
650 bin kişi gözaltında alındı. 1 milyon
683 bin kişi fişlendi. 210 bin dava açıldı. Bu davalarda 230 bin kişi
yargılandı. 7 bin idam kararı istenirken, 517 idam cezası verildi. 50 kişinin
cezası infaz edildi. Yaşı 17 olan Erdal Eren, yaşı büyütülerek idam kararı
verildi. Karar Yargıtay tarafından iki kere iptal edilmesine karşın Milli
Güvenlik Konseyi kararı onayladı. Eren, 13 Aralık 1980’de infaz edildi. [2]
98 bin 404 kişi örgüt üyesi suçuyla
yargılandı. 30 bin kişi sakıncalı olduğu için işten atıldı. 14 bin kişi
yurttaşlıktan çıkartılırken, 30 bin kişi siyasi mülteci olarak yurt dışına
gitmek zorunda kaldı.
23 bin 677 dernek kapatıldı. Siyasi
partiler yasaklandı. Türk-İş dışındaki sendikaların faaliyeti yasaklandı, mal
varlıklarına en konuldu. Sendikalaşma kaldırıldı, çalışanların kıdem tazminatı
gibi kazanımları daraltıldı, ücretler ve sosyal haklar budandı, grev hakkı
yasaklandı.
Belediye başkanları görevden alındı,
yerine sıkıyönetim atama yaptı.
Zorunlu din dersi getirildi; Türk İslam
sentezi bir kültürün milli kültür olarak kabul edilmesi kararlaştırıldı;
Diyanet İşleri'nde 260 din görevlisinin maaşının Rabıta-ül İslam örgütünce
ödenmesi onaylandı.
Sinema filmleri de yasaktan nasibi aldı!
937 film sakıncalı gösterilerek, yasaklandı.
3 bin 854 üniversite öğretim görevlisi
görevlerinden alındı, güvenlik soruşturmasına tabi tutuldu.
31 gazeteci cezaevine girdi, 300
gazeteci saldırıya uğradı, üç gazeteci katledildi.
Gazeteler 300 gün yayın yapamadı, 13
gazete için 303 dava açıldı. 39 ton gazete ve dergi yakıldı.
12 Eylül döneminde cezaevlerinde insani
olmayan koşulları ve yapılan işkencelerden yaşamını yitirenlerin sayısı 299
kişi olarak kayda geçti. Cezaevlerindeki kötü koşulları protesto etmek için
yapılan açlık grevlerinde ise 14 kişi yaşamını yitirdi.
1979’da dönemin Başkanı Süleyman Demirel
Başbakanlık Müsteşarlığı'na Turgut Özal'a atadı. Ekonomik istikrar programı
hazırlama görevi verdiği Özal, hazırladığı programını 24 Ocak 1980'de kamuoyuna
açıklandı. IMF destekli hazırlanan 24 Ocak programı sermaye için güllük
gülistanlık bir tablo ortaya koyuyordu. Böylece yabancı sermayeye Türkiye
kapıları açılırken, ihracata dayalı büyüme modeli için de başlangıç yapıldı.
Serbest piyasa kurallarının tam olarak işletilmesi için devletin fiyat
mekanizmasına müdahale etmemesi öngörüldü. Kamu iktisadi teşebbüslerinin
üretimden çekilmesi ve geniş bir özelleştirme programda yer aldı. Kamuda
istihdam azaltılması politikası işsizliği artırırken faizleri de pratikte
piyasa tarafından belirlenir hale geldi.