İçişleri Bakanı Süleyman Soylu bunun
üzerine “Hukuk devletinin dışında hiçbir şey yapılmıyor. O yaşlı dediğiniz adam
teröre ev sahipliği yapıyor” demişti. Bahsi geçen kişi, Koruköylü Abdi Aykut.
Geçtiğimiz günlerde tahliye edilen Aykut, köylerindeki yasak sırasında maruz
kaldığı 14 günlük işkenceyi tek tek anlattı: “Soğuk havada buz tutan zeminin
üzerinde panzerin arkasına bağlayarak sürüklediler. Halen vücudumda izleri
duran işkenceden dolayı ayakta kalamıyorum”.
Mardin’in Nusaybin ilçesine bağlı
Koruköy’de 11 Şubat’ta ilan edilen sokağa çıkma yasağı esnasında gözaltına
alındıktan sonra işkenceye maruz kaldığı fotoğraflar basına yansıyan ve 2 Mart
tarihinde tutuklanan Abdi Aykut, 17 Ağustos’ta görülen ilk duruşmada tahliye
edildi.
Aykut’a yönelik işkence Meclis gündemine
getirilmiş, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, “Hukuk devletinin dışında hiçbir
şey yapılmıyor. O yaşlı dediğiniz adam teröre ev sahipliği yapıyor” ifadelerini
kullanmıştı.
Peki, “örgüte yardım etmek” iddiasıyla
yargılanan Aykut, gözaltında ve tutukluluk sürecinde neler yaşadı?
dihaber’den Gökhan Altay’a konuşan
Aykut, işkenceden dolayı vücudunda oluşan izleri ve kırıkları göstererek,
başından geçenleri şöyle anlattı:
"Gözaltında kaldığım süre boyunca
yaşadıklarımın birçoğunu kamuoyu bilmiyor.
Yasak sırasında amcamın evinde kaldım ve
yasak boyunca köyde bulunan hiç kimseden haberdar olmadım. Yasağın 6’ncı
gününde kaldığım eve yüzü maskeli özel harekat polisleri tarafından baskın
düzenlendi ve bana “Abdi Aykut sen misin?” diye sordular. Olumlu cevap vermemle
birlikte birisi çeneme silah dayadı. Birkaç kişi ise, yüzümü ve vücudumu tuttu.
Vücuduma aldığım darbeden dolayı yere düştüm. Daha sonra gözüme bez bağlayarak
evden dışarı çıkardılar. Yürümemi istediler fakat yüzüm kapalı olduğu için yere
yığıldım. ‘Nasıl yürümezsin’ deyip silah dipçikleri ve ayakları ile vurmaya
başladılar. Bu arada ağzımdan kan fışkırdı. Düştüğüm an başım duvara da
çarpmıştı.
Birkaç kişi dışında köyde gözaltına
alınanlar dahi hiç kimse o dönem benden haberdar olmadı.
Kış ayı olduğu için yerler buzlanmıştı
ve hava soğuktu. Belli bir süre sonra ellerimi bağladılar. Üzerimdeki elbiseler
parça parça olmuştu. Ellerim bağlı bir şekilde panzere bağladılar ve böylece
belli bir yere kadar sürüklediler. Orada da aynı şekilde vurmaya devam ettiler.
Bazıları ayağıma bazıları başıma… Sürekli silah dayıyorlardı başıma.
2 gün boyunca köyde gözaltında kaldım ve
sürekli bu işkence devam etti. Soğuk hava ve yaşadıklarımdan dolayı kendimde
değildim. Gündüzleri kendi yanlarında bekletiyorlardı, akşamları ise başka bir
yere götürüyorlardı. Bana sürekli ‘Haydi söyle” diyorlardı. ‘Ne söyleyeyim bir
şey bilmiyorum’ dediğim zaman yine vuruyorlardı. Farklı farklı yerlere
götürüyorlardı. Bir ara bir duvarın üstüne çıkarıp duvardan atlamamı
söylediler. Yürüyemez halde olduğum için atlayamadım. Bu kez beni oradan
attılar. Sırt üstü düştüm. Yerdeki taşlardan dolayı birçok yerimde izler
oluştu.
İşkenceden dolayı birçok organım zarar
gördü ve yürüyemez hale geldim. 2 günün ardından ambulans yerine panzere
konularak Nusaybin’deki polis karakoluna getirildim. Hiçbir tıbbi müdahalede
bulunulmadan o halde nezarethaneye konuldum. Sabaha kadar acılar içinde
kıvranıyordum. Nezarethanede kalan birkaç kişi bana yardımcı oldu. Birkaç günün
ardından yine darp edilerek bir panzere konuldum ve Mardin merkezdeki bir
hastaneye götürüldüm. Sanırım götürüldüğüm yer, tutukluların tedavi edildiği
yerdi. Akciğerim ve etrafında biriken kandan dolayı ameliyat oldum. Kötü
koşullarda yapılan eksik tedavinin ardından yeniden Nusaybin’e getirilerek
mahkemeye çıkarıldım.
Tutuklandıktan sonra yeniden tedavi için
getirildiğim Mardin’de ameliyata alındı.
Kaldığım cezaevinin koşulları da bir o
kadar kötüydü. 6 aylık cezaevi sürecinde, her 15 günde bir ellerim kelepçeli
bir şekilde doktora götürüldüm. Hava çok sıcaktı. 30-35 kişilik koğuşlarda
kalıyorduk. Cezaevindeki tutuklular bana yardımcı oluyordu."
Ayakta duramıyor, yemek yemekte
zorlanıyor
“Suçsuz bir şekilde işkenceden
geçirildim ve tutuklandım” diyen Aykut, ayakları üzerinde durmakta zorlandığı
için ailesinin yardımı ile ihtiyaçlarını karşılayabildiğini ifade etti.
Vücudunun sol alt kısmında hala silah
dipçiklerinin izleri bulunan ve göğüs kafesinin birleştiği yerde çıkık bulunan
Aykut, “Kulak zarım zarar gördüğü için işitmede zorlanıyorum. Yemek yemekte
zorlanıyorum. 3 kaburgam kırılmış. En önemlisi de tuvalete gidip idrarımı
yapamıyorum. Ayakta birkaç dakika bile kalamıyorum” sözleriyle işkenceden
dolayı oluşan sağlık sorunlarını anlattı.
Koruköy’de ne olmuştu?
Mardin’in Nusaybin ilçesine bağlı
Korköy’de, Kürtçe adıyla Xerabê Bava köyünde 11 Şubat 2017 tarihinde valilik
tarafından sokağa çıkma yasağı ilan edilmişti.
2 Mart tarihinde sona eren yasak
sırasında tamamen ablukaya alınan köyde 39 kişi gözaltına alınmış ve köylülere
karakolda ajanlık teklif edilmişti.
Gözaltına alınanlar arasında bulunan
Abdi Aykut’a uzun bir süre ulaşılamamış ve daha sonra yoğun işkenceye maruz
kalmış bir fotoğraf karesinin basına yansımasıyla Aykut’un karakolda tutulduğu
öğrenilmişti.
İşkenceyle tanınmaz hale getirilen
Aykut, 1 Mart’ta tutuklanarak Mardin E Tipi Kapalı Cezaevi’ne gönderilmişti.
Kamuoyunda çokça tartışılan ve Meclis
gündemine getirilen işkence üzerine İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, “Hukuk
devletinin dışında hiçbir şey yapılmıyor. O yaşlı dediğiniz adam teröre ev
sahipliği yapıyor” ifadelerini kullanmıştı.
Yasak sırasında köye gitmek isteyen siyasi
partiler ile çok sayıda sivil toplum örgütü temsilcisi askerler tarafından
engellenmişti.
Köyde, çok sayıda ev, ahır ve erzak
deposu olarak kullanılan tarihi mağaralar “sığınak” denilerek kepçelerle
yıkılmış, hayvanlar telef olmuştu.
Yaşanan yıkım ve yurttaşların maruz
kaldığı uygulamalar, köyde incelemelerde bulunan İnsan Hakları Derneği (İHD)
üyeleri tarafından rapor haline getirilmişti.
Raporda, ciddi hak ihlallerinin
yaşandığına dair çok sayıda veriye yer verilmişti.