24 Nisan 2010 Cumartesi

Zana: Herkes kendi Kürdünü yaratmak istiyor

Leyla Zana'dan 'Kürt Kadın Konferansı'nda öyle sözler söyledi ki...

DİYARBAKIR'da düzenlenen ve Irak, İran, Suriye'den gelen parlamenter ve akademisyenlerin de katıldığı `Kürt Kadın Konferansı'nda konuşan kapatılan DEP eski Milletvekili Leyla Zana, "Kurtlar sofrasında herkes kendi Kürdünü yaratmak istiyor. Bunu iç barışla önleyebiliriz. Kadının kanının sütüne karışarak akmadığı bir dünya diliyorum" dedi.

Diyarbakır'da iki günlük Kürt Konferansı
Öncülüğünü DEP eski Milletvekili Leyla Zana'nın yaptığı Demokratik Özgür Kadın Hareketi'nin (DÖKH), Diyarbakır'da düzenlediği iki günlük, `Kürt Kadın Konferansı' başladı. Konferansa Irak, İran, Suriye ve Avrupa ülkelerinden 40'a yakın kadın katıldı. Irak Cumhurbaşkanı Celal Talabani'nin yeğeni ve `Kürdistan İttifakı' listesinden milletvekili seçilen Ala Talabani, Irak Bölgesel Kürt Yönetimi Başbakanı Behram Salih'in hukuk danışmanı Amira Hasan, Emina Zikrin, Goran Partisi Milletvekilli Peyman Ezadin ve İran Komünist Parti'sinden Sabriye Bahmani, Avrupa Parlamentosu eski Milletvekili Feleknaz Uca, gazeteci yazar Nuray Mert, gibi isimlerin katıldığı konferansa, Türkiye'den BDP'nin kadın milletvekilleri, Kandil'den gelen PKK'lılar Gülbahar Çiçekçi ve Vilayet Yakut ile 150 kadın katıldı.

Hülya Avşar'ın amca kızı da toplantıda
İki gün sürmesi planlanan konferansta, Kürt kadınlarının uyğradıkları `asimilasyon, imha ve inkar politikaları' ile `şiddet, taciz ve tecavüz' konuları tartışılacak. Konuşmacılar arasında ise, BDP'li Gülten Kışanak, Sevahir Bayındır, Hülya Avşar'ın amcasının kızı KADEP Genel Başkan Yardımcısı Yüksel Avşar, Kandil'den gelen Gülbahar Çiçekçi, Paris Kürt Enstitüsü'nden Avukat Seve İzol yer alıyor.

`Kürdistan kadınları'
Konferansın açılış konuşmasını Kürtçe yapan DEP eski Milletvekili Leyla Zana, Kürt kadının doğasında barıştan başka bir şeyin olamayacağını söyledi. Zana, Kürt kadınlarının tarihi bir sorumluluğu olduğunu belirterek, "Değerli Kürdistanlı kadınları, dünya kadınları hepiniz eviniz Diyarbakır'a hoş geldiniz" dedi. Konferansa katılanlar arasında Kürt tarihinin canlı kaynakları olan önemli şahsiyetlerin olduğunu ifade eden Zana, yaşadıkları tarihe, konferansa katılan kadınların eşlik ettiğini ve bazen öznesi, bazen de tanığı olduklarını belirtti.

Kürt kadınının yükü Lozan Anlaşması'nın yüküdür
Kürt kadınları üzerindeki, baskı, inkar ve kimliksizlik yükünün, Türkiye-İran sınırını belirleyen Kasr-ı Şirin ve İtilaf Devletleri ile imzalanan Lozan Barış Antlaşması'nın yükleri olduğunu iddia eden Zana, "Özetlemeye çalıştığım yük, çok yönlü, siyasi, sosyal, kültürel, dinsel ve ekonomiktir. Bu yüzden kadınlar özgürlükçü, demokratik ve barışçıl bir toplum ve dünya için öncü rollerini daha fazla ve güçlü bir şekilde ortaya koymalıdırlar. Bu buluşma için acelemiz vardı. Dolayısıyla hızla, zamanla yarışarak hazırlandık. Kadınların yaşananlara karşı kendilerini sorumlu hissetmesiyle, hayati sorunlar ortadan kalkmasa da hafifletici bir etki yaratacaktır. Bugün ihtiyacımız olan da bu sorumluluk duygusuyla örgütlü bir şekilde harekete geçmekti" dedi.

Bugün Rönesans bayramıdır
Zana, bugünün kadınlar için tarihi bir gün olduğunu ifade ederek, "Bugün Kürt kadınının rönesans bayramıdır. Kürdistan ve diasporada yaşayan Kürt kadınları ilk defa toplanıyorlar. Özel olmasının nedeni bundan kaynaklanıyor. Dileğim bu toplantının evrensel bir buluşmanın altyapısına dönüşmesidir" diye konuştu.

Kadının kanı sütüne kavuşmasın
Tüm Kürt örgütlerine çağrıda bulunan kapatılan DEP eski milletvekili Leyla Zana şöyle konuştu: "Kürtler bir eksik bıraktılar. Önce kendi içlerinde barışık, demokratik ve özgürlükçü olmaları gerekiyor. Kürtler kendi değerlerini ortaklaştırarak sahiplenmedikleri sürece dayanışma olmaz. Dayanışma olmadan birlik, birlik olmadan güç, güç olmadan barış sağlanamaz. Unutulmamalıdır ki kurtlar sofrasında herkes kendi Kürdünü yaratmak istiyor. Bunu ancak iç barış, birlik, dayanışma ve temiz bir siyasetle önleyebiliriz. Bu çağrı Kürtler arasında bir iletişim olmadığı şeklinde algılanmamalıdır. Kalıcı ve sürdürülebilir bir işbirliği için kuşku ve korkuya kapılmadan içten bir ilişki kurarak Kürt halkının yolunu gözlediği bir adım atılmalıdır. Bunu sağlayabilecek en büyük adım ulusal konferanstır. Kürt kadınlarının yaşadığımız topraklar üzerinde artık kardeş kavgasına izin vermeyeceğine dair olan inancımı da ifade etmek istiyorum. Kadının kanının sütüne karışarak akmadığı bir dünya diliyorum."

Toplantı daha sonra basına kapalı olarak devam etti.