Cumhuriyet yazarı Çiğdem Toker'in
yazında aktardığı bilgilere göre AKP 10.yeni cezaevinin yapımı içini haleleri
yandaşı müteahhitlere vermiş. Yeni cezaevi yapmak demek daha çok insanın
zindana konacağını anlamına geliyor: Toker yazısında şöyle devam ediyor;
"Bu öngörünün mutlak bir hedefe
karşılık geldiği son 'davetli ihale'ler ile ortaya çıktı. Adalet Bakanlığı,
sadece içinde bulunduğumuz ağustos ayının birinde, ikisinde, üçünde, dokuzunda
ve 11’inde toplam beş ayrı cezaevini 21/b’ye göre pazarlık usulüyle verdi.
Bakanlığın, mayısta iki, temmuzda üç “iş”le birlikte, pazarlığını yapıp
tamamladığı yeni yaptırılacak 10 cezaevinin listesi şöyle:
Elmalı 103.5 milyon TL Aras İnşaat
Sakarya 186.5 milyon TL Gürbağ İnşaat
Gerede 94.3 milyon TL Arıtürk İnşaat
Aziziye 197.8 milyon TL Alke İnş.-Sibar
Yapı
Van Erciş 89.8 milyon TL Cemiloğlu İnş.-
Yörük Yapı İnş.
Sarıçam 385 milyon TL Akar Müşavir ve
Diy-Mar İnşaat
Konya Ereğli 291.5 milyon TL Kur İnşaat
-
SMS İnşaat
Akdağmadeni 36 milyon TL Zen Grup Müh.
Tokat- Zile 35.1 milyon TL Arıkan İnşaat
Bodrum 83.5 milyon TLM Atay Taah. Kuyum.
-Özbalkan Petrol
Hazirandan bu yana sayıları 10’u bulan
yeni cezaevi projelerinin “adrese teslim” toplam bedeli 1.5 milyar TL’yi
geçiyor. (Bu listede yer almayan ve KKTC ile imzalanmış özel protokole göre
pazarlığı yapılmış KKTC Cezaevi’ni de Metro Mühendislik ile Zen Grup, 74.4
milyon TL’ye aldı.)
Adaletin bozulması ile iktidara yakın müteahhitlerin zenginleşmesi
arasındaki doğrusal ilişkiyi görmek için sadece bu tablo bile yeterli. Üzerine
bütçe açığını eklemek istediğinizde ise siyaset bilimcilerle iktisatçılara
bayağı iş çıkıyor. Acelesi olmayan “duble yol”undan kampusuna, cezaevlerine
dek, keyfe göre iş yaptırılan 21/b ihalelerini, toplam büyüklüğünü görmeden,
ölçmeden, bütçe açığını ve mali disiplindeki bozulmayı anlamak kolay
olmayacaktır.