
Kürdistan’da sıkıyönetim rejimi
uygulayan, hemen hergün sivillere yönelik katliamlarla gündeme gelen AKP-Saray
iktidarı şimdi de, TSK bünyesinde şehir savaşlarına hazırlık okulu açma
kararına vardı. Alınan karar, iç savaş hazırlığı olarak yorumlandı
ürdistan’daki özyönetim direnişlerinde
büyük kayıp veren TSK bünyesinde Meskûn Mahal Muhabere Okulu’nun kurulması kararlaştırıldı.
Kararın, halkın geliştirdiği şehir direnişleri karşısında büyük zorlanan ve
ağır kayıplar veren ordunun sorunlarını çözmek üzere alındığı belirtildi.
‘Şehir savaşları okulu’
Cumhuriyet gazetesinden Sertaç Eş’in
haberine göre, karar alındıktan sonra okulun Isparta’da Dağ Komando Okulu ve İç
Güvenlik Eğitim Merkezi bünyesinde açılması planlandı fakat buranın şartlarının
uygun olmadığı düşünülerek, ilk aşamada İstanbul Tuzla’daki Piyade Okul
Komutanlığı bünyesinde teşkilatlandırılması benimsendi. Bu bölgede kurulacak
birimin daha sonra bağımsız olarak teşkilatlandırılabileceği de belirtiliyor.
Okulda, özellikle Amed Sûr, Şirnex (Şırnak) merkez, Cizîr (Cizre), Silopiya
(Silopi), Colemêrg (Hakkari) Gever (Yüksekova) ve Mêrdîn (Mardin) Nisêbîn’de (Nusaybin)
yaşanan çatışmalardan çıkarılan dersler çerçevesinde tespit edilen eğitim
eksiklerinin giderilmesi planlanıyor.
Eski eğitim yeri Hollanda
Daha önce bu eğitimi veren bir birim
bulunmaması nedeniyle TSK personelinin, Türkiye’nin yakın geçmişte ciddi diplomatik
sorun yaşadığı Hollanda’daki merkezde eğitim aldığı söyleniyor. Okulun
gelecekte NATO’ya akredite olmayı da hedeflediği, paylaşılan bilgiler arasında
yer alıyor.
Şirnex’de ön adımlar atıldı
Meskun mahal eğitimi, daha önce
Şirnex’ye gündeme gelmişti. 14 Mart 2016 tarihinde Şirnex’te “sokağa çıkma
yasağı” adı altında başlayan soykırım saldırılarında 82 gün süren çatışmaların
ardından “operasyonun bittiği” açıklaması yapılmış ancak daha sonra Şirnex kent
merkezinde batıdaki şehirlerden getirilen asker ve polislere meskun mahal
eğitiminin verildiği öğrenilmişti. HDP Milletvekili Leyla Birlik, 1 Haziran
2016 tarihinde konuyu Meclis gündemine taşıyarak, dönemin İçişleri Bakanı Efkan
Ala’nın yanıtlaması istemiyle soru önergesi vermişti.
SADAT’ın benzer faaliyetleri
Yine Erdoğan’ın başdanışmanlarından
Tuğgeneral Adnan Tanrıverdi’nin başında olduğu SADAT adlı kuruluşun, yürütülen
kirli savaşın plan ve programını yaptığı, bu çerçevede örgütlendiği basına
yansımış, Amed Licê’de SADAT’ın fiili eylemlerine tanık olunmuştu.
İç savaş hazırlığı
TSK bünyesinde böyle bir okulun açılması
bir yandan ordunun özyönetim direnişlerinde büyük kayıp verdiğinin işareti
olarak yorumlanırken, diğer yandan ise Kürdistan’a yönelik büyük bir iç savaş
-kent savaşı- hazırlığının yapılması olarak değerlendirildi. Başta
Kürdistan’daki gelişmeler olmak üzere, Ortadoğu’daki çalkantılı duruma dönük
hazırlık süreci olarak ele alındı. TSK ve polis teşkilatı, özyönetim
direnişleri sürecinde ağır kayıplar vermesine rağmen -sadece Sûr’da 4 tabur
askerin hayatını kaybetti belirtildi- bunlar inkar edilmiş, kamuoyuna sürekli
operasyonların ‘çok başarılı’ bir biçimde gerçekleştiği propagandası
yapılmıştı.
Kürdistan şehirleri yıkıldı
Kürdistan’daki özyönetim ilanları
sürecinde halkın direnişi karşısında sonuç alamayan, direnişi kıramayan polis
teşkilatının yardımına TSK gelmiş fakat yine de sonuç alınamayınca çare olarak
şehirlerin yıkılması yoluna başvurulmuştu. Bu politika çerçevesinde Amed’in Sûr
ilçesi başta olmak üzere, Şirnex merkez, Nisêbîn, Cizîr ve Gever gibi onlarca
kent neredeyse tümüyle yıkılmıştı. Yıkılan şehirler BM’nin gündemine gelmiş,
hazırlanan raporlarda Türkiye’den hem şehirlerde inceleme yapma izni istenmiş
hemde eldeki verilere dayanarak savunma talebinde bulunulmuştu.
Sivillere saldırılar arttı
Kürdistan’da sivillere yönelik
saldırılar, özyönetim direnişleri süreci ile sınırlı kalmadı. Yakın zamanda
Şapatan’da köylülere toplu işkence yapıldı. Talê’de (Oğul) 4 köylü SİHA ile
bombalandı, Mehmet Temel yaşamını yitirdi, diğer üç yurttaş ağır yaralandı.
Mişrif’te helikopterden açılan ateşle üç köylü yaralandı. SİHA’ların
saldırısında açıkça siviller hedeflenmesine rağmen gerek vali, gerek bakanlar
ve son olarak da Erdoğan’ın “Siviller zarar görmedi’’ açıklaması yapması,
Kürt’ün sivili de tehdit yorumlarına neden oldu. Konuyu gündeme getiren
milletvekillerinden Sezgin Tanrıkulu ise, adeta lince tabi tutuldu.
‘Yeni denemeler yeni katliamlardır’
Konuya ilişkin gazetemize
değerlendirmelerde bulunan HDP Grup Eşsözcüsü Ahmet Yıldırım, “Buna dünya
siyaseti literatüründe gayri nizami harp denir. Yani nizami olmayan, hukuku
olmayan, evrensel normların göz ardı edildiği ve bunun bilinçli bir devlet
politikası olarak icra edildiği gerçeklik oluyor. Son bir ayda Şapatan’da,
Talê’de, Licê Mişref’te sivillere işkence, ölüm ve ağır yaralanmalar ile
neticelenek şekilde saldırılması, burada da hiçbir duygusu ve aklı olmayan
SİHA’ların kullanılmış olması zaten belli şeylerin işaretidir” dedi. Yıldırım,
özyönetim direnişileri sürecinde savaş suçu işlendiğini ve sivil katliamların
yapıldığını belirterek, “BM ve Avrupa Konseyi’nin hazırlamış olduğu raporlarda
bunlar mevcuttur’’ dedi.
Aşırı ‘güvenlikçi’ politikalar
Yıldırım, “Yaşanan savaş suçları
gerçekliği ortadayken, yeni denemeler içerisine girilmesi, yeni sivil
katliamları topluma alıştırma amacı taşımaktadır’’ dedi. Yıldırım, var olan
politikaların “Büyük bir hezeyan, büyük bir panik, akli selimden yoksunluk, alabildiğine
depresif ve duygusal’’ olduğunu belirterek, ‘İktidarın bölge politikaları
güvenlikçi değil “aşırı güvenlikçi’ dedi ve çok fazla uygulanabilir
bulmuyorum’’ vurgusunda bulundu.
kaynak ;özgürlükçü demokrasi