Cumartesi Anneleri 644’üncü haftasında gözaltına alındıktan 85 gün sonra
cenazesi kimsesizler mezarlığında bulunan Süleyman Cihan’ın katillerinin hesap
vermesini istedi ve “Devletin suç işleyen mensuplarının yargı önüne çıkarılması
ve ailelerden özür dilemesi acıları hafifletecektir” denildi.
Cumartesi Anneleri, kayıpların akıbetini sormak ve faillerin yargılanması
talebiyle 644’üncü kez Galatasaray Meydan’ında bir araya geldi. Eylemde
“Failler belli kayıplar nerede” pankartının üzerine kırmızı karanfiller ve
barışı simgeleyen beyaz tülbent bırakıldı ve kayıpların fotoğraflarının
bulunduğu dövizler taşındı. Eyleme bu hafta CHP Milletvekili Sezgin
Tanrıkulu’da katıldı. Bu hafta Edirne’den İstanbul’a gelirken İstanbul
yakınlarında sivil polisler tarafından gözaltına alındıktan 85 gün sonra
cenazesi kimsesizler mezarlığında çıkan 31 yaşındaki öğretmen Süleyman Cihan
için adalet talep edildi.
‘Sizden korkmuyorum’
23 Şubat 1995’te gözaltında kaybedilen Murat Yıldız’ın annesi Hanife Yıldız
ilk olarak konuştu. Hanife 24 Temmuz’da oğlunun doğum günü nedeni ile konuştuğu
için Beyoğlu Savcılığı tarafından “Cumhurbaşkanına hakaret” gerekçesi ile
hakkında soruşturma başlattığını hatırlattı. “Sözde kaybolan oğlu denildi. Ben
o savcıya diyorum söz de kaybolmadı, gözaltında kaybedildi” diyen Hanife,
“Savcı bey sen hiç oğlunu kaybettin mi? Oğlun var mı? Sen nasıl sözde oturan
dersin. Asıl ben senden şikayetçiyim. İnsan biraz Allahtan korkar. Sizin tek
korktuğunuz kişi var, Erdoğan. Ama ben ne sizden, ne de sizin korktuğunuz
Erdoğan’dan korkmuyorum. Kaybedeceğim bir şeyim yok” diye belirtti.
‘Özür dileyin acımız hafiflesin’
Süleyman Cihan’ın ağabeyi Ahmet Cihan ise “Ateş düştüğü yeri yakar”
diyerek, kaybedilmenin ayrı bir travma yaşattığını ve normal ölümün ötesinde
işkence ile öldürülüp, ailesinden gizlenerek defnedilmesi aile çok farklı
şeyler yaşattığını söyledi. Mezarı bulunsun, bulunmasın acısını hafifletecek
bir tek şey olduğunu ifade eden Ahmet, “Devletin devlet adına suç işleyen
mensuplarının suç işledikleri için yargı önüne çıkarılması ve devletin
ailelerden özür dilemesi acıları hafifletecektir” dedi.
‘Süleyman’ın annesi ve babasının ömrü yetmedi’
Bu haftaki basın açıklamasını Cumartesi İnsanlarından Mine Nazari yaptı.
Gözaltında kaybetmenin insanlığa karşı işlenmiş bir suç olduğunu söyleyen Mine,
” Uluslararası hukuka göre bu suçun etkili bir biçimde soruşturulması ve
cezalandırılması devletlerin yükümlülüğüdür. Devlet bu yükümlülüğünü yerine
getirsin!” dedi.
Süleyman Cihan’ın 2 çocuk babası olduğunu ve 12 Eylül karanlığında sol bir
örgütün yöneticisi olduğu iddiasıyla arandığını kaydeden Mine, Edirne’den
İstanbul’a gelirken İstanbul yakınlarında durdurularak gözaltına alındığını
ifade etti. Süleyman’ın İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne götürüldüğünü dile
getiren Mine, ailesi ve avukatlarının hemen, İstanbul Emniyeti 1. Şube, 2. Şube
ve Askeri Savcılık nezdinde girişimlerde bulunduğunu ve ancak ailenin tüm
girişimlerinin sonuçsuz kaldığını söyledi. Süleyman’ın cenazesinin 85 gün sonra
Zindanarkası Mezarlığı’na “meçhul kişi” olarak defnedildiğinin ortaya çıktığını
kaydeden Mine, “Bu gerçek karşısında İstanbul Emniyeti Süleyman Cihan’ın
öldürülmesi ile ilgili Mehmet Ağar ve İbrahim Şahin’in de imzası bulunan sahte
bir belge düzenledi. Belgede o güne kadar gözaltına alındığı reddedilen
Süleyman Cihan’ın yer göstermeye götürüldüğü apartmanın 6. Katından atlayarak
intihar ettiği yazıldı. Gerçek ise işkenceyle öldürülen Süleyman Cihan’ın
cansız bedeninin uzun zamandır kimsenin yaşamadığı bir evin penceresinden
atıldığıydı. Otopsi bulguları da bunu gösteriyordu” dedi.
Mine "Baba Ağa Cihan ve anne Şahsenem Cihan’ın ömürleri
adalete ve hakikate ulaşamaya yetmedi" denilen açıklama katillerin
korunması ve delillerin karartılması teşhir edilerek "Artık yeter! Hukukun
işletilmesini, yargının görevini yapmasını istiyoruz! Adalet İstiyoruz!
Süleyman Cihan dosyasında adalete ve hakikate ulaşma hakkımızı engelleyen
herkesi itham ediyoruz!" ifadeleriyle sona erdi.
Oturma eylemi Yüksekova ve Cizre'de eylemlerini gerçekleştiremeyen
Cumartesi Anneleri’nin sesi olunduğu belirtilerek katledilişinin 87. haftasında
Tahir Elçi anılarak sonlandırıldı