“Soluk soluğa harlamak kavgayı
Soluk soluğa yaşamalı insan
Her sabah yeni bir şeyler görebilmeli
Ve cehenneme dönse de bir ömür
Mutlaka bir şeyler değişmeli her gün..”
Çünkü tarih her dönemi mücadelede
anlamları olan önder ve militan kişiliklerin çıkışlarına tanıklık etmiştir.
Baskının zulmün haksızlığın, adaletsizliğin en üst düzeye çıktığı süreçlerde
ortaya çıkan, ön açısı önderler ve militanlar, tarihin yönünü olumlu yada
olumsuz anlamda değiştirmiş kişiliklerdir.
Mevcut yazılı tarih, sistemlerin kendi
kanlı elleriyle ördükleri yaşamın izlerini taşıyan bir tarih olurken, özünde
zulmü, baskıyı, adaletsizliği, ayrımcılığı ve haksızlığı içeren bir tarihtir.
Bu tarih ezilen ve sömürülen emekçi halkların tarihi değildir.
Emekçi halkların gerçek tarihi özünde
sömürü ve zulme karşı, önderlerin ve militanların gerçekleştirdiği eylemlerle
başlamaktadır. Bu eylemler ezilen ve sömürülen emekçi halkların tüm kesimlerin
belleklerinde kaybolmayan özgür adil, eşit yaşam özlemlerini eyleme dökmenin
ilk kıvılcımı olmuşlardır. Hiçbir haksızlığı emekçi halklar adına kabul etmeyen
bu öncü ve militan kişilikler, bulundukları dönemlerde kurulu sistemleri en
güçlü sorgulayanlar olarak ortaya çıkmışlardır.
1958 yılında Erzurum'un Tekman ilçesinde
dünyaya gelen Kemal Yazar yoldaş 27 Ağustos 1996 yılında bir dönemler yoldaş
dediği MLKP önderliğinin talimatıyla, kendileri gibi düşünmediği için
Almanya'nın Duisburg kentinde hain bir pusuda katledildi.
Kemal yoldaş tanımak ve Onun devrimci
militan özelliklerinden öğrenmek büyük önem taşıyor. Kemal yoldaş devrimci
olmadan önce en ayırt edici özelliği olağanüstü insan sevgisiydi. Ancak
devrimci olduktan sonra, bu sınıflar üstü insan sevgisi onda tamamen
farklılaştı. Öyle belirsiz, bulanık hümanizma duygusu yoktu artık onda.
Yoldaşlarına, sadece onlara da değil, tüm devrimcilere, işçi sınıfı ve tüm
emekçilere karşı tanımsız bir sevgiye dönüştü hümanizması. Kemal söz konusu
olduğunda, öyle soyut bir şey değildi bu, gülüşünden, bakışından, adeta tüm
gövdesinden taşardı. Daha ilk karşılaşmada sıcacık sarardı insanı.
Bu özelliğini bütünleyen ve onda
karakter haline gelen bir diğer özelliği ise, alçak gönüllülüğüydü. Her halde
şimdi sorulsa, içimizden hiç kimse alçak gönüllü olmadığını, burnu büyük ve
üstenci yaklaşım içinde olduğunu kabul etmeyecektir. Kuşkusuz her şeyin bir
ortalaması vardır. Çalışkanlığın, fedakarlığın, hatta devrimciliğin bile. Kemal
için söylenenleri bu ortalama ölçüler içinde algıladığımızda, onu tanımamız
mümkün olmayacaktır.
Kemal alçak gönüllüdür. Ve onda ortalama
yoktur. Örneğin Kemal önemli yönetici sorumluluklar üstlendi. Ama bunu yaparken
kendisine hiçbir özel misyon biçmedi. Öyle örgüt yöneticisi olmak ve önemli
eylemlere imza atma onurunu taşımak onun için özel bir durum değildi.. Bu bir
onursa örgütüne aitti. İnanç ve coşkusuyla sarıldığı her eylemde, öne çıkması
gereken biri varsa o da kendisiydi. Mücadelenin ve örgütün diğer yoldaşlarına
daha çok ihtiyacı olduğunu düşünüyordu çünkü.
devamı: halkinbirligi.net