Birleşik Metal-İş, hükümetin metal
işçilerinin grevine getirdiği yasağı tanımadıklarını ilan etti. “Bizler metal
işçileri olarak, hükümetin sadece ve sadece patronları koruyan, işçinin
alınterini gözetmeyen, işçilerin grev hakkını elinden alan, anayasal bir hakkın
kullanımını engelleyen kararını tanımıyoruz” denilen açıklamada grev hakkının,
hem anayasal hem de evrensel bir hak olduğuna vurgu yapıldı.
İktidarın alınteri dökerek, emeği ile
geçinen işçinin değil patronların tarafında olduğunu belirten Birleşik
Metal-iş, EMİS işyerlerinde toplu iş sözleşmesi imzalanıncaya kadar mücadeleye
devam edeceklerini duyurdu.
Açıklamanın tam metni şöyle:
Sendikamızın örgütlü olduğu GE Grid
Solution, ABB Elektrik, Schneider Enerji ve Schneider Elektrik işletmelerine
bağlı fabrikalarda, grup toplu sözleşmesinde anlaşma sağlanamadı. Bunun
üzerine, 20 Ocak’ta 2.200 Birleşik Metal-İş üyesi işçinin tam ve coşkulu
katılımıyla “Metal Grevi”mizi başlattık. Greve çıkışımızın ardından aynı gün,
öğle saatlerinde apar topar hükümet eliyle grevimiz 60 gün süreyle ertelendi.
Grev hakkı, hem anayasal hem de evrensel
bir haktır
Metal işçileri, birçok kez yaşanan grev
ertelemelerinin ne anlama geldiğini çok iyi biliyor. Bu bir erteleme değil
yasaklamadır. 2002 yılından bugüne Cam, Lastik, Maden işkollarında on binlerce
işçinin grevli toplu sözleşme hakkı hükümet eliyle defalarca gasp edildi.
Metal işçileri de birçok kez Hükümetin
grev yasakları ile karşı karşıya kaldı. 2015 yılında MESS’e karşı greve çıkan
on binlerce metal işçisinin grevi, yine aynı gün içinde ertelendi. 18 Ocak’ta
da Asil Çelik işçilerinin grevi yasaklandı.
Grev hakkı, geçmişi yüzyıllara dayanan,
hem anayasal hem de evrensel bir haktır. Grev hakkımızın elimizden alınması,
özgür bir şekilde toplu sözleşeme yapabilme hakkımızın elimizden alınması
demektir. Grevsiz toplu sözleşme hakkı bir “hiç”tir.
İktidar alınteri dökerek, emeği ile
geçinen işçiye sefaleti reva görmektir
Geldiği günden bugüne grev
ertelemelerini alışkanlık haline getiren hükümet, grevimizi yasaklayarak, toplu
sözleşme hakkımızı elimizden alıyor ve bizlere patronlar size neyi layık
görüyorsa ona razı olacaksınız diyor. Bu, alınteri dökerek, emeği ile geçinen
işçiye sefaleti reva görmektir.
Bizler metal işçileri olarak, hükümetin
sadece ve sadece patronları koruyan, işçinin alınterini gözetmeyen, işçilerin
grev hakkını elinden alan, anayasal bir hakkın kullanımını engelleyen kararını
tanımıyoruz.
Bizler, Birleşik Metal-İş üyesi işçiler,
daha önce de duyurduğumuz gibi, hükümetin grev yasağına boyun eğmiyoruz.
Bizler, tarih boyunca bedel ödeyerek işçi sınıfının kazandığı grevli toplu
sözleşme hakkımıza sahip çıkıyor ve işyerlerimizi eylem alanına döndürüyoruz.
Bizler bu mücadele kararını, sadece EMİS
üyesi işçiler adına değil, grev hakkı sürekli gasp edilen tüm işçiler adına
aldık. Eylemlerimiz, aynı zamanda grev yasağını, işçilerin toplu sözleşme
hakkının üzerinde “Demoklesin Kılıcı” gibi sallayan, OHAL’i demokratik hakların
kullanılmasının önüne engel olarak koyan, en ufak hak arama talebinde polisi ve
TOMA’ları işçilerin karşısına diken hükümete uyarı eylemidir.
Metal işçileri mücadeleyi büyük bir
kararlılıkla sürdürecektir
Geçmişte bir çok kez mücadeleleri ile
tarih yazan metal işçileri, bir kez daha tarih yazacak bir mücadeleyi büyük bir
kararlıkla sürdürecektir. Bu mücadele bizlerin, alın terinin hakkını vermeyen
patronlara ve her daim patronların taleplerini emir kabul eden hükümetin grev
yasaklarına karşı bir mücadeledir.
Mücadelemiz, EMİS işyerlerinde grevi
yasaklanan üyelerimizin talepleri doğrultusunda bir toplu sözleşme
imzalanıncaya kadar devam edecektir.
Tüm emek dostlarını, Birleşik Metal
üyesi işçilerin bu haklı mücadelesine destek vermeye davet ediyoruz.