19 Nisan 2010 Pazartesi

Kahvaltı değil Emek birleştirdi

Erdoğan'ın sinemacı kahvaltısında posta koyup gitmeyen "çatlak sesler", AKP'yi rahatsız etmişti. Emek Sineması'na sahip çıkma girişimi ise sinemacıları birleştirdi. Uzun yıllardır sinemacılardan gelen en güçlü birliktelik, dünkü eylemde yaşandı.

AKP, hükümet kanadından sanatçıları kahvaltılarda bir araya getirirken, belediyeler eliyle de kamuya mal olmuş sanat mekanlarını yıkma planlarına devam ediyor. Dün Emek Sineması'nın yıkımına karşı binler biraraya gelirken, bir önceki gün AKP'nin açılım gündemli edebiyatçı kahvaltısı beklenen etkiyi yaratmadı. AKP Hükümetinin ‘Halkla İlişkiler’ faaliyetine dönüştürdüğü kahvaltıların edebiyatçı ayağında katılanlardan çok katılmayan edebiyatçılar ön plana çıktı. AKP Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik’in davete icabet etmeyen edebiyatçıların mazeret bildirdiklerinde ısrarcı olması ‘mazeret’ olarak yorumlanırken, kahvaltıya katılmayan yazarlar arasında, Yaşar Kemal, Orhan Pamuk, Adalet Ağaoğlu, Oya Baydar, Selim İleri ve Vedat Türkali gibi isimler yer alıyor.

Sinemacıların toplandığı kahvaltıda da birçok sinemacı "sultan sofrası"na oturmayı reddetmiş, gidenlerin bir kısmı çıkışta kendilerini savunmak zorunda kalmıştı. Medya ve kamuoyu, "giden ve gitmeyen" sanatçıları tartışmıştı. AKP, sanatçıları birleştirmeyi başaramadı. Ancak dünkü Emek Sineması eylemi, sinema camiasını seneler sonra uzun süredir olmadığı kadar sıkı biçimde bir araya getirmiş bir görüntü sergiledi.

Emek Sineması'nın yıkılarak yerine alışveriş merkezi yapılması planı sinemacıların ve sinemaseverlerin 'engel'ine takılırken, Emek Sineması gündeminin emek gündemi ile bağının kurulduğu ve meselenin sadece bir sinema salonunun yıkılmasını engellemek olarak algılanmadığı görülüyor.

Özcan Alper: TEKEL ile Emek Sineması arasında ortaklık var
Kısa bir sürede biraraya gelerek, ‘Emek Sinemasını Yıktırmayalım Platformu’nu kuran sinemacılardan yönetmen Özcan Alper soL’a yaptığı açıklamada, “Emek Sineması meselenin sinemacılara dokunan kısmı. Asıl mesele kentsel dönüşüm ve kamusal alanların yağmalanması. 90lardan itibaren kamuya ait sanayi kuruluşları özelleştirildi. Şimdi sıra kent merkezlerinde kamuya ait ya da kamuya mal olmuş binaların AKP eliyle peşkeş çekilmesine geldi. TEKEL gündemi ile Emek Sineması gündemi arasında ortaklık var bu anlamda. Kısa sürede kurduğumuz Platform, Emek Sineması’nın yıkımını engellemeye dönük çalışmalarını sürdürecek” dedi.

Sinemacılardan görkemli eylem
Emek Sineması’nın yıkımına karşı Emek Sinemasını Yıktırmayalım Platformu tarafından Taksim’de yapılan eylem, 1977 yılında sansüre karşı yapılan yürüyüşten bu yana sinemacılar tarafından düzenlenen en geniş katılımlı eylem olarak niteleniyor. Taksim tramvay durağında başlayan eyleme Tuncel Kurtiz, Zafer Algöz, Güven Kıraç, Mert Fırat, Mehmet Ali Nuroğlu, Onur Saylak, Şebnem Sönmez, Filiz Ahmet, EylemYıldız, Rutkay Aziz, Durul Taylan, Pelin Esmer, Serhat Tutumluer, Serra Yılmaz, Melih Selçuk, Gaye Boralıoğlu, Sermet Yeşil, Selen Uçer, İpek Bilgin, Derya Durmaz, Rıza Kocaoğlu, Ülkü Duru, Özcan Alper, Hüseyin Karabey, İnan Temelkuran ve Semih Kaplanoğlu gibi pek çok kamuoyunun tanıdığı ismin yanı sıra sinemanın her alanından, sinema eleştirmenlerinden set işçilerine dek çok sayıda kişi katıldı.

Coşkulu yürüyüş esnasında sık sık, “Emek bizim İstanbul bizim, Emek bizim sermaye defol, Seyirci kalma Emeğe sahip çık” sloganları atılırken, Emek Sineması’nın sokağında yapılan ve Mert Fırat tarafından okunan basın açıklamasında, “Sayın Beyoğlu Belediye Başkanı Ahmet Misbah Demircan, Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay ve Mim Yapı Mimarlık Limited Şirketi’nden projenin mimarı Fatih Kesgün, Emek Sineması’nı yıkamayacaklarını, sadece ‘taşıyacaklarını’ söyleyerek kamuoyunu yanlış bilgilendiriyorlar. Projenin mimarı Fatih Kesgün, yapılacak proje ile ilgili bilgilendirme toplantısında dahi sözü dolandırmış projenin kendisini kamuoyuna açıklamamıştır” ifadeleri yer aldı.

Binayı bir alışveriş merkezine dönüştürerek Emek Sineması’nı en üst kata taşımanın sinemayı yıkmaktan başka anlama gelmeyeceğini vurgulayan Fırat, “Sokakla ilişiği kesilmiş bir Emek Sineması, Emek Sineması değildir. Bizler, kamu olarak bize ait olan bu sinemaya bu sokaktan yürüyerek girmek istiyoruz: Yürüyen merdivenlerle mağazaların ardından sekiz kat çıkarak değil” dedi.

“Emek Sineması’nın taşlarında
Yılmaz Güney’in, Kemal Sunal’ın, Adile Naşit’in izi var”
Kamuya ait, kamuya mal olmuş binaların sermayenin hizmetine sunulmasına karşı mücadele edilmesi gerektiği vurgulayan Fırat, “Sadece Emek değil, Beyoğlu bizim, İstanbul bizim!” diyerek, sinemaya emeği geçmiş isimleri andı.

Mert Fırat, Emek Sineması’nın anılarla aşınmış taşlarında var olan, Yılmaz Güney’den Atıf Yılmaz’a, Ömer Kavur’dan Kemal Sunal’a, Gazanfer Özcan’dan Adile Naşit, Erol Taş ve Orhan Günşiray’a kadar birçok sanatçının izlerinin silinmesine izin vermeyeceklerini kaydetti.

Kamusal değerlere kamunun onayı alınmadan yapılan müdahaleleri işgal, ihanet ve dolandırıcılık olarak niteleyen Fırat, herkesi sürecin detaylarına hakim olmaya çağırdı. Fırat son olarak, hangi bilimsel kurullar tarafından onaylandığı bilinmeyen bu iğreti ve gerçek dışı projeye ruhsat verilmesine karşı olduklarını vurguladı.

Tuncel Kurtiz: Emek Sineması’nı da yıkacaklar ama
kendileri de yıkılacaklar, altında kalacaklar
Basın açıklamasının ardından konuşan Kurtiz, bugüne kadar değerlere sahip çıkılamadığını ifade ederek, “Muhafazakârız diyen insanların yaptıkları, kültüre karşı yıkımdır. Artık başımıza gelenlerden sonra değerlerimize sahip çıkmak zorundayız. Emek sinemasına, Emeğin tarihine, sanatına el uzatmalarına izin veremeyiz. Emek sinemasını sekizinci kata taşıyacağız, bu binayı da alışveriş merkezi yapacağız diyorlar, asla kabul edemeyiz. Bu zihniyetle, bütün İstanbul’ u alışveriş merkezi haline getirecekler. En sonunda söylüyorum, İstanbul Boğazı’nın da üstünü kapatın orayı da alışveriş merkezi yapın, hepimiz alışveriş merkezinin sinekleri olalım. Ben umutsuzum, Emek Sineması'nı da yıkacaklar ama kendileri de yıkılacaklar, altında kalacaklar” dedi.

Güven Kıraç: Kültür başkentiyim deyip
kültür varlıklarını yıkıyorlar
Kısa bir konuşma yapan oyuncu Güven Kıraç; “Hem bir yandan kültür başkentiyiz diye bayraklar açacaklar, cafcaflı sözler edecekler hem de kültür varlığını korumayıp yıkacaklar. Bunu hangi zihniyet açıklar? Ormanları yıktılar önce şimdi sıra şehirlere geldi. Biz sinema emekçileri olarak bu zihniyetin yaratacağı hiçbir yıkıma izin vermeyeceğiz” diye konuştu.

Plastik Laleler sahiplerini buldu!
Grup Gevende’nin müzik dinletisinin ardından, İstanbul Kültür Sanat Varyetesi’nin İstanbul Film Festivali’ne gönderme yaparak hazırladığı ‘plastik lale ödülleri’ni kazanan isimler ilan edildi. Ödüller ve kazanlar şu şekilde sıralandı:

En iyi dekor stili: Ödül, Emek Sineması’nı yıkıp rantsal dönüşüm planı yapan Mimar Fatih Kesgün’e.

En iyi proje: İstanbul 2010 Projesi’ne
(Büyük şirketlerin kültürel zorunluluk adıyla yağmalattıkları kentimize uygun görülen proje)

En iyi Belediye Başkanı: Her parke taşı hayatla ölümdür şiarıyla yola çıkıp Beyoğlu’nda taş taş üstünde bırakmayı görev edinmiş olan, Beyoğlu belediye başkanı Ahmet Misbah Demircan’a.

En iyi zart ödülü: Kendi kirli koltuğu için Emek Sineması’nı yargıya taşımadan 4. kata taşımaya heveslenen Kültür Bakanı Ertuğrul Günay’a.

En iyi çevir kazı yanmasın ödülü: Emek Sineması’nın yıkımının karşısında canını dişine takıp Emek’i satalım mücadelesinde önderliğe soyunan İstanbul Kültür Sanat Vakfı’na verildi.

Ödül töreninin ardından, Emek Sineması önünde İstanbul Kültür Sanat Varyetesi tarafından hazırlanan, Emek Sineması’nı anlatan film ve “Hababam Sınıfı” gösterildi. Emek Sinemasını Yıktırmayalım Platformu, her hafta Emek Sineması önünde eylemlerine devam edecek.