11 Eylül 2017 Pazartesi

TSK'DA İÇ SAVAŞ OKULU..!

Kürdistan’da sıkıyönetim rejimi uygulayan, hemen hergün sivillere yönelik katliamlarla gündeme gelen AKP-Saray iktidarı şimdi de, TSK bünyesinde şehir savaşlarına hazırlık okulu açma kararına vardı. Alınan karar, iç savaş hazırlığı olarak yorumlandı
ürdistan’daki özyönetim direnişlerinde büyük kayıp veren TSK bünyesinde Meskûn Mahal Muhabere Okulu’nun kurulması kararlaştırıldı. Kararın, halkın geliştirdiği şehir direnişleri karşısında büyük zorlanan ve ağır kayıplar veren ordunun sorunlarını çözmek üzere alındığı belirtildi.
‘Şehir savaşları okulu’
Cumhuriyet gazetesinden Sertaç Eş’in haberine göre, karar alındıktan sonra okulun Isparta’da Dağ Komando Okulu ve İç Güvenlik Eğitim Merkezi bünyesinde açılması planlandı fakat buranın şartlarının uygun olmadığı düşünülerek, ilk aşamada İstanbul Tuzla’daki Piyade Okul Komutanlığı bünyesinde teşkilatlandırılması benimsendi. Bu bölgede kurulacak birimin daha sonra bağımsız olarak teşkilatlandırılabileceği de belirtiliyor. Okulda, özellikle Amed Sûr, Şirnex (Şırnak) merkez, Cizîr (Cizre), Silopiya (Silopi), Colemêrg (Hakkari) Gever (Yüksekova) ve Mêrdîn (Mardin) Nisêbîn’de (Nusaybin) yaşanan çatışmalardan çıkarılan dersler çerçevesinde tespit edilen eğitim eksiklerinin giderilmesi planlanıyor.
Eski eğitim yeri Hollanda
Daha önce bu eğitimi veren bir birim bulunmaması nedeniyle TSK personelinin, Türkiye’nin yakın geçmişte ciddi diplomatik sorun yaşadığı Hollanda’daki merkezde eğitim aldığı söyleniyor. Okulun gelecekte NATO’ya akredite olmayı da hedeflediği, paylaşılan bilgiler arasında yer alıyor.
Şirnex’de ön adımlar atıldı
Meskun mahal eğitimi, daha önce Şirnex’ye gündeme gelmişti. 14 Mart 2016 tarihinde Şirnex’te “sokağa çıkma yasağı” adı altında başlayan soykırım saldırılarında 82 gün süren çatışmaların ardından “operasyonun bittiği” açıklaması yapılmış ancak daha sonra Şirnex kent merkezinde batıdaki şehirlerden getirilen asker ve polislere meskun mahal eğitiminin verildiği öğrenilmişti. HDP Milletvekili Leyla Birlik, 1 Haziran 2016 tarihinde konuyu Meclis gündemine taşıyarak, dönemin İçişleri Bakanı Efkan Ala’nın yanıtlaması istemiyle soru önergesi vermişti.
SADAT’ın benzer faaliyetleri
Yine Erdoğan’ın başdanışmanlarından Tuğgeneral Adnan Tanrıverdi’nin başında olduğu SADAT adlı kuruluşun, yürütülen kirli savaşın plan ve programını yaptığı, bu çerçevede örgütlendiği basına yansımış, Amed Licê’de SADAT’ın fiili eylemlerine tanık olunmuştu.
İç savaş hazırlığı
TSK bünyesinde böyle bir okulun açılması bir yandan ordunun özyönetim direnişlerinde büyük kayıp verdiğinin işareti olarak yorumlanırken, diğer yandan ise Kürdistan’a yönelik büyük bir iç savaş -kent savaşı- hazırlığının yapılması olarak değerlendirildi. Başta Kürdistan’daki gelişmeler olmak üzere, Ortadoğu’daki çalkantılı duruma dönük hazırlık süreci olarak ele alındı. TSK ve polis teşkilatı, özyönetim direnişleri sürecinde ağır kayıplar vermesine rağmen -sadece Sûr’da 4 tabur askerin hayatını kaybetti belirtildi- bunlar inkar edilmiş, kamuoyuna sürekli operasyonların ‘çok başarılı’ bir biçimde gerçekleştiği propagandası yapılmıştı.
Kürdistan şehirleri yıkıldı
Kürdistan’daki özyönetim ilanları sürecinde halkın direnişi karşısında sonuç alamayan, direnişi kıramayan polis teşkilatının yardımına TSK gelmiş fakat yine de sonuç alınamayınca çare olarak şehirlerin yıkılması yoluna başvurulmuştu. Bu politika çerçevesinde Amed’in Sûr ilçesi başta olmak üzere, Şirnex merkez, Nisêbîn, Cizîr ve Gever gibi onlarca kent neredeyse tümüyle yıkılmıştı. Yıkılan şehirler BM’nin gündemine gelmiş, hazırlanan raporlarda Türkiye’den hem şehirlerde inceleme yapma izni istenmiş hemde eldeki verilere dayanarak savunma talebinde bulunulmuştu.
Sivillere saldırılar arttı
Kürdistan’da sivillere yönelik saldırılar, özyönetim direnişleri süreci ile sınırlı kalmadı. Yakın zamanda Şapatan’da köylülere toplu işkence yapıldı. Talê’de (Oğul) 4 köylü SİHA ile bombalandı, Mehmet Temel yaşamını yitirdi, diğer üç yurttaş ağır yaralandı. Mişrif’te helikopterden açılan ateşle üç köylü yaralandı. SİHA’ların saldırısında açıkça siviller hedeflenmesine rağmen gerek vali, gerek bakanlar ve son olarak da Erdoğan’ın “Siviller zarar görmedi’’ açıklaması yapması, Kürt’ün sivili de tehdit yorumlarına neden oldu. Konuyu gündeme getiren milletvekillerinden Sezgin Tanrıkulu ise, adeta lince tabi tutuldu.
‘Yeni denemeler yeni katliamlardır’
Konuya ilişkin gazetemize değerlendirmelerde bulunan HDP Grup Eşsözcüsü Ahmet Yıldırım, “Buna dünya siyaseti literatüründe gayri nizami harp denir. Yani nizami olmayan, hukuku olmayan, evrensel normların göz ardı edildiği ve bunun bilinçli bir devlet politikası olarak icra edildiği gerçeklik oluyor. Son bir ayda Şapatan’da, Talê’de, Licê Mişref’te sivillere işkence, ölüm ve ağır yaralanmalar ile neticelenek şekilde saldırılması, burada da hiçbir duygusu ve aklı olmayan SİHA’ların kullanılmış olması zaten belli şeylerin işaretidir” dedi. Yıldırım, özyönetim direnişileri sürecinde savaş suçu işlendiğini ve sivil katliamların yapıldığını belirterek, “BM ve Avrupa Konseyi’nin hazırlamış olduğu raporlarda bunlar mevcuttur’’ dedi.
Aşırı ‘güvenlikçi’ politikalar
Yıldırım, “Yaşanan savaş suçları gerçekliği ortadayken, yeni denemeler içerisine girilmesi, yeni sivil katliamları topluma alıştırma amacı taşımaktadır’’ dedi. Yıldırım, var olan politikaların “Büyük bir hezeyan, büyük bir panik, akli selimden yoksunluk, alabildiğine depresif ve duygusal’’ olduğunu belirterek, ‘İktidarın bölge politikaları güvenlikçi değil “aşırı güvenlikçi’ dedi ve çok fazla uygulanabilir bulmuyorum’’ vurgusunda bulundu.

kaynak ;özgürlükçü demokrasi