Bu ülkenin gerçek anlamda bir adalete, insan haklarına sahip olmadığını görmek için ülkenin hapishanelerine bakmak yeterlidir. Sürekli olarak hapishaneler üzerinde şiddeti daha arttırıyorlar. Savunma hakkına getirilen kısıtlamalar, hak ihlalleri ve kötü muamele rutin oldu. Bu gayri insani politikanın en zor durumda olanları da kuşkusuz Hasta Mahpuslardır. İHD Merkezi Komisyonun Hasta Mahpuslar ile ilgili raporuna bakıldığı zaman durumun vahametini görmek mümkündür. Hastalıkların yanı sıra tedavi koşullarına getirilen kısıtlamalar ve engellemeler, durumu daha da kötüleştirmektedir.
Bu hafta Bolu F Tipi Kapalı cezaevinde bulunan Hasta Mahpus Sinan Türkmen ve Yaşar Alat’ın durumunu ele alacağız. Kendilerinde; zorlu hapishane koşulları, F tiplerinin fiziki yapısı, buralarda uzun hapislikler ile kaçınılmaz olan hastalıklar mevcuttur.
Sinan Türkmen; Hepatit B taşıyıcısıdır. Kan tahlilleri yapılmasının dışında herhangi bir tedavi uygulanmıyor. Ancak kendi imkanları elverdiğinde bu hastalığını kontrol altında tutmaya çalışıyor. Yaklaşık 15 yıldır Behçet hastalığı ile mücadele etmektedir. Her iki gözüne etki etmesiyle Ankara Numune Hastanesinde 1 ay boyunca tedavi görmüştür. Buna rağmen her iki gözünde de; görmede azalma, gözde leke, sinirlerde zayıflık, sürekli ödem gibi kalıcı sonuçlar meydana gelmiştir. Yine tedavi koşullarının zorluğundan dolayı bu hastalığı da kontrol altında tutmaya çalışıyor. Ringlerin havasız oluşu, gidiş gelişlerde problemler yaşanmaktadır. Dizlerinde, el ve ayak bileklerinde, eklemlerinde şişkinlik ve ödem oluşuyor. Bunların tümü Behçet Hastalığına bağlı olan olumsuz gelişmelerdir. Bu hastalığı içinde tedavi yapılmıyor. Yine bireysel çabalarla hastalığına dikkat etmeye çalışıyor. Behçet hastalığı nedeniyle ilk dönemlerde oldukça zorlanmış ve her iki gözünde de neredeyse görme yetisini kaybetme noktasına kadar gelmiştir. Şu anda durumunda biraz düzelme olsa da sorunları hala devam ediyor. Çankırı’da olduğu sürede ve şu anda bulunduğu Bolu Hapishanesinde, iki kere şartlı tahliye için başvuru yapmış ancak Sağlık Kurullarının vermiş olduğu raporlara rağmen bu talebi kabul edilmemiştir.
Yaşar Alat, uzun zamandır ağır olan hastalıkları ile mücadele etmektedir. Bu çabalarından neredeyse hiçbir olumlu sonuç alamadığını belirtmektedir. Hastaneye gidiş gelişlerinde, tedavi amaçlı olmayan müdahalelerden, bir çözüm üretilememiş ve hastalıklar kronik hale gelmiştir. Doktorların ideolojik yaklaşımları da kendisini psikolojik olarak etkiliyor ve tedavilerinin önünde bir engel teşkil ediyor. Koah hastasıdır ve kalp duvarlarında kalınlaşma oluşmaktadır. Mide polipi bulunmaktadır. Aynı zamanda mide de, pan gastrit ve mide fıtığı, ileri derecede de reflü hastalıkları var. Yaşamını günlük ilaçlarla devam ettirmeye çalışıyor. Ancak sürekli kullanmış olduğu bu ilaçları, vücudu daha fazla kaldıramıyor ve günden güne durumu daha da kötüye gidiyor.
Hapishanede doktorların azlığı ya da bulunma sürelerinin kısıtlılığından kaynaklı, tam teşekküllü hastanelere yapılamayan veya geç yapılan sevkler, iyileştirmeye dönük olmayan tedavi şekilleri, yetersiz ve kötü beslenme, hareket imkanlarının neredeyse sonlanacak şekilde kısıtlanması hasta mahpuslar üzerinde oldukça kötü sonuçlar meydana getirmekte, hastalıkları iyileşemeyecek boyutlara taşımaktadır. Bu gayri insani uygulamalara derhal son verilmeli ve insan onuruna yakışır tedavi yöntemleri uygulanmalıdır.
Bizler; Hasta Mahpuslara Özgürlük İnisiyatifi olarak 160. Haftada da, bu alanda Hasta Mahpusların durumlarını dile getirdik ve getirmeye de devam edeceğiz.
HASTA MAHPUSLARA ÖZGÜRLÜK İNİSİYATİFİ