CHP yönetimi, AKP iktidarının olası eleştirilerine karşı şekil almaktan bazen muhalefet yapamaz hale geliyor.
Binlerce kişinin katıldığı Adalet Yürüyüşü’nü yapmışsın, birkaç milyonluk mitingle tamamlamışsın...
Bir adım daha atıp “Adalet Kurultayı” demişsin...
Çanakkale’de on binlerce insanı toplamışsın...
Onlarca panel ve çalıştay için yüzlerce siyasetçiyi, konusunda uzman olan insanları katmayı becermişsin.
Ama gel gör ki ürkek siyasetin, eziklik kompleksin, muhalefet anlayışını karşındaki iktidara göre biçimlendirme pasifliğini gösterdiğin için iki kutu arpa suyu içinde taş çatlasa yüzde beş bulunan alkole yenilmişsin.
Kimya diliyle söylemek gerekirse yenildikleri iki damla C2H5OH, yani etil alkol...
İlk tuzağı kuran AKP Çanakkale Milletvekili Bülen Turan’ın “şehitlikte içki içildi” iddiasına verilecek yanıt “Sana ne?” demekti.
CHP sözcüleri önce reddedip ardından “içki içenleri partiden atacağız” diyerek AKP’ye gollük bir pas verdiler.
AKP’liler aradıkları madeni CHP’de bulmuşlardı. Hatta bir bakan çıkıp “atmak yetmez, CHP özür dilemelidir” diye bir adım daha ileri gitti. Çünkü CHP yönetimine istedikleri biçimi verebileceklerini net biçimde görmüşlerdi.
Ama AKP tarzı arsız siyasetin sırrı burada. CHP özür dileseydi bu sefer “özür yetmez, tüm CHP’liler içkiyi de bırakmalı” talebinde bile bulunabilirlerdi.
CHP yönetiminin bu korkak, sinik, sanki “suçlu doğmuş” bir anlayışla muhalefet yapması AKP’nin sürekli yararlandığı bir nimetti.
AKP’nin, yandaş medyanın “alkol aldılar”, “sarhoş olup Kılıçdaroğlu’nun çadırını bastılar” salvoları karşısında CHP yönetimi Çanakkale’deki siperlerin arkasına yatmıştı.
Oysa bir suç değildi “alkol almak”. Kurultayın yapıldığı alanda da asla suç olmamıştı. Sadece birkaç yıl önce çıkarılan bir yasada “kabahat” olarak nitelendirilmişti. Kapalı alanda sigara içmek gibi idari bir para cezası vardı.
Ama CHP yönetimi Kabe’deki Hacerül Esved taşında alem yaparken yakalanmış sarhoşlar gibi sinmişlerdi.
Parti yönetiminden kimse “Sana ne?” deme cesaretini gösteremiyordu.
Bu cesareti kurultay katılımcılarından ilk gösteren ilahiyatçı İhsan Eliaçık oldu.
Önce “Gezi günlerinde söylediğimi yine söylüyorum: Sarhoş olsun anlaşırız, yeter ki kalleş olmasın” diye bir twit attı.
Eliaçık’ın peş peşe attığı twitler hem AKP’ye sıkı bir yanıt, hem de CHP’ye “muhalefet nasıl yapılır” dersi gibiydi.
“İçki içmenin Kur’anda cezası yok ama şu dört şeyin var. 1-Öldürmek, 2-Çalmak, 3-İftira, 4-Zina, taciz, tecavüz.”
“İçki içmek değil, sarhoş olmak haramdır. İçki içmek çevreye zarar verilmedikçe bireysel bir olaydır. Karışılmaz ama ya öldürmek, çalmak?”
“Neymiş votka, şarap içerlermiş. İçer sana ne? Sen içtiğin kanın, yediğin haramın, aldığın rüşvetin, yığdığın servetin hesabını ver.”
Ancak CHP yönetiminin AKP karşısındaki korkaklığı, ürkekliği sadece içki meselesinde çıkmadı. Kurultayın hazırlanış sürecinde kimlerin çağırılacağını da AKP’nin saldırılarına göre dizayn ettiler.
Bu yüzden HDP’yi parti olarak çağırmaya korktular. Bu korkuları nedeniyle Roboski aileleri, 78’liler Girişimi gibi birçok farklı kesimden insanlar yapılan daveti kabul etmediler.
İhsan Eliaçık, AKP’nin kurultaya dönük olası eleştirilerine karşı CHP’nin düştüğü ürkek tutumun yol açtığı eksiklikleri de anlatıyor:
“500’ün üzerinde tartışmacı vardı. Eksik olan taraf, çeşitli kesimler çağırılmıştı ama olması gereken kesimlere ulaşılabilmiş değildi. Mesela HDP’den ve Kürt hareketini temsilen çağrılan neredeyse yoktu. Bir iki HDP’li milletvekilinin orada olması gerekiyordu. Fakat CHP’de bir çekince var. Bunu unutmuş olamazlar. Sekiz ana panelin içerisinde ‘İnançta Adalet’, ‘Yaşamda Adalet’, ‘Medyada Adalet’ gibi konular var ama ‘Kimliklerde Adalet’ diye başlıklar olmalı ve başta Kürt olmak üzere çeşitli kimliklerden insanlar çağırılmalı ve kimliklerde adaletin nasıl sağlanacağına dair oturum olmalıydı.”
Önceki akşam Artı TV’nin Ana Haberi’ne katılan Eliaçık, Ezo Özer’ın “CHP, iktidar cephesinden gelen eleştirilere iyi yanıtlar verebiliyor mu” sorusuna dikkat çekici bir yanıt verdi.
“Bazen iyi cevaplar veriyor ama bazen de eksik kalıyor. HDP ile dayanışma, ittifak, Hayır bileşenlerinin tamamıyla buluşturulmaları konusunda, iktidarın ‘teröre destek veriyorlar’, ‘PKK’ye kürsü açtılar, onlarla kol kola girdiler’ gibi eleştirilerden çok fazla etkileniyorlar. Bu durumun üzerine titriyor, korkuyorlar. Bu kadar endişeye, çekinceye gerek yok. İktidarın bu kadar etkisi altında kalmak ana muhalefete yakışan bir durum değil.”
Bütün bu yaşananlara bakıp “Bari İhsan Eliaçık’tan utanır insan” demekten kendini alamıyor.
CHP keşke İhsan Eliaçık kadar cesur olabilse.
Çünkü adalet için önce cesaret gerekir.
Celal Başlangıç
artı-gerçek