Küresel çapta göç, çatışma ve savaş ortamı, iklim değişikliği dünyayı kasıp kavururken başta gelen en zengin kesim daha da zenginleşiyor; yoksul halk ise daha da yoksullaşıyor. Rapora göre bu eğilim devam edecek.
Suisse Araştırma Enstitüsü’nün raporuna göre en zengin %10’luk kesim küresel gelir eşitsizliğiyle zenginliğini artırmayı sürdürüyor. Ekonomik eşitsizlikteki uçurumu ortaya koyan veriler ise korkunç boyutlara işaret ediyor.
%10’luk en zengin kesim, 2008 finansal krizinden bu yana bakıldığında dünya genelindeki mal varlığının %89’unun sahibi.
Oxfam’ın eşitsizlik politikaları başkanı Max Lawson ise yayınlanan yeni rapora yönelik, “Zenginler ile yoksullar arasındaki bu derin uçurum, ekonomilerin kökünü kazıyor; toplumları istikrarsızlaştırıyor ve yoksulluğa karşı mücadeleyi engelliyor,” şeklinde konuştu.
Rapor aynı zamanda zenginliğin dağılımının farklı bölgelerdeki etkilerini de ortaya koydu. Buna göre en düşük gelirli nüfusun yoğunlaştığı bölgelerin başında Hindistan ve Afrika geliyor. En zengin %10’luk kesimin ise Kuzey Amerika, Avrupa ve Asya-Pasifik’te yer aldığı kaydediliyor.
Çin’e dayalı veriler ise, dünya genelindeki %1’lik en zengin nüfusun %9’unun burada yer aldığını kaydediyor. Bu oran ise Fransa, Almanya, İtalya ve İngiltere’den daha yüksek bir orana karşılık geliyor. Yine dünya genelindeki nüfusun yarısına karşılık gelen yoksul kesimin %10’luk nüfusunun Çin’de yer aldığı kaydediliyor. Verilere göre Latin Amerika’da ise gelir dağılımı, diğer ülkelere nazaran daha eşit bir paylaşımdan oluşuyor.
Yunanistan ve İspanya’da yaşanan borç krizleri, Latin Amerika ülkelerindeki resesyon; meta fiyatlarında küresel çöküşe dayalı ülke ekonomilerinde çalkantıların dikkat çektiği dönemde yayınlanan bu rapor ise küresel gelir eşitsizliğinin yarattığı sonuçlara işaret ediyor.
Dünya genelindeki kapitalist sistemin yarattığı sorun, siyasi retorikle karşılık bulsa da somut çözümler sistemin işleyişine müdahale edilemediği için baştan savılıyor: Lawson’a göre ise, hükümetler kamu hizmetlerini artırmalı, vergi kaçırmalara karşı müdahale etmeli ve asgari ücretli çalışanların gelirlerini artırmalı.
Üstelik bu eşitsizlik, küresel anlamda sadece güney kıtalarındaki ülkeleri ilgilendiren bir sorun da değil. Dünya genelindeki en yoksul kesimin kayda değer bir çoğunluğu da yine en en yüksek gelirli ülkelerde mevcut. Buna göre, 1 milyara karşılık gelen en yoksul kesimin %20’lik nüfusunun mal varlığı 248 dolara karşılık geliyor. Dünya genelindeki en yoksul nüfusun yarısının, 2.4 milyar kişinin ise varlığı 2 dolardan daha az. Bu nüfusun büyük bir kesimi ise Afrika ve Hindistan’da yoğunlaşıyor; bu bölgeleri takiben Asya-Pasifik geliyor. Bu bölgelerin toplamı dünya genelindeki nüfusun yarısının, en yoksul tabanın %70’ini oluşturuyor. Geri kalan %30’luk dilim ise Çin, Avrupa, Latin Amerika ve Kuzey Amerika’ya dağılmış durumda.