50 milyon ölü ve 35 milyon sakat kalmış insanla 2.dünya emperyalist paylaşım savaşı, insanlık tarihinin hiç şüphesiz en büyük yıkımlarından biridir. Amerika’nın Hiroşima ve Nagazaki’ye attığı atom bombası bu yıkımlı savaşın en büyük insanlık vahşeti olmuştur. Masum Japon halkına karşı yapılan bu katliam, emperyalistlerin egemenlik ve sömürü için nasılvahşi olduğunu gösteriyordu.
Peki, Hiroşima ve Nagazaki’de uzun erimde yarım milyondan fazla insanın canını alan saldırının gerçek nedeni ve amacı, Japon adalarının işgali sırasında şu ya da bu kadar ABD askerinin ölmesini önlemek olmadığına göre neydi? Burada bu sorunun hiç de tek ve basit olmayan yanıtını: Hiroşima ve Nagazaki’de gerçekleştirilen nükleer terör, önemli bir sembolik anlam taşıyordu. ABD, bu eylemiyle can çekişmekte olan Japon militarizmi, daha doğrusu Japon halkı üzerinden tüm dünyaya tarihsel bir mesaj vermekteydi: “Artık dünyanın efendisi benim!”
Aslında yukarıdaki sorunun yanıtı, emperyalizmin doğasında ve gerek İkinci Dünya Savaşından önce ve gerekse bu savaştan sonra kapitalist-emperyalist sistemin dünya işçi sınıfı ve komünist hareketine, onun önderi konumunda bulunan Lenin’in ve Stalin’in sosyalist Sovyetler Birliği’ne ve ezilen uluslara ve onların ulusal kurtuluş hareketlerine karşı genel tutumunda yatmaktadır.
devamı; halkinbirliği.net