CHP Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba
ve Grup Başkanvekili Özgür Özel tutuklu insan hakları savunucularıyla görüştü.
Nalan Erkem, “Biz hepimiz solcuyuz, hapishanede öğrendik ki FETÖ ile
ilişkilendirilmişiz. FETÖ ile irtibatlandırılmak kadar absürd ve onur kırıcı
bir şey olamaz” derken; Günal Kurşan, “Bu tutuklamalar Türkiye ve Erdoğan’ı
G-20’de mahvetti. 19 liderin Erdoğan’a bu tutuklamaları sorduğunu biliyoruz.
Erdoğan’a kurulmuş bir komplo bile olabilir” ifadelerini kullandı.
CHP Cezaevlerini İnceleme Komisyonu ile
Ağbaba ve Özel’den oluşan bir heyet, Silivri Cezaevi’nde İstanbul Büyükada’da
bir eğitim toplantısı yaptıkları sırada toplantıları basılarak ajan olmakla
suçlanan insan hakları aktivistlerini ziyaret etti. Nalan Erkem, Özlem Dalkıran,
İdil Eser, Veli Acu ve Günal Kurşun ile görüşebilen heyet; talepte
bulunmalarına karşın Almanya vatandaşı Peter Staudtner ve İsveç vatandaşı Ali
Gharavi ile görüşme başvurularına Adalet Bakanlığı’ndan yanıt alamadı. Heyet
görüşmelerin ardından izlenimlerini ve aktivistlerin anlattıklarını rapor
haline getirdi. Raporda şu değerlendirmeler yer aldı:
“İnsan haklarında uluslararası
saygınlığı olan önemli kurumların temsilcilerinin böyle bir suçlamayla karşı
karşıya kalıyor olması, başlı başına Türkiye demokrasisinin geriye gittiğinin
bir kanıtı olarak önümüzde duruyor. Daha dosya üzerinde gizlilik kararı varken
ve gözaltına alınanlar dahi kendilerine yöneltilen iddialardan haberdar
değilken, Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Hamburg’da
G-20 zirvesinde, gözaltına alınanları peşinen suçlu ilan etmesi, kuvvetler
ayrılığının tamamen ortadan kaldırıldığının en net göstergesi. Öte yandan 20
Temmuz 2016’da OHAL’in ilan edilmesinin ardından çıkarılan KHK’ler,
tutuklananların cezaevlerinde daha zor koşullarda günlerini geçirmesine neden
oluyor.”
Tutuklu insan hakları savunucuları
heyete şunları aktardı:
Biz solcuyuz, FETÖ ile ne ilgimiz var
NALAN ERKEM: Uydurma ve yalanlardan
oluşan şeylerle suçlanıyoruz. Bana İştar Gözaydın ile 7 kez görüşme yaptığım
söylendi. Gözaydın bir süre tutuklu kaldıktan sonra şimdi serbest. Zirve
Yayınevi davasının avukatıyım. Davada taraflara sunulmuş ve TBMM’ye de sunulmuş
bir belge var. Bu belgenin neden bende olduğunu soruyorlar. Meclis Komisyonu’na
da sunulmuş bir belgenin bir avukatta bulunması nasıl suç olabilir? Aynı
dosyadan tutuklandığım Özlem ve İdil ile birlikte kalmak istiyorum. Soruşturma
sırasında FETÖ’nün adı yoktu. Biz solcuyuz, hapishanede öğrendik ki FETÖ ile
ilişkilendirilmişiz. Bizim FETÖ ile ne ilgimiz var? FETÖ ile irtibatlandırılmak
kadar absürd ve onur kırıcı bir şey olamaz. KHK kısıtlamaları canımıza okuyor.
Sürekli kan kaybediyorum ve cezaevi doktorunun başedemediği bir sorunla karşı
karşıyayım. 40 gündür bir uzman hekime ulaşılıp, bu rahatsızlığım
durdurulamadı. Kendimi dermansız ve güçsüz hissediyorum.
Dün başkaları için bugün kendimiz için
ÖZLEM DALKIRAN: 5 Temmuz günü polis
toplantımızı bastı. Kapı açıktı, toplantı havuzun yanında camlı prefabrik bir
yerde yapılıyordu, yani gizli olması mümkün değil. Her kesimden insanın hakkını
savunduk. Af Örgütü medya sorumlusu iken Recep Tayyip Erdoğan serbest
bırakılsın diye kampanya yapmıştık, başörtüsü için de kampanyalar yaptık.
Bizler için haksızlığa uğrayanların kimliği önemli değil. Bizler halk ile
devlet arasındaki son halkayız, gitgide daralan küçücük bir tamponuz, mağdurun
sesini duyurabildiği son çareyiz. Bunu da ortadan kaldırmaya çalışıyorlar. Dün
başkaları için insan hakkını savunduk, bugün kendimiz için savunuyoruz. Gizli
tanık olduğu düşünülen tercümanlardan biri çok kötü tercüme ediyordu. Uyardık,
kompleks yapıp şikâyet etmiş olabilir ya da bu toplantıdan haberi olanlar bu
gizli tanığı buraya yerleştirmeyi başarmış olabilirler. Casus nasıl olunuyor,
inanın bilmiyorum.
Almanya’ya karşı rehin tutuluyoruz
İDİL ESER: Sağlığım iyi sayılır ancak
dışarıdayken kanser şüphesiyle takip ediliyordum. Bu takibin devam etmesi
gerekiyor. OHAL kuralları ve KHK kısıtlamaları uygulandığı için birinci derece
yakınlarımla görüşebilirim. Ancak birinci derece yakınım yok. Kimseyle
görüşemiyorum. Almanya’ya karşı rehin tutuluyoruz ama biz Alman değiliz. Af
Örgütü’nün Türkiye Direktörü’yüm. Af Örgütü’nün Türkiye Şubesi Başkanı Taner
Kılıç da başka bir dosyadan tutuklandı, ByLock’çu olduğu ve benim Taner ile telefon
görüşmeleri yaptığım söyleniyor. Taner byLock’çu mu bilmiyorum. Af Örgütü’ne
FETÖ sızdı diye haksız bir dezenfarmasyon vardı. Şimdi bunu önümüze
getiriyorlar. Türkiye’nin durumunu ortaya koyan raporları FETÖ’nün yazdığı
iddia ediliyor ama biz rapor yazmayız, bizler veri toplarız. Tutuklanma
sebeplerimden biri de Nuriye ve Semih için eylem yapılmasını talep ettiğim bir
Whatsapp mesajı. İnsan haklarını savunmak dışında bir suçum yok.
Bu tutuklamalar Erdoğan’a komplo
GÜNAL KURŞUN: İnsan Hakları Ortak Platformu’ndaki
4 örgüt birbirimizle sürekli irtibat halindeyiz, bir arada bulunca hepimizi
aldılar. Teknik bir toplantıydı. Bu gözaltılar Erdoğan’a kurulmuş bir komplo
bile olabilir. Çünkü Alman var, İsveçli var, Türkiye’nin en objektif insan
hakları savunucuları var. Tutuklananlar ve tutuklananların kurumu ve itibarı
çok yüksek. Bu tutuklamalar Türkiye ve Erdoğan’ı G-20’de mahvetti. 19 liderin
Erdoğan’a bu tutuklamaları sorduğunu biliyoruz. Erdoğan’a kurulmuş bir komplo
bile olabilir. Kimse Erdoğan’ın yerinde olmak istemezdi Hamburg’da. Biri
Erdoğan’a şunu söylemeli: “Bunların G-20 öncesi tutuklanması seni zor durumda
bırakmak içindi. Sana tuzak Büyükada’da değil başka bir yerde kuruldu.” TBMM
İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu’na dilekçe vereceğim, çocuğumun fotoğrafı
bana verilmiyor. Boşandığım için çocuğumu göremiyorum, eski eşim giremediği
için 1.5 yaşındaki çocuğumu da göremiyorum.
Tecritte olmak akıl sağlığımı zorluyor
VELİ ACU: Tecritteyim, yanımda kimse
yok. Yalnız kalma fobim var, evde bile yalnız kalmaya tahammülüm yok. Sol gözüm
protez, iki günde bir bakımı yapılması lazım ancak 20 günde bir bakım
yapabiliyorum. Bana psikolojik olarak biri lazım. 36 gündür tecrit altındayım.
Şöyle bir pazarlığı dahi kabul ederim: Bana her gün birkaç tokat atsalar zorlanmam
ama bu tecrit benim akıl sağlığımı zorluyor, bir değil iki yıl kalırım, yeter
ki yanıma birini versinler. Hitler’in gaz odalarına götürülen mahkûmlar gibi
hissediyorum kendimi. Tek başıma bir odaya sokulmak, gaz odasına sokulmak gibi.
Adadaki toplantıya BM Dünya Gıda Programı Gaziantep Ofisi’nde programı yürüten
kişi olarak katıldım. Bir BM çalışanını tutuklayamazlar, bu nedenle BM nota
verdi. BM’de çalıştığım sırada Kalkınma Bakanlığı’nda çalışan biri beni aramış
ve BM’ye iş başvurusu için bilgi almış. Bu kişi işten atılmış ve telefonunda
ByLock varmış. Bu nedenle tutukluyum.