26 Temmuz 2017 Çarşamba

OHAL’in bir yılı: 372 kadın erkekler tarafından öldürüldü..!

Olağanüstü Hal (OHAL) 3 ay daha uzatıldı. Bu bir yıl boyunca Türkiye’de kadınlar ve çocuklar çeşitli hak gaspına, şiddete ve cinsel saldırıya uğradı.
Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nun her ay yayınladığı kadın cinayetleri raporlarına göre 20 Temmuz 2016 ve 2017 Haziran sonu itibariyle toplam 372 kadın, erkek şiddeti ile öldürüldü.
Ortaya konan tüm verilerde OHAL ile birlikte şiddet ve şiddet dilinin iki kat arttığı gözlenirken, OHAL’in sokaklarda arttırdığı “erkeklik”, yaşamın her alanında kadınlar için güvensiz bir ortam yarattı.
Bir yıl boyunca kadın ve çocukların yaşadıkları hak ihlallerini, elde ettikleri kazanımların ellerinden alınmasını, bu konuda müdahil olan kadın örgütlerinden Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Veri Depolama Sorumlusu Eda Toper ile konuştuk.
OHAL’de 372 kadın cinayeti
Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Veri Depolama Sorumlusu Eda Toper, OHAL’de 372 kadın cinayetinin yaşandığı bilgisini verdi.
Toper, OHAL’de yaşanan hak ihlallerine ilişkin de şunları özetledi:
8 Mart Dünya Kadınlar Günü kutlamaları OHAL nedeniyle yasaklandı. Buna rağmen kadınlar sokağa çıktı, kutlamalar yaptı. Dünya kadınlarıyla beraber uluslararası grev eylemine katıldı. Cinsel suçlar arttı, cezalar azaldı. Adalet Bakanlığı Adli Sicil ve İstatistik Genel Müdürlüğü’nün yayınladığı 2016 yılı adli istatistikleri son yıllarda cinsel suçlarda arttığını, verilen cezaların ise azaldığını ortaya koydu. OHAL ile Ceza Muhakemesi Kanunu (CMK) değiştirildi ve uzlaştırma kapsamına giren suçların kapsamı genişletildi. Kadınların, şiddet faili erkeklerle ilgili yaptıkları şikâyetlerin başında gelen tehdit suçu uzlaştırma kapsamına alındı. Kadınlar söz konusu olduğunda erkeklerin cezasızlık zırhıyla kuşanması kolaylaştırıldı. Ayrıca İstanbul Sözleşmesi (Madde 48) ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu bakımından cinsel saldırı/çocukların cinsel istismarı suçları, uzlaşma kapsamında yer almamasına rağmen, uygulamada mağdurun daha en başında faille uzlaşmaya, barışmaya teşvik edildiği koşullarda; şikayetçi olması, yargılamaya etkin katılması, bu süreci yürütme konusunda istekli ve kararlı olması mümkün olmamakta ve bu durum fiili cezasızlığı arttırdı. OHAL sürecinde Aile Bakanlığı ve kamu kurumlarında kadınlar, mülteci kadınlar, çocuklar ile ilgili projeler durma noktasına geldi. Bakanlıklar proje ve çalışmalarını, artan hak kayıplarını önlemek yerine sadece 15 Temmuz gecesi mağdur olanlar üzerinde yoğunlaştırdı.
‘Çocuklara yönelik suçlar da arttı’
OHAL sürecinde çocuğa yönelik ihmal ve suçların da arttığına dikkat çeken Toper, bu sürece dair de şu verileri ortaya koydu:
Aladağ’da cemaat yurdunda 11 öğrenci yanarak can verdi. Her gün okul ve yurtlardan çocuk hakları ihlali haberi duyulmaya başlandı. Çocuk cinsel istismarında artış yaşanmasına karşın istismar mağduru çocukların örselenmeden ifade süreçlerinin tamamlanmasını sağlayan ÇİM (Çocuk İzlem Merkezi) işleyişi 15 Temmuz sonrası yargıda yaşananlar, personel yetersizliği nedeniyle aksadı. Mağdur çocuklardan duruşma öncesi fail ile karşılaşma kaygısı nedeniyle kalp krizi ve intihar nedeniyle hayatını kaybeden çocuklar oldu. Bununla beraber Meclis’e getirilen ‘Çocukların cinsel istismarı’ konusunda cezasızlığın önünü açacak TCK Değişiklik Önergesi, OHAL baskı koşullarına rağmen kadınların dinmeyen tepkisi ve eylemleri ile durduruldu.
‘Kadınların yaşam tarzlarına yönelik saldırılar da arttı’
OHAL ile kadın cinayetlerinde yaşanan iki kat artışla birlikte nitelik değiştirdiğini de belirten Toper, şunları ifade etti:
Kadınlar işkence edilerek öldürülmeye başlandı, bunda kadın düşmanı söylemlerin büyük etkisi vardı. OHAL ile beraber evrensel hukuka aykırı olan ‘hadım, idam’ gibi yasaların geçirilmeye çalışılması buna örnektir. Kadın cinayetlerinde yaş aralığı gittikçe düşüyor, koruması olan kadınlar öldürülüyor. Kadın cinayetlerinde bir başka vahşi boyut olan şüpheli ölümler, yani faili belli olmayan cinayetler artıyor. Irmak gibi çocukların tecavüze uğrayıp öldürülmesine hala şahit oluyoruz. Kadına yönelik şiddet, taciz, tecavüz aynı şekilde artış gösteriyor. Ayşegül Terzi, Ebru Tireli gibi kadınların yaşam tarzlarına yönelik saldırılar da artmış durumda. Bunu da en iyi geçtiğimiz ay olan Haziran ayında gördük. Yani OHAL’in kadınların yararına olmasından bahsedemeyiz.
Toper son olarak, yaşam haklarının hangi koşullar altında olursa olsun ellerinden alınmasına izin vermeyeceklerini söyleyerek, “Bizler kendi hayatlarımıza karar vermek isterken ölümle burun buruna gelmek istemiyoruz. Hayatın içindeyiz, dünyanın yarısıyız. Özgürlüklerimizden vazgeçmeyeceğiz” dedi.

Bu haber dihaber‘den kısaltılarak alınmıştır.