13 Eylül 2017 Çarşamba

Aysel Tuğluk'un annesinin cenazesine saldırı.!

Cezaevinden özel izinle çıkan HDP Eş Genel Başkan Yardımcısı Aysel Tuğluk'un, annesi Hatun Tuğluk'un cenazesine katılanlara saldırı düzenlendi. Saldırının ardından Tuğluk'un cenazesi mezardan çıkarıldı. Cenazenin Tunceli'ye götürülmesi bekleniyor.
Aysel Tuğluk’un annesi Hatun Tuğluk, dün akşam Ankara’da hayatını kaybetti. Hatun Tuğluk’un cenazesi bugün Batıkent’te bir cemevine getirildi. Buradaki törene, HDP Eş Genel Başkanı Serpil Kemalbay, HDP Sözcüsü Osman Baydemir, HDP milletvekilleri, Ahmet Türk ile yakınları katıldı.
Kocaeli Kandıra F Tipi Kapalı Cezaevi’nde tutuklu bulunan Aysel Tuğluk da özel izinle jandarma eşliğinde cenaze törenine gitti. Cenaze boyunca Tuğluk’u yakınları sakinleştirmeye çalıştı.
Cenaze mezardan çıkarıldı
Hatun Tuğluk’un cenazesi defnedilmek üzere İncek Mezalığı’na götürüldü. Burada toplanan bir grup, “Burada şehit cenazesi var, buraya terörist cenazesi gömdürmeyiz” diyerek cenazeye katılanlara saldırdı.
Çok sayı çevik kuvvet polisinin bulunduğu sırada yaşanan olaya müdahale edildi. 50 kişilik grubun saldırısının ardından cenaze mezardan çıkarıldı. Hatun Tuğluk’un cenazesinin Tunceli'ye götürülmesi bekleniyor.
Sırrı Sakık: Korkunç!
Şu anda cümle kuramıyorum
Aysel Tuğluk'un annesinin cenazesine katılan Sırrı Sakık, cenazeyi hedef alan saldırıyı anlattı: "Birkaç saat boyunca linç tehlikesi yaşadık. Bir güruh saldırdı ve bütün güvenlik güçleri seyretti. Korkunç! Şu anda cümle kuramıyorum, konuşamıyorum." HDP milletvekili Mithat Sancar da "Valiyi, emniyet müdürünü ve ulaşabileceğimiz herkesi aradık. Telefonlarımıza çıkmadılar. Bu korkunç bir olay" dedi.
TELEFONLARIMIZA ÇIKMADILAR’
HDP Mardin Milletvekili Mithat Sancar, saldırı başladığında Ankara Valisi’nin aradığını fakat 40 dakika sonra görüşebildiklerini anlattı. Saldırının sorumlusunun valilik ve hükümet olduğunu belirten Sancar, şunları söyledi:
“Saldırı başlar başlamaz arkadaşlar beni aradı. Hemen Ankara Valisi’ni cebinden aradım. Koruması çıktı. İncek’te cenazeye saldırı olduğunu ve derhal önlem alınması gerektiğini söyledim. Koruması bana ‘Hemen ileteceğim’ dedi ama Vali bana tam 40 dakika sonra döndü. Dedi ki, ‘Biz gömülmesini sağlarız.’ Neredesiniz bu saatte kadar’ diye sordum. Neredesiniz? Neden oraya takviye polis gönderilmiyor? Emniyetin bundan haberi vardı ve seyrettiler. Her birimiz valiyi, emniyet müdürünü ve ulaşabileceğimiz herkesi aradık. Telefonlarımıza çıkmadılar. Bu korkunç bir olay. Böyle bir alçalma olamaz! Bu organize bir iş. Bu olayın asıl sorumlusu hükümettir, valiliktir, emniyettir.”
HDP, Aysel Tuğluk’un annesinin cenazesine yapılan saldırıya ilişkin bir açıklama yayınladı.
“Irkçı barbarlar Ankara’nın İncek’inde ortaya çıktı” başlıklı bir açıklama yayınlayan Halkların Demokratik Partisi Merkez Yürütme Kurulu “Bu yaşananları ve buna sebep olanları en sert biçimde kınıyor ve protesto ediyoruz” dedi.
HDP tarafından yapılan açıklamada şöyle denildi:
“Eş Genel Başkan Yardımcımız Sayın Aysel Tuğluk’un annesi Hatun Tuğluk’un cenazesinin defin işleminden sonra Ankara İncek Mezarlığı’nda ırkçı bir saldırı düzenlendi. İnsani ve dini değerlerden zerrece nasibini almamış bir barbarlar güruhu, ‘Cenazeyi buraya gömdürmeyiz’ diyerek saldırdı.
Cenaze defnedildiği mezardan çıkarılarak tekrar morga götürüldü.
Toplumun her hücresine düşmanlık tohumları serpen, ağzını her açtığında toplumda kutuplaşmayı derinleştiren, halkları birbirine düşürmek için elinden geleni yapan iktidar bu yaşananların tek siyasi sorumlusudur.
Düşmanlık ektiğinizde barbarlık biçersiniz. İşte bu gerçek bir kez daha ortaya çıkmıştır.
İçişleri Bakanı, Adalet Bakanı, Başbakan ve nihayetinde AKP Genel Başkanı, kendilerine biat eden bütün kurumlar ve mensupları ile birlikte bu utanç durumunun müsebbibidir, yaratıcısıdır, sahibidir.
Acımız büyük. Karşımızda duran ve insani hiçbir değere sahip olmayan bu barbarlar güruhunu ve onların başındaki siyasi iradeyi gördükçe kararlılığımızı da büyütüyoruz. Bu yaşananları ve buna sebep olanları en sert biçimde kınıyor ve protesto ediyoruz.
Hatun Tuğluk’a bir kez daha Allah’tan rahmet, ailesine, yakınlarına ve halkımıza da başsağlığı ve sabır diliyoruz.
İnsani değerlere sahip çıkanlar er ya da geç bu kötülüğü bertaraf edecektir. Zulüm, baskı ve kötülükle abad olunamayacağını görecek ve yaşayacaksınız.”
Korkularla siyaset olmaz..!
Türkiye’de yeni bir dinci-faşist rejimin inşa edilmeye çalışıldığını gören ve bundan tedirgin olan, kaygı duyanların somut adımlar atması için çok geç kalmaması gerekiyor. Parlamentonun fiilen (ve aslında resmen de) sıradan bir devlet dairesi, Saray’a bağlı önemsiz bir birim haline getirildiği bu dönemde, toplumsal muhalefeti aktif bir siyaset öznesi haline getirmek için koşullar çok uygun. Toplumun her kesimi temel demokrasi ilkelerinde yan yana gelmeye hazırken ve bunu meydanlarda bizzat yaparken, siyasi temsil noktasındaki aktörlerin bu konuda gereksiz kaygılarını anlamakta zorlanıyorum doğrusu.
HDP ‘fobisi’ nedir?
Özellikle HDP ile yan yana durma ve görünme “korkusu” kimi siyasetçilerde “fobiye” dönüşmüş durumda. Bu “fobiyi” yaratan ve besleyen de aslında AKP’nin kendisi. Toplumda ve tabanda böyle bir “fobi” yok. Olması için hiçbir makul ve haklı gerekçe de yok.
Zaten HDP, Cumhuriyet rejimine demokratikleştirerek sahip çıkan; ortak vatan yaklaşımıyla Türkiye’nin her santimetrekaresini sahiplenen, laikliği savunan, her türlü şiddete tereddütsüz karşı olan, ülkenin birliği içerisinde Kürt sorununun demokratik çözümü için mücadele eden; kadınların, inançların, yaşam tarzlarının özgürlüğünü savunan; emekten, emekçiden, üretenden yana ekonomik programı olan, altı milyon seçmenin desteğiyle parlamentonun ikinci büyük muhalefet grubuna sahip, meşru ve yasal bir partidir. Hiç kuşkusuz HDP eleştiriden muaf ve kusursuz bir parti değil. Ama AKP’nin en fazla saldırdığı parti olmasına rağmen, kararlı bir şekilde direnen ve mücadele eden bir partidir elbette.
AKP ile yan yana durmak sorun değil!
Ancak bunlara rağmen HDP ile yan yana gelmekten imtina edip köşe bucak kaçanlar, AKP ile yan yana gelmekten ve görünmekten nedense rahatsızlık duymuyorlar.
Cumhuriyet tarihinin en fazla tahribat yaratan siyasal-dinci partisi, neredeyse her gün yeni bir baskı yöntemi geliştiren en hukuk tanımaz partisi, adım adım diktatörlük inşa eden partisi, dış politikada Türkiye’ye en itibarsız günlerini yaşatan partisi, toplumu kendi yarattığı yeni din anlayışı ile teslim almaya çalışan partisi, birçok yöneticisi ve üyesinin yolsuzluk, hırsızlık iddiasıyla anılan partisi, parlamentoyu fesheden, laik cumhuriyete ve hukuk devletine meydan okuyan partisi, yargıyı, bürokrasiyi, üniversiteleri, medyayı ele geçiren partisi ile yan yana görünmekten, görüşmekten, ortak fotoğraf vermekten, el sıkışmaktan ve birlikte aynı mitinge katılmaktan imtina etmeyenler, HDP ile görünmek istemiyorlarmış! Çok tuhaf doğrusu.
HDP direnecek
Öncelikle şunu belirtmem gerekir ki, HDP meşruiyetini halktan alıyor. Zaten bunu sorgulamak veya tartışmak kimsenin yetkisinde değil. HDP, halk dışında hiç kimsenin de desteğine ihtiyaç duymaz, meşruiyet için kimsenin onayını, kabulünü aramaz. Tıpkı diğer siyasal partiler gibi.
Şimdi bu tarihi dönemde HDP’yi, Türkiye’nin demokratik geleceğinin inşasında olmazsa olmaz bir demokrasi gücü olarak görmek ve kıymetini bilmek lazım. Koşullar ne olursa olsun, HDP faşizme karşı direnecek ve halkın yanında yer alacaktır. Bunu yaparken demokrasi ilkelerinden taviz vermeyecektir.
Her koşulda birlikte yaşamı ve barışı savunacaktır. Ülkemizdeki inanç, mezhep, etnik kimlik, yaşam tarzı farklılıklarını bölünmenin ve kamplaşmanın değil demokrasi çatısı altında eşitözgür yaşamın bir fırsatı olarak görecektir. Ülkemizde Müslümanmuhafazakâr toplumsal kesimler vardır; ulusalcılar, Kemalistler, ülkücüler, Aleviler, Kürtler, sosyalistler, Müslüman olmayan topluluklar vardır ve var olacaklardır. Bütün bu kesimlerin bazı noktalarda iç içe geçtiği veya örtüştüğü durumlar da vardır elbette.
Demokratik ulusun olmazsa olmazı
Demokrasi bu kesimlerden herhangi birinin yok edilmesi, ezilmesi, tasfiye edilmesi üzerine inşa edilemez. Demokrasi zaten bütün bu farklılıkları eşitçe, barış içinde bir arada yaşatabilmektir. Bütün bu farklılıkları kapsayıcı, eşitler arası hukukla varlıklarını benimseyen “demokratik ulus” çatısı altında birliği sağlamak mümkündür. HDP bunun için vardır ve olmazsa olmazdır.
Bu nedenle Türkiye’nin önümüzdeki üç önemli seçimi için hesap yapanlar, HDP yokmuş gibi davranmayı bir kenara bıraksalar iyi olur. HDP seçmeni de diğer seçmenler gibi özgür iradeye sahip yurttaşlardan oluşur. Yurttaşlarımızı kimsenin “çantada keklik” görmemesinde fayda var. Ortak ilkeler belirlenmeden, HDP’nin beklenti ve gelecek vizyonunu hesaba katmadan, sanki HDP birilerine mecburmuş gibi davranarak gerçekçi bir yol haritası oluşturulamaz. HDP’nin en güvendiği seçenek ise “tek başına dahi kalsa faşizme karşı direniş” seçeneğidir. Şu anda acil gündemimiz seçim olamaz. Çünkü ülkede özgür ve serbest seçim koşulları kesinlikle yoktur. Önceliğimiz bu koşulların oluşması için birlikte mücadele etmek olmalıdır. Umutsuzluğa yer vermeden, heyecanla ve şevkle demokrasi mücadelesini büyütme zamanıdır.
SELAHATTİN DEMİRTAŞ
HPD Eş Genel Başkanı, Edirne
Cezaevi