Umudun yenilenmesi gereken zorlu bir
süreçten geçiyor. Böyle dönemlerde tarihe yüzümüzü dönmek ve yaşanmışlıkları
hatırlamak, buradan öğrenmek büyük önem taşıyor. İşte devrimci iradenin nelere
muktedir olduğunu görmek ve bilincimiz bilemek için Ve Çeliğe Su Verildi
romanını yeniden okunmasının zamanı.
Nikolay Ostrovski,Ve Çeliğe Su Verildi(
Çelik Böyle Sertleşti) adlı ünlü romanını, 1904–1936 yılları arasında yaşadığı
kısa, ama olağanüstü güzel, kahramanlara yaraşır hayatıyla yazdı. Büyük ölçüde
otobiyografik olan eserin temel karakteri, Pavel Korçagin tipinin güçlü, canlı
ve çekici oluşunun sırrı, gerçek hayattan alınmasından ileri gelir. Nikolay
Ostrovski, daha yirmi yaşındayken, iç savaş cephelerinde aldığı ağır yaraların
etkisiyle kötürüm ve kör olmuş. Bu durumdayken, gençliği, sevgi ve mücadeleyi,
yoldaşlarını ve silah arkadaşlarını anlattığı romanı Çelik Böyle Sertleşti'yi
yazmıştı. "Yaşamasını haklı çıkaracak, hayatın yaşanmaya değdiğini
kanıtlayacak" planını böylece gerçekleştirdi. 1935'te, ünlü Sovyet
gazeteci Mihayil Koltsov'un kaleme aldığı "Cesaret" başlıklı makale
Pravda' da yayınladığında, milyonlarca insan, Ostrovski' nin iyileşmez
hastalığını ve partiye sarsılmaz bağlılığını öğrendi
Pavel Korçagin okurların gözünde,
devrimci azmin, fedakârlığın, zor koşullara dayanıklılığın simgesi, bir
kahraman, özgürlük savaşında, ruhu alabildiğine yücelen bir büyük insandır. Bu
kahraman, hayattan çıkıp edebiyat sayfalarına geçmiş, oradan yine hayata
dönmüş, hayatı etkilemiş, oluşturduğu simgeyle gençliği biçimlendirmiştir. Ostrovski
der ki; "İnsanın en paha biçilmez varlığı hayatıdır. Hayat bir kez verilir
insana ve bu hayatı öyle yaşamalı ki, hiçbir amacı, anlamı olmadan yaşanan
yıllar için insan utanç duymasın, miskin, pis pis heveslerle geçen günler için
insanın yüzü kızarmasın ve hiç değilse ölürken kendi kendine diyebilsin ki:
'Ben ölümümü, bütün gücümü dünyada en mükemmel olan şeye, insanlığın özgürlüğe
kavuşması için mücadeleye adayarak yaşadım.”
Ostrovski'nin “Çelik Böyle Sertleşti”
adlı eseri, milyonlarca okuyucuyu hayran bırakıp dünya edebiyatında hak ettiği
yeri almıştır. Sovyet Hükümeti de, Ostrovski'nin büyük başarısına yüce bir
değer vererek, yazarı, Lenin Nişanı'yla ödüllendirmiştir.
Nikolay Ostrovski yalnızca bir
edebiyatçı değil, hiç eksiksiz bir devrimcidir. Devrime ve halka karşı
duyumsadığı borçluluğu, kızıl orduda yaşadıklarını, deneyim ve algılama
birikimlerini romanlaştırarak ödemeye çalışmıştır. Yaşadığı devrim süreci, onu
farklı bir edebiyatçı yapmıştır. Kitabı yayınlanır yayınlanmaz, ülkesinin
sınırlarını aşmış, hemen Avrupa dillerine çevrilmiştir. Dahası Andre Gide ve
Romain Rolland gibi Avrupa edebiyatının devleri, başarısını kutlamak için ona
koştular. Kendisi, devrimin bir ürünü olan Ostrovski, dünya devrimcilerine bir
armağan olarak bıraktı romanını. Rolland, ona yazdığı bir mektupta şunları
söylemiştir: "Benim için, adınız en ender rastlanır, en katıksız manevi
cesaretle eş anlamlı. Size hayranım. Acı ve zor günlerle dolu hayatınızın, yüz
binlerce insana umut ışığı olacağından hiç kuşku duymayın. Tüm dünya için,
kaderin zalimliğine karşı iradenin kazandığı zaferin sevinç verici, soyluluk
verici örneği olarak kalacaksınız. Kurtulan ve yeniden doğan halkınızla
bütünleştiniz. Halkınızın içinde yaşıyorsunuz, o da sizin içinizde
yaşıyor."
Boris Polevov ;onun için şunları yazmış:
"Pavel Korçagin; dünya turuna
çıkmış, dağlar, okyanuslar aşıyor, tüm dünya okurları arasında yeni dostlar
kazanıyor, yürekleri fethediyor. Burada şaşacak ne var? Ostrovski;
kahramanında, Sovyet devrimi'nin yarattığı kuşağın en üstün çizgilerini nakış
nakış işlemiş.”
Pek çok devrimcinin, daha lise
yıllarında, büyük heyecanla okuduğu bu ünlü romanı, bugünün koşullarında,
farklı bir bakış açısıyla, yeniden okumaya ne dersiniz?