Bir çok öğretmen 24 Kasım Öğretmenler Günü‘nü neşe içerisinde, hatta “emredildiği gibi” kutlamaya hazırdır 24 Kasımlar’da… İtibarını yitirmiştir, enflasyona ezdirilmiştir, şikayet edilmiştir, dövülmüştür-itilmiştir ama hala umutla bekler 24 Kasımları.
Bir mağazanın %20‘lik indirimi, bankanın “masrafsız!” kredi teklifi yeter öğretmenime. Hatta bir maaş ikramiye, yetmezse ek ders ücretine zam müjdeleriyle bile bile avunur öğretmenim.
Koca koca siyasi adamlar o gün anlatır ilkokul öğretmeniyle anılarını, “vesileyle” bir kez daha anar öğretmenini! Ne de olsa “bir harf öğretenin kırk yıl kölesidir” ya herkes…
Öğle arasında yenen bir yemek, belki akşamına müzikli bir eğlence, okulda öğrenciden-veliden gelen bir hediye, -çok düşünceliyse- okul müdürünün küçük sürprizleri…
Bugün onun günüdür. Kutlar doyasıya; doğal gaz faturasını, ev kirasını, öğrencinin onu ciddiye almadığını, velinin patronluk yaptığını bir an olsun unutarak.
Çok şeyi görmezden gelir, çok şeyi unutur, çok şeyi kabullenir de sormaz hiç: “Neden 24 Kasım Öğretmenler Günü?” diye!
“Öğretmenler Günü” ne zaman icat edildi, hatırlatalım.
1980 askerî darbesi ülkenin üzerinden silindir gibi geçti.
Zaman kaybetmeden en büyük tehlike olarak görülen, aydınlanmanın sahibi öğretmenlerden başlandı işe.
Birçok öğretmen ortadan “kaybedildi”, meslekten atıldı, sürüldü, fişlendi.
Öğretim görevlileri, öğretmenler, sendikacılar hapishanelere gönderildi. “Muhalifler” cezaevlerine dolduruldu, bir çoğu idamla yargılandı. Sivil toplum örgütleri darmadağın edildi, sendikalar terör örgütü ilan edilerek kapatıldı. Memurun toplu sözleşme hakkı ellerinden alındı. Aydınlar tutuklandı, üniversitelerden öğretim üyeleri uzaklaştırıldı. Toplumun her kesimi darbenin acılarını bir şekilde hissetti.
Çok zor günler yaşandı, ve…
Görev tamamlandı!
1981 yılında da hiçbir şey yokmuş gibi, “çok değer verdikleri” öğretmenlere bir gün armağan etme gereği hissetti darbeciler!
İtaat eden, sorgulamayan, her şeye rağmen “Allah’a şükür” diyebilen öğretmen profili için çok emek sarf ettiler.
Bugün gelinen noktada da görüldüğü gibi “tembel, yan gelip yatıyor, başarısız, niteliksiz” denen, maaşına dişe dokunur bir zam yapılmayan, hakaretin bin türlüsünü kabul eden, siyasiler tarafından her gün azarlanan öğretmen profiline nihayet erişildi.
“Yapalım da Nasıl Yapalım?”
Yıllar sonra birileri yaşanan acıları yazar, “Neden dünyada 5 Ekim’de bizde 24 Kasım?” diye sorar diye kılıfı da hazırladı darbeciler. “Kusura bakmayın, sizi katlettik, kaybettik, alın bu da bizden size bir özür olsun” diyemeyeceklerdi elbet.
Sorana: “Mustafa Kemal Atatürk’ün Başöğretmenliği kabul ettiği gündür” dediler. Düşünmeyen “Öğretmenler Günü” dedi, düşünen “Başöğretmen”…
İşte 24 Kasım Öğretmenler Günü, bunları ve fazlasını temsil eder.
Tüm dünya ülkeleri, UNESCO ve ILO tarafından 1966‘da belirlenen 5 Ekim Dünya Öğretmenler Günü‘nü kutlarken Türkiye’deki öğretmenler bu yüzden yıllardır “darbecilerin” armağan ettiği yaşam tarzını kutlamaktadır.
Bu yüzden diyoruz ki;
Öğretmenlik onuru bizim, 24 Kasımlar sizin olsun!
Kaynak: http://www.egitimciyiz.com