11 Ağustos 2017 Cuma

Semih ve Nuriyeye Zoraki Müdahaleye Hayır..!


Nuriye ve Semih işlerini geri isteme talebiyle yürüttükleri açlık grevinin 156. günündeler. Nuriye ve Semih 28 Temmuz’ dan beri zorla götürüldükleri Sincan Kampüs Hastanesinde tutuluyorlar. Hastaneye Nuriye çarşafa sarılarak, Semih darp edilip sedyeye kayışla bağlanarak, susması için ağzına gardiyanlar tarafından parmak sokularak getirildi. Nuriye ve Semih hastaneye götürülünce havalandırmadan, güneş ışığından, avukat ve aile görüşünden mahrum bırakılıyor. AİHM’ in kararı olmasına rağmen refakatçılarının olmasına, kendi doktorlarının onları görmesine izin verilmiyor. Telefon hakları kullandırılmıyor.
7 Ağustos Pazartesi günü Nuriye ve Semih’ in aileleri ile cezaevi kampüs hastanesinde Numune Hastanesi doktorlarından 4 kişi, Sağlık Bakanlığından görevli 2 kişi ve hastane başhekimi bir görüşme yaptı. Görüşmede Nuriye ve Semih’ e ‘zorla müdahale’ yapabileceklerini, hatta bunu bilinç açıkken dahi yapabileceklerini söylediler. Dayandırdıkları kanunda böyle bir şey söz konusu değildir. Üstelik Türkiye’nin taraf olduğu Malta Sözleşmesi, bilinç kapalıyken dahi müdahaleye izin vermez. Bu insanlık dışı uygulamayı yapacak olanlar, bu uygulamaya talimat verenler kadar tarih önünde aynı derecede suçlu olacaklardır.
Türkiye’ de ölüm orucu- açlık grevi süreçlerinde yapılan zorla müdahalelerde 600’ e yakın insan sakat kaldı. Zorla müdahale nedeniyle ölümler yaşandı. Sakat kalan insanlardan konuşamayan, yürüyemeyen, hayatının bir kısmını veya büyük çoğunluğunu hatırlamayan insanlar var.Hayatlarını kendi başlarına sürdüremiyorlar.
Zorla müdahale ya sakat bırakıyor, ya da öldürüyor.
Nuriye ve Semih 15 Temmuz öncesine kadar binbir emek vererek çalıştıkları işlerine geri dönmek istiyorlar. Her yerde her platformda Nuriye ve Semih demeye devam edelim. Nuriye ve Semih bu insanlık dışı uygulamayla sakat kalmasını ya da yaşamını yitirmesine izin vermeyelim. Onların sesine ses olmak zorundayız.