23 Nisan 2010 Cuma
Yunanistan alt üst
IMF ve Avrupa Birliği (AB) yetkililerinin borç batağındaki Yunanistan’ın başkenti Atina’da toplandıkları saatlerde, on binlerce kamu emekçisi parlamentoya doğru yürüyüşe geçti. “Yalanlara kanmayacağız, zenginlere karşı savaş” sloganı atan kamu emekçilerinin hedefinde Papandreu hükümetinin yanı sıra, krizi emekçilerin sosyal haklarını kesmek, sermayeye kaynak yaratmak için kullanmak üzere Yunanistan’ın üzerine çöreklenen IMF ve AB de vardı.
Hemşirelerin, öğretmenlerin, öğretim görevlilerinin, vergi memurlarının, liman işçilerinin katıldığı grev, Yunanistan’da yıl başından bu yana yapılan kamu emekçilerinin katıldığı dördüncü grev olarak kayıtlara geçti. Grev nedeniyle müzeler ve arkeolojik siteler de ziyaretçilere kapandı. Dün iş durdurarak sokaklara çıkan emekçiler ve sendika yetkilileri emekçilerin haklarına saldırmayı “krize çözüm” olarak sunan uygulamalar devam ederse Yunanistan’ı yeni ve çok daha alt üst edici grev dalgalarının beklediğini de vurguladılar.
22 Nisan grevinde, daha önce düzenlenen grevlerde olduğu gibi kamu harcamalarının kısılması gerekçesiyle emekçilerin ücretlerinde ve sosyal haklarında yapılmak istenen kesintiler protesto edildi. Hükümetin “kurtarma paketi” adı altında kamu emekçilerinin maaşlarını kesmeye, emekli maaşlarını dondurmaya, vergi artışları getirmeye yeltenmesi yeni bir patlamaya sebep oldu.
Bu grevin diğerlerinden farkı emekçilerin bu kez IMF ve AB'yi de hedef almaları oldu. Hükümetin almak istediği önlemlerin krizin esas sorumluları olan patronları değil kendilerini yıprattığını belirten emekçiler, işin içine IMF ve AB’nin baskılarının da girmesiyle daha da öfkelendiler.
Limanlar kapandı
Dünkü grevin etkili olmasının bir nedeni de, kamu emekçilerinin 24 saatlik grevinin yanı sıra bazı sektörlerdeki işçilerin de greve gitmesiydi. Tüm İşçilerin Militan Cephesi (PAME) tarafından 21-22 Nisan günleri için ilan edilen iki günlük grev limanları kilitledi. Liman işçilerinin iş bırakması üzerine deniz ulaşımı durma noktasına geldi. Çarşamba gününden itibaren Atina’ın en büyük limanı olan Pire'de işçilerin eylemi yolcu taşımacılığını durdurdu.
Liman işçileri, hükümetin turizm sektörü patronlarıyla yaptığı görüşmelerin ardından kabotaj düzenlemelerinin kaldırılacağını açıklamasından büyük endişe duyuyorlar. Sendikacılar AB bayrağı taşımayan gemilerin Yunanistan limanlarına kabul edilmesiyle birlikte liman işçilerinin işlerinin de tehlikeye gireceğini belirttiler.
Çarşamba günü otel işçileri Atina’daki üç büyük otelin girişlerini kapatarak eyleme geçerken, adliye çalışanlarının iki günlük grevi nedeniyle yargıda da işler durdu.
Dün ADEDY’nin Klafthmonos meydanındaki eyleminin yanı sıra, Sintagma meydanında komünistlerin öncülüğünü yaptığı PAME’nin eylemi vardı.
Sendikalar ne dedi?
PAME ve diğer sendikalar hükümetin önlem olarak Yunanistan halkının önüne koyduğu paketin daha fazla işsizlik yaratacağını belirttiler.
Dün grev sürerken, yeni grev dalgaları olabileceğine ilişkin açıklamalar da gelmeye başladı. Yunanistan İşçi Sendikaları Konfederasyonu (GSEE) Mayıs ayında greve gidebileceğini açıklarken, Yunanistan Kamu Çalışanları Konfederasyonu (ADEDY) hükümeti yeni protestoların gelebileceği konusunda uyardı.
ADEDY Genel Sekreteri Ilias Iliopoulos “Çok yakında bir sosyal patlama bekliyoruz, IMF’nin daha fazla önlem istemesi bunu tetikleyebilir” diye konuştu.
Yunanistan halkı ülkelerine uzatılan 40-45 milyar avroluk borç paketi oltasını yutmaları durumunda, ülkedeki yaşam standardının daha da aşağıya düşeceğini düşünüyor. Yunanistan’da şu anda beş kişiden biri yoksulluk sınırının altında yaşarken, önlem paketleriyle bu sayının yükseleceği de dile getirilen endişeler arasında.
İşçiler için hayat gün geçtikçe zorlaşıyor
Hafta içinde yayınlanan veriler Yunanistan’da emekçiler için durumun gittikçe zorlaştığını ortaya koydu. Ocak ayı işsizlik oranı son altı yılın en yüksek noktasına ulaşarak yüzde 11,3 oldu. Geçen yılın aynı ayında bu oran yüzde 9,4’tü. Toplamda 567 bin kişinin işsiz olduğu kaydediliyor.
Kadınlar ve gençler arasında işsizlik oranları daha da yüksek. Avro bölgesi ülkelerinde yüzde 10 olan kadın işsizliği, Ocak ayında Yunanistan’da yüzde 15 olarak gerçekleşti. Gençler arasındaki işsizlik oranı ise yüzde 30 olarak saptanmış bulunuyor.
Ülkede işten çıkarmalar ise sürüyor. Başbakan Papandreou liderliğindeki hükümet yarı-zamanlı çalışanların işine son verirken, kadrolu memur alımını da dondurduğunu açıklamıştı. Geçtiğimiz ay hükümet 120 bin işçi için patronların ödemesi gereken sosyal güvenlik kesintisini de devletin kendi kasasından ödediği belirtildi.
Yunanistan sarsılıyor, şüpheler artıyor
Öte yandan Yunanistan ekonomisinin giderek yükselen çıkmazı, dünya ekonomisini de sarsıyor. Yunanistan’ın kendisiyle birlikte başka ülkeleri de dibe doğru çekebileceği endişesi dün bir kez daha ciddiyet kazandı.
Avrupa Birliği İstatistik Kurumu’nun (Eurostat) Yunanistan bütçe açığının beklenenden yüksek olacağını duyurması üzerine, dünya piyasalarında düşüşler görüldü. Brezilya başta olmak üzere Latin Amerika borsalarından düşüşler yaşandı. Borç verme ve borçlanma aracı olarak görülen dolar yükselirken, altının fiyatı düşüşteydi.
Yunanistan borçlanma senetleri ile baz olarak alınan aynı vadeli Alman borçlanma senetleri arasındaki farkın, dün son 12 yılın en yüksek seviyesine ulaşarak 6 puana yaklaşması, Yunanistan için durumun sürdürülemez hale geldiğini ortaya koydu. Ulusal gelirinin yüzde 124’u kadar borçlu olan ve Mayıs ayı içinde 8,5 milyar avroluk kaynak bulması gereken Yunanistan’ın, giderek artan güvensizlik ortamında bu faiz düzeyiyle bile borç bulabileceği şüpheli.
Bu durum, Yunanistan gibi yüksek düzeyde borçlu olan Portekiz ve İspanya’yı da topun ağzına koyuyor. İrlanda’da da faiz ve CDS oranları yükselirken, Macaristan, Bulgaristan, Romanya, Rusya ve hatta Arjantin ekonomisinin yakın geleceğinin doğrudan Yunanistan’ın gidişatına bağlı olduğu belirtiliyor.
Yunanistan’ın AB’ye karşı bir tehdit olarak kullandığı “avro sisteminden ayrılma” kozu ise, diğer zayıf ülkelerin de avrodan ayrılmasıyla krizi bir AB krizi haline getirebilir.
Bu tehdide karşılık AB’nin kurtarma planı açıklamaması ve Moody’s başta olmak üzere pek çok emperyalist finans kuruluşunun Yunanistan’ın notunu düşürmesiyse, “emperyalizm Yunanistan’ı gözden mi çıkardı” sorusu bir kez daha akıllara geldi.
Son olarak Alman hükümet yetkilisi Frank Schaeffler, “Yunanistan gönüllü biçimde avroyu terk edebilir” yönünde açıklamada bulundu. Açıklama, krizin bu şekilde seyretmesi durumunda geri kalanları kurtarmak adına Yunanistan ve diğer riskli “zayıf halkaların” sistem dışına atılması yönünde bir Alman planı olup olmadığının sorgulanmasına neden oldu.