26 Ağustos 2017 Cumartesi

Cumartesi Anneleri 648.Hafta Ferhat Tepe’nin akıbetini sordu..!

Gözaltında kaybedilen/katledilenler için Galatasaray Meydanı’nda 648. hafta eylemi bugün gerçekleştirildi. Cumartesi Anneleri, 28 Temmuz 1993 tarihinde Bitlis’te gözaltına alındıktan sonra kendisinden bir daha haber alınamayan Özgür Gündem muhabiri Ferhat Tepe’nin akıbetini sordu, faillerin cezalandırılmasını istedi.
Eylemde ilk sözü Cemil Kırbayır’ın kardeşi Fatma Gülmez söz aldı. Adalet Bakanlığı’nın AİHM’de, abisinin davasını takip eden olmadığı yönündeki savunmasına tepki gösterdi. Kendilerinin 30 yıldır mücadele ettiklerini ve bu mücadeleyi sonuna kadar sürdüreceklerini vurguladı.
Devamında söz alan, Ferhat Tepe’nin kardeşi Ayla Tepe gözaltı ve sonrasındaki süreci hatırlatarak adalet yerini bulana kadar mücadeleyi sürdüreceklerini söyledi.
Özgür Gündem adına söz alan Yalçın Kobalan ise gerçekleri yazdıkları için Ferhat Tepe gibi onlarca gazetecinin katledildiğini belirtti. Bugün de kapatma, gözaltı ve tutuklama saldırılarıyla gazetecilerin susturulmak istendiğini ancak kendilerinin de miras aldıkları mücadeleci gazetecilik geleneğini her koşulda sürdüreceklerini vurguladı.
İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi Gözaltında Kayıplara Karşı Komisyon adına basın açıklamasını ise Sadiye Eser okudu.
“Kırbayır’ın kaybedilmesi insanlığa karşı işlenmiş bir suçtur!”
Basın açıklamasında ilk olarak 12 Eylül kayıplarından Cemil Kırbayır ile ilgili AİHM’de devam eden davada Adalet Bakanlığı’nın yaptığı savunma teşhir edildi. Bakanlığın savunmasında geçen “Bu tekil olayın darbe rejiminin toplumun bir kesimine karşı devlet politikası çerçevesinde olduğuna dair bir bulgu yoktur” ve “Varislerinin davayı onun ölümünden sonra sürdürme niyeti olduğunu gösteren bir bilgi ya da belge yoktur” ifadelerine değinilerek davanın kapatılmak istenmesine tepki gösterildi. “Tüm gözaltında kaybetmeler gibi Cemil Kırbayır’ın gözaltında kaybedilmesi de insanlığa karşı işlenmiş bir suçtur. AKP hükümetinin de bu suçun açığa çıkarılması ve faillerinin yargılanması yükümlülüğü evrensel hukuka göre devam etmektedir” ifadeleri kullanılarak davanın takipçisi olunacağı vurgulandı.
“22 yıldır iktidarlar değişse de zihniyet değişmiyor!”
Kırbayır dosyasında olduğu gibi, 22 yıl önce gözaltında kaybedilen Ferhat Tepe ile ilgili AİHM’deki davada tanıklık yapacak 2 kişinin de dönemin hükümeti tarafından baskı ve menfaat sağlama vaadiyle yalan beyana sevk ettiği hatırlatılarak “İşte 22 yıldır iktidarlar değişse de zihniyet değişmiyor dememiz bundandır” dendi.
Özgür Gündem gazetesi Bitlis muhabiri olan Tepe’nin 28 Temmuz 1993’te Bitlis şehir merkezinde sivil polis olarak bilinen, silahlı telsizli 3 kişi tarafından kaçırıldığı, Tepe’yi kaçıran otomobillerden birinin daha sonra bölgedeki karakolun önünde görüldüğü aktarıldı. DEP Bitlis Şube Başkanı olan baba İshak Tepe’yi telefonla arayan bir kişinin, oğlunun hayatına karşılık DEP il örgütünü kapatmasını ve fidye vermesini istediği anlatıldı. İshak Tepe’nin, telefondaki sesin daha önce kendisini tehdit eden Tatvan 6. Zırhlı Tugay komutanı General Korkmaz Tağma’ya ait olduğunu kamuoyuna açıkladığı bilgisi paylaşıldı.
Babanın bütün başvuruları, yetkililer tarafından yanıtsız bırakılırken ailenin ve Özgür Gündem gazetesinin ısrarlı arayışıyla 9 Ağustos 1993 tarihinde, gözaltına alındığı inkar edilen Tepe’nin ağır işkence görmüş bedenine, “meçhul kişi” olarak gömüldüğü Elazığ Kimsesizler Mezarlığı’nda ulaşıldığı belirtildi. Ailenin avukatlığını üstlenen İHD temsilcisi Şevket Epözdemir’in de tüm tehditlere rağmen davadan vazgeçmeyince kaçırılarak katledildiği söylendi.
Ferhat Tepe’yi Diyarbakır Jandarma Alay Komutanlığında işkenceli sorguda gördüğünü açıklayan 14 tanık olmasına rağmen iç hukukta yürütülen soruşturmadan hiçbir sonuç elde edilemediği ifade edildi.
AYM “hak ihlali var” dedi ama “zaman aşımı”yla dosyayı açmadı
AİHM’ye taşınan davada tanıklık yapacak iki kişinin, devlet görevlileri tarafından baskı ve menfaat sağlama taahhüdüyle yalan beyanda bulunmaya zorlandığı belirtildi. AİHM’nin soruşturmada “şaşırtıcı eksikler” olduğunu tespit ettiği ve olayın aydınlatılması için hükümetin kendileriyle işbirliği yapmadığı; bilgi, belge ve tanıklara ulaşmalarının engellendiğini belirterek Türkiye’yi mahkum ettiği belirtildi.
Ailenin son başvurusunda Anayasa Mahkemesi’nin de 16 Haziran 2016 tarihli kararında, savcının soruşturmayı genişletmek için hiçbir talimat vermediğine, olayı aydınlatacak işlem yapmadığına, delillerin toplanması konusunda gerekli özeni göstermediğine, rutin yazışmalar dışında hareketsiz kaldığına, soruşturmayı sürüncemede bıraktığına dikkat çekildi. AYM’nin “Etkili soruşturma yapılmadı” diyerek hak ihlali kararı verdiği ancak “zaman aşımı” gerekçesiyle dosyayı yeniden açmadığı aktarıldı.
Basın açıklaması, “Ferhat Tepe’yi katledip kaybedenlerin cezalandırılmasını istiyoruz. Kayıplarımızın faillerinin yargılanmasını istiyoruz! Basın özgürlüğü istiyoruz!” talepleriyle sona erdi.