Faşizm; bilimsel ölçüler içinde şöyle
tanımlanmaktadır: «Finans kapitalin ya da mali sermayenin en gerici, en şoven
en emperyalist unsurlarının açık terörcü, kanlı diktatöryasıdır”.
Yahut bu tanımı biraz daha açmak
gerekirse, faşizm; «Tekelci sermayenin en gerici, en şovenist ve en sömürücü -
istilacı kesiminin açık teröre dayalı diktatörlüğüdür».
Ülkemiz gibi yeni sömürge ülkelerde
faşizmin sınıfsal bileşimi emperyalizm ile yerli işbirlikçi tekelci burjuvazi
ve büyük toprak sahiplerinin ittifakıdır Bu yüzden bizim gibi ülkelerde
faşizmin tanımını şu şekilde yapmak mümkündür : « Uluslararası emperyalist
burjuvazi ile ittifak halindeki işbirlikçi tekelci burjuvazi ve büyü toprak
sahiplerinin şiddete dayanan diktatörlüğüdür.
Faşizmin ideolojisi ; bilim dışılık,
demagoji, aşırı milliyetçilik, şovenizm, yayılmacılık, kendi dışında herkese
herşeye düşman olması, gericilik gayrı insaniliktir.
Yani faşizm ; insandan, emekten yana ne
varsa, özgürlükten, insan haklarından yana ne varsa, hepsine düşmandır. Kendi
dışındaki kuruluşlara, toplumsal sistemlere düşmandır.
Faşizmin sadece sosyalizme düşman olduğu
sanılmamalıdır. Faşizm aynı zamanda demokratik hak ve özgürlüklere, kendisi
gibi düşünmeyen herşeye düşmandır.
Ve faşizm emperyalist kapitalizmin
özünde vardır. Kapitalizm, üretimdeki anarşik karakterinden, üretim ve dağılım
sis¬teminden ve işçi sınıfı ve emekçi halkın devrimci mücadelesinden dolayı
bunalıma girdikçe, burjuvazinin belirleyici desteğiyle gündeme getirilir,
getirilmeye çalışılır. Tabi ki bu bir güç sorunudur. Gücü yeterse getirebilir.
Ve onu bir can simidi olarak kullanır.
Yani kapitalizm ortadan kalkmadıkça,
kaldırılmadıkça faşizm ve tehlikesi de ortadan kalkamaz, kalkmaz.
Faşizm ; işçi sınıfı ve emekçi halkın
azgın bir düşma¬nıdır. Ve onu ancak işçi sınıfı ve emekçi halkın örgütlü,
bilinçli devrimci mücadelesi yok eder.