Demirtaş'a çok kızmışlardı miting
meydanında yandaş gazetelerin birinci sayfalarını teker teker gösterip yere
attığı için. Hatta "psikolojisi bozulmuş" bile demişlerdi. Şimdi aynı
yandaş gazetenin yazarı, yandaş bir televizyon ekranında Sabah yazarı Gazeteci
Yazar Hikmet Genç, 'Laiklere Gözdağı' manşeti atan Cumhuriyet gazetesini canlı
yayında parçaladı. Hikmet Genç, Cumhuriyet'i yırtıp atıyor 'Ahlaksız",
"Şerefsiz" diye diye.
Tam kürsüye çıkmıştı ki Selahattin
Demirtaş, iki bomba birden patlamıştı Diyarbakır’da.
Üç ölü vardı HDP mitinginde. Sonra beşe
çıktı bu sayı. Onlarca insan yaralanmış, kolları, bacakları kopmuştu..
7 Haziran seçimlerine iki gün kala büyük
bir katliamın kıyısından dönülmüştü.
Özellikle barajı aşacağı anlaşıldıktan
sonra çok yoğun bir saldırı yönelmişti HDP’ye. Son iki ayda parti binaları 140
kez saldırıya uğramış, tek bir saldırgan bile gözaltına alınmamıştı.
Ancak en büyük saldırıya bir gün önce
Diyarbakır’da uğramıştı HDP.
Demirtaş’ın seçim öncesi son mitingi
İstanbul’daydı. Sancaktepe’de çıktı kürsüye.
Kendisini dinleyen coşkulu kalabalığa
HDP’nin Diyarbakır mitinginde IŞİD’in patlattığı bombayı anlatıyordu:
“Herkesi orada izdihamla ayaklar altında
ezilsin diye provokasyona ve galeyana getirmeye çalıştılar. Böyle bir meydanda
neredeyse 150 bin, 200 bin insan toplanmış. Tam konuşmaya başlayacağım
dakikalarda sahnenin yanında iki bomba patlattılar. Elbette ki büyük alçaklık
fakat bir taraftan kolu bacağı kopmuş arkadaşlarımızı taşımaya çalışıyoruz, bir
yandan bazı polisler gaz atıyor, yolu kapatmış su sıkıyorlar. Güvenliğimizi
sağlamaktan sorumlu olanlar, meydanı gaza boğmuşlar. Yaralılar nefes alamıyor,
taşıyanlar nefes alamıyor, küçük çocuklar nefes alamıyor.”
Bir gün önce böylesi bir dehşeti yaşayan
bir partinin eşgenel başkanı olarak çok kızgındı.
Konuşmasının tam bu noktasında arkasına
döndü ve kürsünün kıyısında duran bir gazete tomarını kaldırdı havaya…
Sonra hepsini birden yere bırakıp teker
teker gazetecilerin birinci sayfalarını miting alanını dolduranlara göstermeye
başladı.
Yandaş medyanın gülleri, zift havuzunun
kara çalıcıları teker teker arz-ı endam ediyordu.
Star, Sabah, Takvim… Bir yandan birinci
sayfalarını havaya kaldırıyor diğer yandan da eleştirilerini yöneltiyordu
Demirtaş:
“Bugünün gazeteleri, bunlar AKP’nin
yayın organları işte. Canlı yayında izlesin Türkiye, AKP’nin yayın organı Star
gazetesi. Ne manşet atmış… Hala bizi hedef gösteriyor. Madem bu saldırı bütün
Türkiye’ye olmuş, AKP’liler bundan üzüntü duymadınız mı?”
Sonra Güneş, Akşam, Yenişafak
gazetelerinin birinci sayfalarını gösteriyor miting meydanına:
“Bak, sizin gazeteniz, bak başka bir
yayın organınız. Bunların hepsi bizi iki aydır hedef gösteren, tehdit eden,
linç etmeye kalkan gazeteler. Bakın saldırıyla ilgili bir şey yok. Güneş
gazetesi, yeni Türkiye’ye yeni Haçlılar. Daha dün saldırı yaşanmış, bizi hedef
gösteriyor. Başka bi paçavraları… Neymiş, tek bir satır bile geçmeden bizi
hedef gösteriyorlar. Sizin yayın organlarınız bunlar işte, paçavralarınız.
Akşam gazetesi, AKP’nin yayın organı. ‘Ben bir erkek olarak Cumhurbaşkanı’na
aşık oldum” diyen adamın gazetesi.”
Bir gazetenin birinci sayfasını
gösterdikten sonra yere bırakmış, bir partili yerden diğer bir gazeteyi
uzatmıştı Demirtaş’a.
Ancak eleştirinin yöneldiği bazı yandaş
medya Demirtaş’ı gazetelerini yere atmakla suçluyordu. Sabah, Demirtaş’ın bu
eleştirisine “Demirtaş Sabah gazetesini hedef gösterdi” başlığıyla karşı
çıkmıştı.
“HDP Eş Genel Başkanı Selahattin
Demirtaş, tüm seçim propagandası döneminde ‘demokrasiden, özgürlükten’
bahsetmesine rağmen seçime bir gün kala Sancaktepe’de yaptığı mitingde
kameralar önünde Diyarbakır’daki patlamayı öne çıkarmadıkları gerekçesiyle
aralarında Sabah’ın da bulunduğu bazı gazeteleri çirkin bir şekilde hedef
gösterdi. Demirtaş’ın bu çıkışı sosyal medyada ‘Demirtaş medyayı PKK’ya hedef
gösteriyor’ tepkisine neden oldu. Demirtaş, Sabah, Takvim, Yeni Şafak, Star,
Akşam, Güneş gazetelerinin manşetlerini okuyarak yere attı. Bu duruma ‘basın
özgürlüğü’ çığırtkanlarının ses çıkarmaması sosyal medyada büyük tepki
topladı.”
Demirtaş’ın bu konuşmasına kızgın
olanlardan biri de Yeni Şafak Genel Yayın Yönetmeni’ydi. Çünkü Demirtaş’ın
eleştirdiği gazeteler içinde Diyarbakır’daki bombalı saldırıyı, iki sütun da
olsa birinci sayfasının tepesinden veren bir tek Yeni Şafak’tı.
Twitter hesabından attığı mesajlarla
Demirtaş’ı eleştiriyordu Yeni Şafak’ın Genel Yayın Yönetmeni:
“Gazetelere paçavra diyen, yerlere atan
Demirtaş’ın psikolojisi iyice bozulmuş… Terbiyesizlik bu! Yeni Şafak’ı ve diğer
gazeteleri yere atan saygısız adam, senin elin kalem tutmaz. Biz biliyorduk da
sen bir kez daha gösterdin. Demirtaş’ın bugün gazetelere yönelik terbiyesizce
tavrının Türkiye’nin siyasi tarihinde başka bir örneği yoktur. Ne yani
Demirtaş, gazetelerimizi PKK’ya hedef mi gösteriyorsun, gazete binalarını mı
kurşunlatacaksın!”
Yeni Şafak Gazetesi Genel Yayın
Yönetmeninin mesajından birkaç çıkarsama yapmak mümkün.
Birincisi, gazeteleri yere atmak, iyice
bozulan psikolojinin işaretiymiş.
İkincisi, böyle bir tavrın siyasi
tarihte örneği yokmuş.
Üçüncüsü de bir gazeteyi böyle
eleştirmek bir silahlı örgüte hedef göstermek anlamına gelirmiş.
7 Haziran 2015 seçimlerinden bir gün
önce yaşanan bu olaydan gelelim bu güne.
Yandaş bir televizyon kanalında iki
yandaş gazete Star ile Yeni Şafak’ın iki yandaş yazarı “Günün Manşeti”nde
gündemi, o günkü gazeteleri değerlendiriyorlar.
Programcılardan Yeni Şafak yazarı olan
alıyor Cumhuriyet Gazetesi’ni eline. Çünkü çok kızgın Cumhuriyet’in attığı
manşete.
Yılbaşı gecesi yapılan Reina saldırısı
ve sonrasında laikliği savunan gençlerin tutuklanmasını “Laiklere gözdağı”
manşetiyle değerlendirmiş Cumhuriyet.
Yeni Şafak yazarı söze “Bu Cumhuriyet
yapıyor hep” diye başlıyor. Ardından elindeki Cumhuriyet’i bir yandan yırtarken
diğer yandan da konuşuyor:
“Şu Cumhuriyet dediğiniz var ya
ahlaksız, şerefsiz. Alın ulan Cumhuriyet’inizi. Başlarım şimdi
Cumhuriyet’inize.”
Parça parça yaptığı Cumhuriyet’i canlı
yayında stüdyoya fırlatıyor “Abi geç ya, konuyu geç ya…” diyerek.
Cumhuriyet’i yırtıp atan “gazeteci” Yeni
Şafak’ta yazıyor.
Ne demişti Yeni Şafak’ın Genel Yayın
Yönetmeni, gazeteleri yere atan Demirtaş için; “Psikolojisi iyice bozulmuş”,
“Terbiyesizlik bu”, “Saygısız adam”, “Türkiye’nin siyasi tarihinde başka bir
örneği yoktur.”
Şimdi sormak gerekiyor Yeni Şafak’ın
Genel Yayın Yönetmeni’ne.
Birincisi, gazetende yazdığın kişinin
ruh sağlığı hakkında ne düşünüyorsun?
İkincisi, böyle bir davranışın
Türkiye’nin basın tarihinde örneği var mı?
Üçüncüsü de, gazetenin yazar kadrosunda
bulunan bir kişi canlı yayında Cumhuriyet’i “Ahlaksız”, “Şerefsiz” diyip yere
atarak acaba bu gazeteyi IŞİD’e ya da başka bir silahlı örgüte mi hedef
gösteriyor?
Aslında gelinen bu vahim durum, AKP
iktidarının 14 yıldır uyguladığı politikaların sonucunda Türkiye medyasının
payına düşen.
Bugüne dek görülmediği biçimde hem
iktidar yanlısı olan gazeteciler iyice gazetecilikten çıktı. Hem de AKP
iktidarıyla birlikte gazete köşelerinde, televizyon ekranlarında “gazeteci
taklidi yapan” ihbarcılar, sövücüler, tehdit ediciler türedi.
Cumhuriyet tarihinin hiçbir döneminde
bir gazetecinin diğer bir “gazeteci görünümlü iktidar aparatı” tarafından bu
kadar ihbar edildiği bir süreç hiç yaşanmadı.
Eskiden boykot yapan üniversitelilerin,
grev yapan işçilerin üzerine yürüyen polis şefi emir verirdi, “Alın bunu, bunu
da alın” diye.
Şimdi de işte bu “gazeteci taklidi
yapanlar” gerçek gazetecileri polise, savcıya hedef gösteriyor, “Alın bunu,
bunu da alın” diye.
Durum böyle olunca da iktidar yanlısı
gazeteler gazete olmaktan çıkıyor, Demirtaş’ın adlandırmasıyla “paçavraya”
dönüşüyor.
Elbette gazetesi “paçavra” olan yazara
da gazete yırtmak kolay geliyor.