28 Ocak 2017 Cumartesi

Cumartesi Anneleri: Biz kazanacağız, kayıplarımızı bulacağız..!


Cumartesi Anneleri/İnsanları, kayıpların akıbetini sormak ve faillerin yargılanması talebiyle 618’inci kez Galatasaray Meydanı’nda bir araya geldi.
Eylemde, üzerine kırmızı karanfiller bırakılan “Failler belli kayıplar nerede” pankartı açılarak kayıpların fotoğraflarının bulunduğu dövizler taşındı.
Oturma eylemine çok sayıda kişi katıldı. Bu haftaki eylemde, 1995 yılında Batman’ın Kozluk ilçesine bağlı Zediya Mezrası’ndaki evinden alınarak kaybedilen Mehmet Şirin Maltu’nun akıbeti soruldu.
Açıklamada ilk söz alan Mehmet Şirin Maltu’nun annesi Sabriye Maltu, “Oğlumun akıbetini öğrenmek istiyorum” derken Abla Perihan Maltu da, “Gelip evden götürdüler. Köyün bütün sakinleri bu olaya şahit. Biz mücadelemize devam edeceğiz. Bir mezar taşı olsun istiyoruz. 23 yıldır mücadele ettik. Bundan sonra da mücadele edeceğiz. Karda, yağmurda, kışta mücadele edeceğiz. Kemiklerimizi istiyoruz” dedi.
‘YAPANIN YANINA KALMASIN DİYE OTURUYORUZ’
Kayıplardan Hayrettin Eren’in kardeşi İkbal Eren, kimi zaman babaların, eşlerin kimi zaman da evlatların akıbetinin sorulduğunu söyledi.
İkbal, yakınlarının akıbetini soran babaların, annelerin, eşlerin geçen zaman içinde adalet bulamadan yaşamlarını yitirdiklerini anlattı.
Eren, “Baba Eren de oğlunun akıbeti hakkında hiçbir şekilde bilgi sahibi olmadan aramızdan göçüp gidenlerdendi. 30 yıl Hayrettin Eren’i aradı. Yetkililerden, yönetenlerden hesap sordu. Evladını kaybedenlerden hesap sordu. Ancak hiçbir yanıt alamadan gözleri açık aramızdan ayrıldı. Biz Hayrettin Eren'in, Cemil Kırbayır'ın, Hasan Ocak'ın akıbetini sormaya devam edeceğiz. Biz 600 haftadır ‘yapanın yanına kalmasın’ diye oturuyoruz. Yapanları burada ifşa ediyoruz” diye konuştu.
Eren, işkence yapmanın, işkencede kaybetmenin insanlık suçu olduğunu dile getirdi.
Daha sonra söz alan, gözaltında kaybedilen Nazım Babaoğlu'nun kardeşi İrfan Babaoğlu, "Hepiniz demokrasi meydanına hoş geldiniz. Bizler insanlığı kazanmanın peşindeyiz. Abim 94 yılında kaçırılıp kaybedildi. O günlerden bugünlere bakıyoruz ki daha çok insanımız kaybedildi. Daha çok insanımız katledildi. Biz kazanacağız, kayıplarımızı bulacağız. 618 haftadır mücadelemiz sonuç bulacak, annelerimizin acıları dinecek” şeklinde konuştu.
‘SUÇA AZMETTİRENLERİN SUSMASI BİZİ BARIŞA GÖTÜREMEZ'
Bu haftaki basın metnini okuyan İHD İstanbul Şube Üyesi Özlem Dalkıran, “Kaybedilenlerin akıbetine, bu  suçun faillerine, suç ortaklarına ve azmettirenlere karşı resmi bir suskunluğu esas alan yönetimler bizi adalete, demokrasiye ve barışa götüremez. Kayıp yakınlarını ve toplumu hakikati bilme hakkından mahrum bırakan yönetimler bizi adil ve barışçıl bir geleceğe taşıyamazlar” diyerek 618 haftadır seslenişlerinin duyulmasını istedi.
“Bizi adalete, demokrasiye, barışa ve istikrara götürecek olan yol, kolektif bir hafıza oluşturmanın ve yeni insanlığa karşı suçların önlenmesinin temeli olan hakikati bilmek üzerine kurulu bir gelecek inşasıdır” diyen Dalkıran, faili meçhul cinayetlerin akıbetinin ortaya çıkarılmasının anayasal güvence altına alınması gerektiğini ve yıllardır bunun için mücadele ettiklerini söyledi.
MEHMET ŞİRİN MALTU'YA NE OLDU?
Dalkıran, Mehmet Şirin Maltu'nun kaybedilişini şöyle anlattı:
"On yedi yaşındaki Mehmet Şirin Maltu, Batman’ın Kozluk ilçesine bağlı on beş hanelik Zediya Mezrasında yaşıyordu. 31 Ocak 1995 gecesi, aralarında asker, özel tim ve köy korucularının da bulunduğu güvenlik güçleri panzerler eşliğinde Maltu Ailesi’nin evine baskın yaptı. Kimlik kontrolü yapan askerler Mehmet Şirin Maltu’yu dışarı çıkardılar. Sabah 04.00’e kadar köydeki bütün evlerden açık alanda işkence gören Mehmet Şirin Maltu’nun çığlıkları duyuldu. Ardından, Şirin'i alıp götürdüler. Ertesi gün saat 12.00 civarı dört araç eşliğinde Şirin’i elleri, ayakları bağlı ve kafasına çuval geçirilmiş halde köye geri getirdiler. Açık alanda askerler tarafından saatlerce darp edildi. Ailesi ve köylüler, askerlerin ondan kendilerine yer göstermelerini istediğini ama onun sürekli “Bilmiyorum!” dediğini duydu. Askerler, işkence sonucu ayakta duramaz hale gelen Şirin Maltu’yu taşıyarak araca bindirip götürdüler" diye konuştu.
'MEHMET ŞİRİN MALTU İÇİN ADALET TALEP ETMEYE DEVAM EDECEĞİZ'
Ailenin, baskına katılan Bekirhan ve Kozluk Jandarma Karakoluna başvurduğunu dile getiren Dalkıran, "Onlara çocuklarının gözaltında olmadığı söylendi. Aynı tarihlerde, Batman Komando Taburunda gözaltında tutulan bir kişi serbest bırakılınca Maltu Ailesi’ne Mehmet Şirin’i taburda gördüğünü ve altı gün boyunca beraber gözaltında tutulduklarını anlattı. Savcılığa başvuran aileye soruşturma başlatmak için aile dışından iki şahit göstermesi istendi ama olaya tanık olanlar ağır baskı ortamında şahitlik yapamadı. Başvuruları sonuçsuz kalan aile Mehmet Şirin Maltu’dan bir daha haber alamadı" dedi.
Dalkıran sözlerini şöyle sürdürdü:
"Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarında belirtildiği gibi “Bir kişi sağlıklı bir şekilde gözaltına alındıysa ve daha sonra kaybolduysa, bedenen zarar gördüyse veya ölü bulunduysa, devlet bu durumun nasıl oluştuğuna dair mantıklı bir açıklama getirmek zorundadır.” Buna göre, devlet Sabriye Maltu’nun  “Acılı ve gözü yaşlı bir anne olarak soruyorum: Oğlum Mehmet Şirin Maltu bu kadar açık bir şekilde, göz göre göre kaybettirilmesine rağmen, neden devlet hâlâ oğlumun akıbeti hakkında bir açıklama yapmıyor?" sorusunu cevaplamak zorundadır. Devlet Mehmet Şirin Maltu’nun akıbetini ve bedeninin bulunduğu yeri açıklığa kavuşturmak ve bu ağır insan hakkı ihlalini gerçekleştirmiş tüm fail ve sorumluların açığa çıkarılmasına ilişkin yükümlülüğünü yerine getirmek zorundadır. Mehmet Şirin Maltu için adalet talep etmekten vazgeçmeyeceğiz."
Açıklamanın ardından Cizre ve Yüksekova’daki ailelerin eylemlerini gerçekleştiremedikleri aktarılarak onlar için de oturma eylemi yapıldığı söylendi. Ayrıca, katledilen Tahir Elçi de anılarak bir sonraki hafta yine Galatasaray Meydanı’nda olunacağı bilgisi verildi.