Cezaevinden özel izinle çıkan HDP Eş
Genel Başkan Yardımcısı Aysel Tuğluk'un, annesi Hatun Tuğluk'un cenazesine
katılanlara saldırı düzenlendi. Saldırının ardından Tuğluk'un cenazesi mezardan
çıkarıldı. Cenazenin Tunceli'ye götürülmesi bekleniyor.
Aysel Tuğluk’un annesi Hatun Tuğluk, dün
akşam Ankara’da hayatını kaybetti. Hatun Tuğluk’un cenazesi bugün Batıkent’te
bir cemevine getirildi. Buradaki törene, HDP Eş Genel Başkanı Serpil Kemalbay,
HDP Sözcüsü Osman Baydemir, HDP milletvekilleri, Ahmet Türk ile yakınları
katıldı.
Kocaeli Kandıra F Tipi Kapalı
Cezaevi’nde tutuklu bulunan Aysel Tuğluk da özel izinle jandarma eşliğinde
cenaze törenine gitti. Cenaze boyunca Tuğluk’u yakınları sakinleştirmeye
çalıştı.
Cenaze mezardan çıkarıldı
Hatun Tuğluk’un cenazesi defnedilmek
üzere İncek Mezalığı’na götürüldü. Burada toplanan bir grup, “Burada şehit
cenazesi var, buraya terörist cenazesi gömdürmeyiz” diyerek cenazeye
katılanlara saldırdı.
Çok sayı çevik kuvvet polisinin
bulunduğu sırada yaşanan olaya müdahale edildi. 50 kişilik grubun saldırısının
ardından cenaze mezardan çıkarıldı. Hatun Tuğluk’un cenazesinin Tunceli'ye
götürülmesi bekleniyor.
Sırrı Sakık: Korkunç!
Şu anda cümle kuramıyorum
Aysel Tuğluk'un annesinin cenazesine
katılan Sırrı Sakık, cenazeyi hedef alan saldırıyı anlattı: "Birkaç saat
boyunca linç tehlikesi yaşadık. Bir güruh saldırdı ve bütün güvenlik güçleri
seyretti. Korkunç! Şu anda cümle kuramıyorum, konuşamıyorum." HDP
milletvekili Mithat Sancar da "Valiyi, emniyet müdürünü ve
ulaşabileceğimiz herkesi aradık. Telefonlarımıza çıkmadılar. Bu korkunç bir
olay" dedi.
TELEFONLARIMIZA ÇIKMADILAR’
HDP Mardin Milletvekili Mithat Sancar,
saldırı başladığında Ankara Valisi’nin aradığını fakat 40 dakika sonra
görüşebildiklerini anlattı. Saldırının sorumlusunun valilik ve hükümet olduğunu
belirten Sancar, şunları söyledi:
“Saldırı başlar başlamaz arkadaşlar beni
aradı. Hemen Ankara Valisi’ni cebinden aradım. Koruması çıktı. İncek’te
cenazeye saldırı olduğunu ve derhal önlem alınması gerektiğini söyledim.
Koruması bana ‘Hemen ileteceğim’ dedi ama Vali bana tam 40 dakika sonra döndü.
Dedi ki, ‘Biz gömülmesini sağlarız.’ Neredesiniz bu saatte kadar’ diye sordum.
Neredesiniz? Neden oraya takviye polis gönderilmiyor? Emniyetin bundan haberi
vardı ve seyrettiler. Her birimiz valiyi, emniyet müdürünü ve ulaşabileceğimiz
herkesi aradık. Telefonlarımıza çıkmadılar. Bu korkunç bir olay. Böyle bir
alçalma olamaz! Bu organize bir iş. Bu olayın asıl sorumlusu hükümettir,
valiliktir, emniyettir.”
HDP, Aysel Tuğluk’un annesinin
cenazesine yapılan saldırıya ilişkin bir açıklama yayınladı.
“Irkçı barbarlar Ankara’nın İncek’inde
ortaya çıktı” başlıklı bir açıklama yayınlayan Halkların Demokratik Partisi
Merkez Yürütme Kurulu “Bu yaşananları ve buna sebep olanları en sert biçimde
kınıyor ve protesto ediyoruz” dedi.
HDP tarafından yapılan açıklamada şöyle
denildi:
“Eş Genel Başkan Yardımcımız Sayın Aysel
Tuğluk’un annesi Hatun Tuğluk’un cenazesinin defin işleminden sonra Ankara
İncek Mezarlığı’nda ırkçı bir saldırı düzenlendi. İnsani ve dini değerlerden
zerrece nasibini almamış bir barbarlar güruhu, ‘Cenazeyi buraya gömdürmeyiz’
diyerek saldırdı.
Cenaze defnedildiği mezardan çıkarılarak
tekrar morga götürüldü.
Toplumun her hücresine düşmanlık
tohumları serpen, ağzını her açtığında toplumda kutuplaşmayı derinleştiren,
halkları birbirine düşürmek için elinden geleni yapan iktidar bu yaşananların
tek siyasi sorumlusudur.
Düşmanlık ektiğinizde barbarlık
biçersiniz. İşte bu gerçek bir kez daha ortaya çıkmıştır.
İçişleri Bakanı, Adalet Bakanı, Başbakan
ve nihayetinde AKP Genel Başkanı, kendilerine biat eden bütün kurumlar ve
mensupları ile birlikte bu utanç durumunun müsebbibidir, yaratıcısıdır,
sahibidir.
Acımız büyük. Karşımızda duran ve insani
hiçbir değere sahip olmayan bu barbarlar güruhunu ve onların başındaki siyasi
iradeyi gördükçe kararlılığımızı da büyütüyoruz. Bu yaşananları ve buna sebep
olanları en sert biçimde kınıyor ve protesto ediyoruz.
Hatun Tuğluk’a bir kez daha Allah’tan
rahmet, ailesine, yakınlarına ve halkımıza da başsağlığı ve sabır diliyoruz.
İnsani değerlere sahip çıkanlar er ya da
geç bu kötülüğü bertaraf edecektir. Zulüm, baskı ve kötülükle abad
olunamayacağını görecek ve yaşayacaksınız.”
Korkularla siyaset olmaz..!
Türkiye’de yeni bir dinci-faşist rejimin
inşa edilmeye çalışıldığını gören ve bundan tedirgin olan, kaygı duyanların
somut adımlar atması için çok geç kalmaması gerekiyor. Parlamentonun fiilen (ve
aslında resmen de) sıradan bir devlet dairesi, Saray’a bağlı önemsiz bir birim
haline getirildiği bu dönemde, toplumsal muhalefeti aktif bir siyaset öznesi
haline getirmek için koşullar çok uygun. Toplumun her kesimi temel demokrasi
ilkelerinde yan yana gelmeye hazırken ve bunu meydanlarda bizzat yaparken,
siyasi temsil noktasındaki aktörlerin bu konuda gereksiz kaygılarını anlamakta
zorlanıyorum doğrusu.
HDP ‘fobisi’ nedir?
Özellikle HDP ile yan yana durma ve
görünme “korkusu” kimi siyasetçilerde “fobiye” dönüşmüş durumda. Bu “fobiyi”
yaratan ve besleyen de aslında AKP’nin kendisi. Toplumda ve tabanda böyle bir
“fobi” yok. Olması için hiçbir makul ve haklı gerekçe de yok.
Zaten HDP, Cumhuriyet rejimine
demokratikleştirerek sahip çıkan; ortak vatan yaklaşımıyla Türkiye’nin her
santimetrekaresini sahiplenen, laikliği savunan, her türlü şiddete tereddütsüz
karşı olan, ülkenin birliği içerisinde Kürt sorununun demokratik çözümü için
mücadele eden; kadınların, inançların, yaşam tarzlarının özgürlüğünü savunan; emekten,
emekçiden, üretenden yana ekonomik programı olan, altı milyon seçmenin
desteğiyle parlamentonun ikinci büyük muhalefet grubuna sahip, meşru ve yasal
bir partidir. Hiç kuşkusuz HDP eleştiriden muaf ve kusursuz bir parti değil.
Ama AKP’nin en fazla saldırdığı parti olmasına rağmen, kararlı bir şekilde
direnen ve mücadele eden bir partidir elbette.
AKP ile yan yana durmak sorun değil!
Ancak bunlara rağmen HDP ile yan yana
gelmekten imtina edip köşe bucak kaçanlar, AKP ile yan yana gelmekten ve
görünmekten nedense rahatsızlık duymuyorlar.
Cumhuriyet tarihinin en fazla tahribat
yaratan siyasal-dinci partisi, neredeyse her gün yeni bir baskı yöntemi
geliştiren en hukuk tanımaz partisi, adım adım diktatörlük inşa eden partisi,
dış politikada Türkiye’ye en itibarsız günlerini yaşatan partisi, toplumu kendi
yarattığı yeni din anlayışı ile teslim almaya çalışan partisi, birçok
yöneticisi ve üyesinin yolsuzluk, hırsızlık iddiasıyla anılan partisi,
parlamentoyu fesheden, laik cumhuriyete ve hukuk devletine meydan okuyan
partisi, yargıyı, bürokrasiyi, üniversiteleri, medyayı ele geçiren partisi ile
yan yana görünmekten, görüşmekten, ortak fotoğraf vermekten, el sıkışmaktan ve
birlikte aynı mitinge katılmaktan imtina etmeyenler, HDP ile görünmek
istemiyorlarmış! Çok tuhaf doğrusu.
HDP direnecek
Öncelikle şunu belirtmem gerekir ki, HDP
meşruiyetini halktan alıyor. Zaten bunu sorgulamak veya tartışmak kimsenin
yetkisinde değil. HDP, halk dışında hiç kimsenin de desteğine ihtiyaç duymaz,
meşruiyet için kimsenin onayını, kabulünü aramaz. Tıpkı diğer siyasal partiler
gibi.
Şimdi bu tarihi dönemde HDP’yi,
Türkiye’nin demokratik geleceğinin inşasında olmazsa olmaz bir demokrasi gücü
olarak görmek ve kıymetini bilmek lazım. Koşullar ne olursa olsun, HDP faşizme
karşı direnecek ve halkın yanında yer alacaktır. Bunu yaparken demokrasi
ilkelerinden taviz vermeyecektir.
Her koşulda birlikte yaşamı ve barışı
savunacaktır. Ülkemizdeki inanç, mezhep, etnik kimlik, yaşam tarzı
farklılıklarını bölünmenin ve kamplaşmanın değil demokrasi çatısı altında
eşitözgür yaşamın bir fırsatı olarak görecektir. Ülkemizde Müslümanmuhafazakâr
toplumsal kesimler vardır; ulusalcılar, Kemalistler, ülkücüler, Aleviler,
Kürtler, sosyalistler, Müslüman olmayan topluluklar vardır ve var olacaklardır.
Bütün bu kesimlerin bazı noktalarda iç içe geçtiği veya örtüştüğü durumlar da
vardır elbette.
Demokratik ulusun olmazsa olmazı
Demokrasi bu kesimlerden herhangi
birinin yok edilmesi, ezilmesi, tasfiye edilmesi üzerine inşa edilemez.
Demokrasi zaten bütün bu farklılıkları eşitçe, barış içinde bir arada
yaşatabilmektir. Bütün bu farklılıkları kapsayıcı, eşitler arası hukukla
varlıklarını benimseyen “demokratik ulus” çatısı altında birliği sağlamak
mümkündür. HDP bunun için vardır ve olmazsa olmazdır.
Bu nedenle Türkiye’nin önümüzdeki üç
önemli seçimi için hesap yapanlar, HDP yokmuş gibi davranmayı bir kenara
bıraksalar iyi olur. HDP seçmeni de diğer seçmenler gibi özgür iradeye sahip
yurttaşlardan oluşur. Yurttaşlarımızı kimsenin “çantada keklik” görmemesinde
fayda var. Ortak ilkeler belirlenmeden, HDP’nin beklenti ve gelecek vizyonunu
hesaba katmadan, sanki HDP birilerine mecburmuş gibi davranarak gerçekçi bir
yol haritası oluşturulamaz. HDP’nin en güvendiği seçenek ise “tek başına dahi
kalsa faşizme karşı direniş” seçeneğidir. Şu anda acil gündemimiz seçim olamaz.
Çünkü ülkede özgür ve serbest seçim koşulları kesinlikle yoktur. Önceliğimiz bu
koşulların oluşması için birlikte mücadele etmek olmalıdır. Umutsuzluğa yer
vermeden, heyecanla ve şevkle demokrasi mücadelesini büyütme zamanıdır.
SELAHATTİN DEMİRTAŞ
HPD Eş Genel Başkanı, Edirne
Cezaevi