Sosyal ve Siyasal Araştırma Merkezi
(SAMER), OHAL ilanı ile gelen KHK’ler ile ihraç edilenlerin
toplumsal-psikolojik-ekonomik- hukuksal boyutlarına ilişkin yaptığı çalışmayla
yaşanan tramvaları gözler önüne serdi.
15 Temmuz darbe girişiminin ardından
çıkarılan KHK’lerle örgüt üyeliği tespit edilmemiş binlerce insanın kamudan
ihraç edilmesinin ardından SAMER, “İhraçlar ve ihraçla yaşama deneyimleri”
başlıklı çalışmasını yayımladı. Haklarında bir suçlama ve karar bulunmayan
kişilerin ihraç edilmesinin toplumsal bir yara açtığı belirlenen çalışmada,
“İhraçlarla birlikte oluşan büyük mağduriyetler, mağduriyetlerin
giderilebilmesi için başvurulan tüm hukuki yolların kapanmış olması bu
mağduriyetleri derinleştirerek büyütmektedir” tespiti yer aldı.
Diyarbakır özelinde yapılan çalışmada,
ihraç edilen çok sayıda kadının geleneksel rollere zorlandığı, sosyal ve
kültürel yaşamında içe dönük bir değişim yaşandığı, ciddi psikolojik
yarılmalara yol açıldığına dikkat çekildi. Araştırmadan çıkan bazı sonuçlar
şöyle:
İhraç nedenini bilmiyorlar: Yapılan
çalışma sırasında sorulan “İhraç edilme sebebinizi biliyor musunuz?” sorusuna
katılımcılar, neden ihraç edildiklerini bilmedikleri yanıtı verdiği kaydedildi.
Bununla birlikte görüşmecilerin büyük çoğunluğu ihraç sebebi olarak muhalif
oldukları, muhalif sendikaya üye oldukları ve iktidar partisi destekçisi
olmadıkları için ihraç edildiklerini de eklediği gözlemlendi.
Tüm aile mağdur: “İhraç edildiğinizi
öğrendiğinizde ilk tepkiniz ne oldu” sorusuna yanıt veren katılımcılar, bir
ihraç dalgasını beklediklerini ancak listede isimlerini ilk gördüklerinde kısa
süreli de olsa bir şaşkınlık, bir şok hali ve burukluk yaşadıklarını anlattı.
Görüşmeciler, gelecek, aile, eğitim sorumluluğunu üstlendikleri aile
bireylerinin geleceği gibi kaygılar yaşadıklarını ifade etti.
Hukuki süreç tıkalı: Görüşmecilerin
tamamının sendikalarının hukuki desteği ile idare mahkemelerine dava açtığı
belirlendi. OHAL komisyonu kurulacağı gerekçesi başvuruları reddedilen
görüşmeciler, komisyona da başvurduklarını ifade etti.
Kadınlar baskı altında:
Sosyal-kültürel-psikolojik sorunlar yaşadıklarını belirten kadın katılımcılar,
ekonomik özgürlüklerini yitirmelerine neden olan ihraçların ardından eve
kapatılma, geleneksel rollere dönme gibi sorunlarla yüz yüze kaldıklarını beyan
etti. Çalışmaya katılan kadınların “Suçlu olmadığımı kanıtlamak zorunda
kalıyordum. Kendi sorunlarımın yanında mahalle baskısı bunu artırıyordu.
Güvencede olmamak duygusu kötü. Güven kırılması yaşıyorum. Tüm bunlardan dolayı
gizli bir travma yaşıyorum, hissediyordum” ifadeleri de kadınlar üzerinde
baskıyı gözler önüne serdi.
Hâlâ işsizler: Mevcut kredi borçlarının
yükü altında olduklarını ifade eden katılımcılar, evlerini ya da arabalarını
satarak ekonomik sıkıntılarını bir süre için dengelemeye çalıştıklarını beyan
etti. 40 görüşmeciden sadece 12’sinin iş bulduğu bilgisi de çalışmada yer aldı.
Özel sektörde çalışmayı deneyen görüşmecilerin bir kısmının ağır sömürü
şartlarına dayanamayıp çalışmayı bıraktıkları, bir kısmının ise ihraç
edildikleri için başvuruların reddedildiği belirtildi. İhraç edilenlerin
KHK’leri “açlıkla terbiye etme yöntemi” olarak nitelendirdiği belirtildi.
Geri dönmek istiyorlar: Haklarının gasp
edildiğini düşünen ve işlerine geri dönmek istediklerini belirten katılımcılar,
işlerini gere alamamaları halinde ne yapacaklarına dair net bir yanıt
veremediklerine dikkat çekildi.