen AKP-MHP rejiminin en belirgin hukuk ve yasa
dışı kararnamesidir. 4 bin yeni hakim ve savcının alımının kapısı aralanıyor.
Bir parti yargısı inşa ediliyor. Parti polis teşkilatı inşa ediliyor. Parti
devleti inşa ediliyor. Kabul edilemez. Yasaya aykırıdır. Anayasa’ ya aykırıdır,
ahlaka aykırı.
'Kürt’ü tehdit kimsenin haddi değil'
(Bahçeli’nin Kürdistan Bölgesel
Yönetiminin bağımsızlık referandumu için “Savaş nedeni sayılmalıdır”
açıklaması) Bahçeli’nin çıkışı Erdoğan’dan bağımsız değildir, Erdoğan’ın
politikası Bahçeli’den bağımsız değildir. Özeti "Kürt anasını
görmesin"dir. 2 yıllık bu politikanın bu ülkeye faturası çok ağır
olmuştur. 40 milyonluk Kürt halkını tehdit etmek kimsenin hakkı değildir, haddi
değildir. Güney Kürdistan’da Kürt halkı kendi kaderini tayin hakkı en meşru
hakkıdır. Bu tehdidi savurmak gayri meşrudur, kimsenin de haddi değildir. Aynı
durum Rojava Kürdistanı için de geçerlidir. Erdoğan “Kürt halkına hakarettir”
diyor. Madem öyle niye sürekli devleti kutsuyorsun? Senin için hak olan niye
kardeşim diye hitap ettiğin Kürt için hak olmasın?"