NOT:
TKP/ML saflarında
uzun zamandan bu yana iç saflaşma yaşanıyordu. Her ne kadar sorunları sümen
altı ederek çözme yolu tutulmuş olsa da birçok konuda temel politikalar da farklılaşan
ve çizgi düzeyine çıkan görüş ayrılıkları nihayetinde ayrışmayla sonuçlandığı.
Türkiye de TKPML belki
de en çok ayrışmanın yaşandığı örgütlerden
birisi olmuştur. Türkiye’nin somut gerçekliğinde kopuk, Mao’nun Çinin
kopyeciliği ile 2017 Türkiyesin de politika yapmaya çalışan TKP/ML’nin bu durumdan
kurtulmak için ideolojik-politik bir dönüşüm yapmadığı Türkiye gerçekliğinin
anlama ve bunun gerekleri doğrultusunda programatik değişimlere gitmediği sürece
krizleri çözmesi, ayrışma ve kopuşlardan
azade olması mümkün olmayacaktır.
TKP/ML deki iç
saflaşmanın özünü, dogmatik sübjektif düşünce tarzı ve Türkiye gerçekliğinden
kopuk yarı-sömürge yarı-feodal tespitinde ısrar etmesiyle bağlıdır. TKP-ML MK’sının açıklaması da bu gerçeği dile
getirmektedir. Kuşku yok ki devrimci bir hareketin bölünmesi, devrimci safların
zayıflaması anlamına gelir. Buradan hareket ettiğimizde TKP/ML saflarındaki
ayrışma kimin daha fazla Maocu ve geride kalmış aşılmış olan yarı-feodal Türkiye
tezlerini kanıtlama üzerinde şekillendiği sürece devrimci bir gelişmeye itilim
sağlamayacaktır. TKP/ML saflarında yaşanan olgular, ayrışma krizinin nedenlerinin
başka yerde arandığını gösteriyor. Sorunun özünü ideolojik-teorik ve programatik
tahlil ve tespitler oluşturuyor. TKP-ML ve farklı yaklaşım içinde olan kesimlere
krizin etrafında dolaşma yerine neden ve
niçinlerine yönelerek, Türkiye gerçekliği
üzerine yoğunlaşarak ve Maoculuğun çıkma sokak olduğu görülmeli ve ayrışma, ideolojik-programatik
ve devrimci örgütsele ilkeler üzerine bina
edilmelidir.Aksi durum krizi kökten aşma yerine palyatif çözümlerden öteye fazla bir anlam ifade etmeyecek ve devrimci
hareketin toparlanmasına hizmet etmeyecektir.
TKP/ML saflarındaki gelişmeleri anlamaya
hizmet edeceğini düşündüğümüz için TKP-ML
MS!nın açıklmaını yayınlıyoruz.
H.B
TKP/ML- MK`NIN YURT DIŞI MERKEZLİ HİZİP
ÇALIŞMALARI İLE İLGİLİ AÇIKLAMASI :
PARTİMİZ TKP/ML’YE GÖNÜL VERMİŞ
TÜRK-KÜRT VE ÇEŞİTLİ MİLLİYETLERDEN İŞÇİ SINIFI VE EMEKÇİ HALKIMIZA,
PARTİMİZİN ÜYE VE MİLİTANLARINA
YOLDAŞLAR;
Partimiz içinde, bir süredir örgütsel
sorunlar eksenine oturmuş ideolojik-politik bir mücadele söz konusudur. Bu
mücadelenin parçası olan bir grup parti içi gücümüz, bu tartışma sürecini parti
işleyişimize aykırı olarak uzun bir süre disiplinsizlikleri de içerecek şekilde
hizip çalışması şeklinde sürdürmüştür. Özellikle Yurt Dışı örgütlülüğümüzde bu
hizip faaliyeti parti güçlerimizin bir kısmını Yurt Dışı Komitemizin (YDK)
önderliğini kabul etmeyecek şekilde peşinden sürüklemiştir. Son 8 aylık süreç
boyunca bu çalışmalar önce gizli bir hizip çalışması daha sonra ise parti
içinde açık bir hizip çalışmasına dönüşmüştür. 14 Aralık 2016’da ise “Geçici
Yurt Dışı Komitesi” imzası ile bir açıklama yaparak hizip çalışmasını kamuoyuna
ilan etmiştir.
Partimiz bir süredir bir önderlik krizi
ve devamında bir örgütsel kriz içerisindedir. Krizimiz darbecilik girişimi,
komploculuk, tasfiyecilik ve devamında hizipçilikle taçlanmış bir muhtevaya
sahiptir. Bu sorunların hepsi parti içi işleyiş ve mekanizmalar çalıştırılarak
demokratik bir zeminde tartışmaya açılmıştır. Bu tartışmalarla Parti iradesinin
soruna el koyarak çözüm üretmesi hedeflenmiştir. Ancak bu tartışma süreci
oldukça zorlu, sıkıntılı, bütünlüğünü sağlayamayan bir dönemin yaşanmasına da
neden olmuştur. Partimiz nihayet sorunu tartışmış ve Ekim ayı itibariyle sonuca
bağlamıştır. Ancak bu durumda, var olan hizipçi çalışmanın hızını kesmemiş,
itiraz ve başkaldırılarını sonlandırmamıştır.
Bu yoldaşlarla defalarca sorunun çözümü
ekseninde görüşmeler, toplantılar gerçekleştirilmiştir. Parti içi tartışmaları
ve mücadeleyi örgütsel birliği sağlayarak sürdürmenin her türlü yol ve yöntemi
noktasında arayış gayretlerimiz olmuştur. Ekim, Kasım ve Aralık ayı içinde
defalarca sorun ekseninde toplantılar yapılmıştır. Belli noktalarda uzlaşma ve
birliği sağlayacak çözüm önerileri belirlenmiş, taslak haline getirilmiştir.
Hatta Hizip faaliyetinin kamuoyuna yansıyan bildirisinden sonra dahi YDK’mız bu
yoldaşlarla görüşmeler yaparak “iyi niyetli” çabalarına devam etmiştir. Ancak
tüm bu girişimler, çabalar geldiğimiz noktada sonuçsuz kalmıştır. Yurt Dışı
faaliyetlerinde, bu hizip oluşumu hiyerarşik işleyişimiz dışında kendi
belirlediği faaliyetleri Partimizin faaliyetleri gibi kamuoyuna sunmaya, kendi
yarattığı örgütlenmelerle çalışmalarını örmeye devam etmiştir. Ayrılıkçılıkta
ısrarlı, parti birliğini bozmakta kararlı, hizip çalışmalarını “parti çalışması
olarak göstermede” tarihsel günlerimizi de kullanarak suistimalci davranmakta
cevval olmuştur.
Yurt Dışı merkezli bu hizip çalışmasının
faaliyetleri “kimi” internet sitelerinde, basın yayın organlarında kendisine
rahatça yer bulmaktadır. Bu faaliyetlere meşruiyet katan bu yayınların
partimizin çizgisiyle, onun ideolojik politik tutumuyla ilgisi YOKTUR. Hangi
yayın ve internet sitesi olursa olsun buna Parti faaliyeti olarak yer
verilmesini hizip çalışmasına kan taşımak ve kendi yayın ilke ve anlayışıyla
çelişmek olarak görüyoruz. Partimizin faaliyetleri, organları ve örgütsel
hiyerarşisi dışında gerçekleşen örgütlenmelere, faaliyetlere yönelik bu
meşrulaştırma çalışmasının kendisi GAYRİ-MEŞRUDUR.
İLAN EDİYORUZ: “GYDK” İMZALI
AÇIKLAMALAR, ÖRGÜTLENEN FAALİYETLER PARTİMİZDE YEŞERMİŞ YURT DIŞI MERKEZLİ
HİZİBİN ÇALIŞMALARIDIR. PARTİMİZ TKP/ML DİSİPLİNİ, PARTİ İŞLEYİŞİ VE HUKUKUNUN
DIŞINDADIR. YANİ BU OLUŞUM PARTİ DIŞI KALMIŞ BİR HİZİP ÇALIŞMASIDIR. PARTİMİZLE
ARTIK İLGİSİ KALMAMIŞTIR. YAPACAĞI HİÇ BİR FAALİYET PARTİMİZİ BAĞLAMAMAKTADIR.
Partimizde örgütsel gücünü Yurt
Dışı’ndan alarak gelişen hizip çalışması yeni bir olgu değildir. Partimizin
içine girdiği her örgütsel ve önderlik krizinde Yurt Dışı eksenli hizip
çalışmaları her zaman boy vermiş, hızla serpilmiş ve partimizin paçasına
yapışarak aşağı doğru çekmekte beis görmemiştir. Şimdi bir kez daha bununla yüz
yüzeyiz. Aylardır kamuoyuna ilan edilmemiş hizip çalışmasına karşı bir disiplin
sürecini işletmeksizin, parti içi bir mücadelenin konusu yaparak sorunu
çözmekte ısrarcı olduk, kararlı durduk. Hiçbir memnuniyetsizliğin,
huzursuzluğun, farklı düşüncenin-ideolojik ve politik yaklaşımın örgütsel
disiplinle bastırılmasının doğru olmadığının, MLM parti anlayışındaki iki çizgi
mücadelesinin ruhuna ve yaklaşımına kast etmeye tekabül ettiğinin farkında
olarak hareket ettik. Bu özgülde Parti hukukumuzun “hizip faaliyetini” suç
sayan açık hükümlerine rağmen tahammül gösterdik. Zamansız bir kopuşun,
ideolojik-politik hesaplaşmayı sağlama zeminini ortadan kaldıracağı kaygısıyla
tüm koşulları ve olanakları son ana kadar bu yoldaşları hizip faaliyetlerinden
vazgeçirmek için zorladık. Ancak gelinen noktada bu sağlanamamıştır. Partimiz,
hizipler birliği değildir. Artık gelinen aşama hizibin ötesinde kendi örgütsel
şemasını, örgütsel hiyerarşisini ve faaliyetini örgütlemiş ayrı bir örgütlenme
noktasıdır. Bu duruma, kaosa, kitle nezdinde yaratılmaya çalışılan kafa
karışıklığına ve Partimizin “iki başlılık” görüntüsüyle küçük düşürülmesine
tahammül göstermemiz mümkün değildir.
Bu partimizde yaşanan bir bölünme
değildir. Parti içi bir grubun parti hiyerarşisini, işleyişini, hukukunu ve
partinin kendisine (onun bağlı olan güçlerine) rağmen ve onları yok sayarak
kendi kurduğu örgütsel mekanizma ile oluşturduğu bir hizip hareketidir.
Partimizde bu vesileyle bölünmeye tekabül eden bir rüzgar estirilmesi,
kamuoyunda bunun olumsuz sonuçlarının oluşmasını sağlayıcı yaklaşımları
reddediyoruz. Bu hizip faaliyeti, partimiz içinde kendi sınıf çıkarlarını
ayrılıkçı bir tutumla gerçekleştirmeye çalışan bir harekettir. İsminden de
ifade olunduğu gibi bu rüzgar sınıf mücadelesinin yasaları ve partimiz
tarihinin tecrübeleri doğrultusunda “GEÇİCİ” olmaya mahkum kalacaktır.
Bu hizip faaliyetinin hiç kuşkusuz bir
sınıfsal, siyasal ve ideolojik karakteri vardır. Ülkemizdeki siyasal iklimin
her türlü ideolojik-politik defosunu barındıran bir karaktere sahiptir.
Partimiz içindeki bu hizip; Legalist, parlamentarist, barışçıl, sınıf
uzlaşmacılıkla karakter kazanan siyasal iklimin etkisinde kalan parti
güçlerimizin, en sağına demirlemiş kesimini oluşturmaktadır.
Bu hizip faaliyetinin ben merkezci, ben
dedim oldu, esen rüzgarla yelkenini doldurma tutumu tam anlamıyla
küçük-burjuvazinin tutum ve davranışlarına tekabül etmektedir. Partimizde
küçük-burjuva sınıfın etkisi ciddi düzeydedir. Tarihimizde bu sınıfın benzer
kalkışmaları ve dar grupçu çıkışları olmuştur. Bu noktada en bileneni DABK’tır.
Kır küçük-burjuvazisinin soldan bir çıkışı olarak tarihimize yazılan DABK’ın
dünya görüşü, ben merkezci tutumu, kendini dayatan yaklaşımı bugün Şehir
Küçük-burjuvazisinin sağdan bir versiyonu olarak karşımıza çıkmaktadır.
Gerekçeler, alınan tutumlar, partiye karşı konumlanış, kendi grupsal hesapları
ve siyasal çizgideki eklektizmle karşımızda bugün DABK’ın sağcı sınıf tutumuyla
ortaya çıkan versiyonu vardır. Tarihimizde soldan söylenen türkü şimdi sağ
tonlamayla yeniden sahne almıştır. Bu anlamda bu hizip faaliyeti Sınıfsal
temsiliyetini net bir şekilde ifade etmek gerekirse; Şehir Küçük-burjuvazisinin
sağ kanadıdır.
Bu sınıfın temel özellikleri olan;
barışçıl, sınıf uzlaşmacı, legalist, kuyrukçu karakterini taşımaktadır. İçinden
geçtiğimiz sürecin “barış içinde bir arada yaşama” anlayışından, sivil toplumcu
yaklaşımlardan, siyasal iktidardan yoksun bir “sınıf mücadelesi”
perspektifinden, Demokratik Halk Devrim’i ilke ve programını ayak bağı gören
bir pratik hat ve siyasi çizgiden mustariptir. İttifak politikası; ideolojik
temelde bir uzlaşmacılık, güç tapınıcılığı, kuyrukçuluk, ilkesizlik ve popülist
temellere oturmaktadır. Gelişme dinamiğini, partinin güçlenmesini “iktidarsız
fantezilerde” arayan, ona sarılan bir dünya görüşüyle süslemektedir. Sağdan
gelişen tasfiyeciliğin; eklektik, geri politik nitelikli, sistemsiz bir
izdüşümüdür. Alancılık, ekonomizm temelindeki yaklaşımla dar grupçu parçayı
bütünden üstün gören politik bir kimliği söz konusudur. Reformist niteliğinin
bir ayağı burasıdır. Siyasal iktidar perspektifinden yoksunluk kitle
mücadelesinde önder ve öncü rolünü değil olanı kabul eden, siyasi önderlik
rolünü silikleştiren bir tutuma savurmaktadır. Bu hizipçi faaliyet,
Siyasetsizliği temel alan “Sivil Toplumcu” anlayışın partimiz içindeki tipik
politik yansımasını temsil etmektedir. Bu anlamda Siyasal niteliği;
Reformizmdir.
Parti anlayışı açısından ise;
tasfiyeci-menşevik bir tutuma sahiptir. Bu anlayış Bolşevik anlayışla karşıtlık
içindedir. Parti disiplinini ayağındaki pranga olarak görmektedir. Her harekete
geçişi onun bu prangayı daha fazla hissetmesine neden olmaktadır. Bu proleter
sınıfın parti anlayışına, onun çıkarlarına karşı tepkisel bir konumlanışta
demirlemesine, onu kurtulunması gereken bir pranga olarak ihtiyaç hissetmesine
neden olmaktadır. Parti anlayışı noktasında; “otonomcu-muhtariyetçi” bir
anlayışın pratik uygulayıcısıdır. Parti işleyiş ve disiplinini, kendi hizip
disiplinine bağlı, ona tabi olması gereken bir anlayışla ele almaktadır. Bu
bağlamda “demokrasiyi” kutsayan ama merkeziyetçiliği-disiplini yadsıyan bir
çalışma tarzı vardır. Kendi dar gurup çıkarlarını parti ilkelerine, işleyişine
karşı dayatan ve partiyi bu eksende teslim alarak kendi Küçük-burjuva sınıfının
politik kazanımlarını partiyi kuşatma altına almanın yolu olarak görmektedir.
Bu bağlamda Partimizin 8. Konferans iradesini yok sayan, Merkezi iradesini
çalışmaz kılan, kendisini her şeyin üzerinde görerek yetkilendiren
“muhtariyetçi”, “bölgeselci” bir yaklaşımın keskin savunucusudur.
Parti içinde, Bolşevik parti ilkelerine
yönelen, buna karşı tasfiyeciliği ve menşevizmi “sol sekter” biçimlerde dayatan
ve partiyi bu çizgiye çekmeye çalışan bir tutuma sahiptir. Örgütsel anarşizmi
kutsayan, sol sekter, ayrılıkçı, yıkıcı ve uzlaşmayı reddeden,
ideolojik-politik temelli mücadelede ürkek bir çizgidedir. Sınıf mücadelesinde
ise; Sağcı, uzlaşmacı, popülist, güç tapınıcısı, reformist siyasi bir çizgide
demirlemiştir. Parti dışı güçlere “yoldaş” diyecek, partili yoldaşlara ise
“dost olarak bakmayacak” kadar uç noktalardadır. Küçük-burjuvazinin sağ
kanadının parti içinde ve dışında ayrı karaktere bürünen oportünist tüm
özellikleri ve siyasal tutumu bu hizipçilikte kendisini göstermektedir.
MLM çizgide sebatkar partimiz iki çizgi
mücadelesini esas alarak bu oportünizmle mücadele ederek kendisini
yetkinleştirme, geliştirme, komünist çizgisini güçlü kılma arayışını ve
çabasını sonuna kadar sürdürmüştür. Partimiz bu mücadele içinde yetersizlikleri
ve eksikliklerini, komünist niteliğinde ki zaafları da kuşkusuz tespit etme
fırsatı yakalamıştır. Sorunlarıyla baş etme yetenek ve kabiliyetindeki
sıkıntıları, partimizde açığa çıkmış sorunları, kadrolarındaki yetersizlikleri,
önderlik düzeyinde ki yoğunlaşma, çelişkileri çözmedeki zaaflarıyla daha keskin
şekilde yüz yüze gelmiştir. Partimiz bu süreçte kendini aynada görme olanağına
daha fazla kavuşmuştur. Kendi sorunlarıyla barışıklığın süreci karşılayacak
çelik disiplinli, Halk Savaşı’nı kumanda edecek savaşçı bir partide yeri
olmadığını bir kez daha, sınıf mücadelesinin acımasız yasalarıyla öğrenmiştir.
Partimiz TKP/ML önderlik kurumuyla,
savaşın ve mücadelenin merkez alanındaki örgütlenmeleriyle 8. Konferans’tan
aldığı politik yönelim ve irade birliğiyle gücü ve koşulları oranında sınıf
mücadelesindeki görev ve sorumluluklarının başındadır. Bu hizip faaliyeti
partiyi ayrışma ve bölünmeye, iradesiz kılmaya, önderliksizliğe mahkum etmeye,
8. Konferans’ın siyasal-örgütsel kumandasından koparmaya çalışmaktadır.
Tasfiyeciliğe, komploculuğa, darbecilik girişimlerine, Menşevizm’e, hizipçiliğe
partimizin mücadeleci ruhu, siyasal çizgisi ve onun etrafında kenetlenmiş
taraftarından militanına, savaşçısından parti üyesine kadar hiçbir bireyi
müsaade etmeyecektir.
Partimize emek veren çilekeş halkımız,
onun çizgisini omuzlayan yoldaşlarımız bu girişimi ve kalkışmayı geçersiz
kılacak irade ve ferasete sahiptir. Sınıf mücadelesinin yasaları ve kendi
doğası içinde olan “bir sorunla” bugün karşı karşıya oluşumuz bizi daha ileri
doğru hamle yapmaya zorlamaktadır.
Partimiz tüm güç ve olanaklarıyla, tüm
bileşenleriyle, tüm savaş gücüyle MLM’nin kumandasında İbrahim Kaypakkaya
yoldaşın programatik görüşlerine daha fazla sadık kalarak ve onun yöntem ve
sistematiğinde sebat ederek sınıf mücadelesinin denizinde daha cüretli ve daha
korkusuz şekilde yüzmeye devam edecektir. Partimizin irade ve eylem birliğini
daha üst seviyelere taşıyacak kararlılıktan, onu sağlama çabasından asla geri
durmayacağız.
Türk, Kürt ve Çeşitli Milliyetlerden
Halkımız, parti militanlarımız, taraftarlarımız, Dost örgüt ve partiler,
Uluslararası Kardeş partiler bilinmelidir ki; partimiz içinde ortaya çıkan bu
hizip çalışmasını PROLETARYANIN SINIF ÇIKARLARINA tabi kılacak şekilde
karşılayacağız. Şehitlerimiz bize sadece uğruna can verdikleri davayı
sürdürmemizi değil, onlardan daha iyi yapmamızı ve daha ileriye taşıyacağımız
inancıyla canlarını vermişlerdir. Şimdi biz 4 Genel Sekreter’imizin, onlarca
kadromuzun, yüzlerce savaşçımızın bize verdiği enerjiyi, politik bir güce
çevirmek için daha ileriye taşıma iddiasını kuşanarak omzumuzdaki sorumluluğu
yükleneceğiz. İBRAHİM’DEN MEHMET’E, MERAL’DEN BEŞLERE, ALİ HAYDAR’DAN CENGİZ’E,
VARTİNİK’TEN ALİ BOĞAZI’NA, KARADENİZ’DEN DERSİM’E siyasal iktidar bilinçli
Komünist savaşçılarımızın hesapsızca ödediği bedeli, partimizi daha ileri
taşımak için karamsarlığa prim vermeyecek şekilde mücadeleye yüklenerek
sürdüreceğiz, tarihin bize yüklediği haklılık misyonuyla DEMOKRATİK HALK
DEVRİMİ, SOSYALİZM VE KOMÜNİZM MÜCADELESİNDE MUTLAKA KAZANACAĞIZ.
-HİZİPİ MAHKUM ET, PARTİNİN BİRLİĞİNDE
KENETLEN!
-ANTİ-MLM AKIMA KARŞI MLM SİLAHINI
KUŞAN!
-PARTİ BİRLİĞİ İÇİN MLM’DE ISRAR ET,
MÜCADELEYİ YÜKSELT!
-HALK SAVAŞINDA ISRAR PARTİ ÇİZGİSİNDE
ISRARDIR!
-SINIF UZLAŞMACILIĞI TASFİYECİLİĞE, MLM
DEVRİME GÖTÜRÜR!
-MENŞEVİZM, TROÇKİZM, REFORMİZM
TESLİMİYETE; KAYPAKKAYA GÜZERGAHI ZAFERE TAŞIR!
-YAŞASIN PARTİMİZİN
İDEOLOJİK-POLİTİK-ÖRGÜTSEL BİRLİĞİ!
-ŞAN OLSUN PARTİMİZ TKP/ML’YE,
ÖNDERLİĞİNDEKİ TİKKO’YA, TMLGB’Y
OCAK 2017
TKP/ML-MK