Geçtiğimiz Ağustos ayında 90. yaş gününü kutlayan Fidel Castro , “Yakında 90 yaşında olacağım. Yakında ben de diğer önderler gibi gideceğim. Elbette hepimizin zamanı gelecek. Ancak Kübalı komünistlerin idealleri, inançları bu dünya için, insanlık için fayda sağlamaya devam edecek. Bu idealler için savaşmaya devam etmeliyiz” diye konuşmuştu.
Fidel Castro, 13 Ağustos 1926‘da Mayari‘de dünyaya geldi. Dönemin Küba halkına göre ekonomik durumu iyi sayılabilecek bir ailenin çocuğuydu. Sahip oldukları şeker kamışı tarlası ile geçimlerini sağlamaktaydılar. İlk öğrenim yıllarını özel katolik okullarında tamamladıktan sonra, 1945 yılında Havana Üniversitesi'ne girdi. Öğretmenlerinin dikkatini, bütün kitapları ezberlemesini sağlayan inanılmaz hafızası ile çekti.
Üniversite eğitimi sırasında hukuk alanına yoğunlaşan Fidel Castro, Küba'daki Amerikancı rejime karşı olan pek çok gruba dahil oldu. Küba hükümetinin bu grupları 1947 yılında dağıtmasının ardından, Fidel Castro ve arkadaşları Bogota‘da geldiler.
1950 yılında okulundan derece ile mezun oluşunun ardından politikanın gücünü keşfetti ve Ortodoks Parti'ye katıldı. Küba Meclisi'nde bir sandalye sahibi olmak için çalışmalara başladı. Ancak bu çalışmaları, Flugencio Batista‘nın, Ortadosk partinin yükselişini engellemek için Küba yönetimini ele geçirmesiyle kesintiye uğradı. Batista yönetiminde pek çok devrimi ve ilerici politikacı öldürüldü ve çok sayıda insan baskı altına alınarak zindanlara kapatıldı.
Fidel Castro, Küba'nın çeşitli bölgelerinden yaklaşık 200 devrimciye bir araya getirerek onlara önderlik ederek, Batista yönetimine son vermek isteyen bir gerilla örgütü oluşturdu. 26 Temmuz 1953 tarihinde, Fidel Castro'nun gerilla grubu, Santiage de Cuba‘daki Moncada askeri kışlasına bir saldırı gerçekleştirdi. Saldırı ile birlikte çok sayıda mühimmat ve silah ele geçiren Fidel Castro'nun grubundakilerin tamamına yakını, daha sonra hükümet tarafından gönderilen ek kuvvetlerce katledildi. Fidel Castro yakalanarak onbeş yıl ağır hapis cezasına çarptırıldı.
Bir yıl sonra Batista, Fidel Castro'nun da içinde bulunduğu tüm siyasi tutsaklar için bir af çıkardı. Hapisten çıktıktan sonra da devrimci fikirlerinden prtaiğe geçirmeye çalışan Fidel Castro, Meksika‘ya giderek, hükümeti yıkmak ve Küba halkını özgürleştirmek için yeni bir gerilla grubu oluşturdu. Bu ülkede, o sıralarda sağlık hizmetleri vermekte olan Che Guevara ile tanıştı. İkili, kurdukları 82 kişilik gerilla grubuna savaş eğitimi vermeye başladılar.
2 Aralık 1956 tarihinde, Küba'ya dönen grup, donanma tarafından yok edildi ancak, Fidel Castro ve Che bu saldırıda kurtulmayı başararak dağlarda halkı örgütleyip devrimci kavgayı örmeye çalıştılar. . Buradan yönettikleri küçük vur-kaç gerilla eylemleriyle propagandalarını yapmayı başardılar ve halkın desteğini arkalarına almayı başardılar ve 1 Ocak 1959 tarihinde Amerikancı Batista hükümetini devirerek Küba da devrimi zafere taşıdılar.
Bu başarıdan sonra Havana'ya hareket eden Fidel Castro, kendisini Küba Cumhurbaşkanı ilan etti. Cumhurbaşkanı sıfatıyla yaptığı ilk konuşması sırasında omuzuna konan bir güvercin, çok inançlı olan Küba halkının, onun tanrının bir elçisi olduğuna inanmalarını sağladı. Konuşmasında, hükümetinin halka karşı dürüst olacağını ve yolsuzlukların artık geride kaldığını söyleyen Filde Castro,hakl.ı bir anaysa oluşturlmaısna önderlik etti. Fidel Castro iktidara geldikten sonra, Batista taraftarı partililerin büyük bir kısmı idam edildi.
1959 yılında Fidel Castro, Amerika Birleşik Devletleri‘ni de kapsayan bir tura çıkarak, uluslar arası birlik ve beraberliğe özendirmeye çalıştı. Amerika'nın o dönemdeki başkanı Eisenhower görüşmeyi reddetse de, başkan yardımıcısı Nixon Fidel Castro'yu kabul etti. Ancak bir süre sonra Nixon Fidel Castro'yu, çökertilmesi gereken komünist bir diktatör olarak niteledi. Daha sonra Birleşmiş Milletler Genel Konseyi'nde konuşmak için tekrar Amerika'ya giden Fidel Castro, konsey tarafından da hoş karşılanmadı.
Fidel Castro Küba'ya döndü ve %70'i yabancıların ellerinde olan ülke topraklarını halka geri kazandırmak için devrimci halkçı bir ekonomi oluşturma çalışmalarına başladı. Bütün Amerikan işletmelerinin kamulaştırılması emrini verdi ve bu ülkeyle olan bağlarını kopardı. Bunun üzerine 31 Ocak 1961 tarihinde, Amerika Birleşik Devletleri, Küba'ya karşı ticari ambargo uygulaması başlattı. Küba'daki işletmelerinin kamulaştırılması ile Amerika, bir milyar dolardan daha fazla bir kayıpla karşı karşıya geldi.
Fidel Castro, kendi ülkesindeki bölgelerindeki devrimcilere de destek olmaya çalıştı. Küba devrimi gerçekleştikten sonra ülkeden ayrılıp Bolivya‘ya giden Che'ye, amacını gerçekleştirmesi için destek verdi. Che'nin 1967 yılındaki ölümünden sonra da, henüz yönetim konusunda istikrarı yakalayamamış pek çok Latin Amerika ülkesine de, ulusal ve sosyal kurtuluş devrimini gerçekleştirmeleri için enternasyonlaist desteğini esirgemedi.
Küba emperyalist kuşatma altında boğulmaya ve teslim olmaya çalışıldı. Birçok alanda devrimin kazanımlarından geri gidilmiş olsa da Fidel Catro'nun önderliğindeki Küba halkı emperyalizmin kuşatmasına karşı anti-emperyalist bir hatta devrimcilere ve emekçiler umut olmaya çalıştı. Yaşamının devrime adamış ve son anına kadar emperyalizme ve kapitalizme kafa tutan Fidel Castro devrimci kavgamızda yaşayacaktır.