Olağanüstü Hal (OHAL) 3 ay daha
uzatıldı. Bu bir yıl boyunca Türkiye’de kadınlar ve çocuklar çeşitli hak
gaspına, şiddete ve cinsel saldırıya uğradı.
Kadın Cinayetlerini Durduracağız
Platformu’nun her ay yayınladığı kadın cinayetleri raporlarına göre 20 Temmuz
2016 ve 2017 Haziran sonu itibariyle toplam 372 kadın, erkek şiddeti ile
öldürüldü.
Ortaya konan tüm verilerde OHAL ile
birlikte şiddet ve şiddet dilinin iki kat arttığı gözlenirken, OHAL’in
sokaklarda arttırdığı “erkeklik”, yaşamın her alanında kadınlar için güvensiz
bir ortam yarattı.
Bir yıl boyunca kadın ve çocukların
yaşadıkları hak ihlallerini, elde ettikleri kazanımların ellerinden alınmasını,
bu konuda müdahil olan kadın örgütlerinden Kadın Cinayetlerini Durduracağız
Platformu Veri Depolama Sorumlusu Eda Toper ile konuştuk.
OHAL’de 372 kadın cinayeti
Kadın Cinayetlerini Durduracağız
Platformu Veri Depolama Sorumlusu Eda Toper, OHAL’de 372 kadın cinayetinin
yaşandığı bilgisini verdi.
Toper, OHAL’de yaşanan hak ihlallerine
ilişkin de şunları özetledi:
8 Mart Dünya Kadınlar Günü kutlamaları
OHAL nedeniyle yasaklandı. Buna rağmen kadınlar sokağa çıktı, kutlamalar yaptı.
Dünya kadınlarıyla beraber uluslararası grev eylemine katıldı. Cinsel suçlar
arttı, cezalar azaldı. Adalet Bakanlığı Adli Sicil ve İstatistik Genel
Müdürlüğü’nün yayınladığı 2016 yılı adli istatistikleri son yıllarda cinsel
suçlarda arttığını, verilen cezaların ise azaldığını ortaya koydu. OHAL ile
Ceza Muhakemesi Kanunu (CMK) değiştirildi ve uzlaştırma kapsamına giren
suçların kapsamı genişletildi. Kadınların, şiddet faili erkeklerle ilgili
yaptıkları şikâyetlerin başında gelen tehdit suçu uzlaştırma kapsamına alındı.
Kadınlar söz konusu olduğunda erkeklerin cezasızlık zırhıyla kuşanması
kolaylaştırıldı. Ayrıca İstanbul Sözleşmesi (Madde 48) ve 5271 sayılı Ceza
Muhakemesi Kanunu bakımından cinsel saldırı/çocukların cinsel istismarı
suçları, uzlaşma kapsamında yer almamasına rağmen, uygulamada mağdurun daha en
başında faille uzlaşmaya, barışmaya teşvik edildiği koşullarda; şikayetçi
olması, yargılamaya etkin katılması, bu süreci yürütme konusunda istekli ve
kararlı olması mümkün olmamakta ve bu durum fiili cezasızlığı arttırdı. OHAL
sürecinde Aile Bakanlığı ve kamu kurumlarında kadınlar, mülteci kadınlar,
çocuklar ile ilgili projeler durma noktasına geldi. Bakanlıklar proje ve
çalışmalarını, artan hak kayıplarını önlemek yerine sadece 15 Temmuz gecesi
mağdur olanlar üzerinde yoğunlaştırdı.
‘Çocuklara yönelik suçlar da arttı’
OHAL sürecinde çocuğa yönelik ihmal ve
suçların da arttığına dikkat çeken Toper, bu sürece dair de şu verileri ortaya
koydu:
Aladağ’da cemaat yurdunda 11 öğrenci
yanarak can verdi. Her gün okul ve yurtlardan çocuk hakları ihlali haberi
duyulmaya başlandı. Çocuk cinsel istismarında artış yaşanmasına karşın istismar
mağduru çocukların örselenmeden ifade süreçlerinin tamamlanmasını sağlayan ÇİM
(Çocuk İzlem Merkezi) işleyişi 15 Temmuz sonrası yargıda yaşananlar, personel
yetersizliği nedeniyle aksadı. Mağdur çocuklardan duruşma öncesi fail ile
karşılaşma kaygısı nedeniyle kalp krizi ve intihar nedeniyle hayatını kaybeden
çocuklar oldu. Bununla beraber Meclis’e getirilen ‘Çocukların cinsel istismarı’
konusunda cezasızlığın önünü açacak TCK Değişiklik Önergesi, OHAL baskı
koşullarına rağmen kadınların dinmeyen tepkisi ve eylemleri ile durduruldu.
‘Kadınların yaşam tarzlarına yönelik
saldırılar da arttı’
OHAL ile kadın cinayetlerinde yaşanan
iki kat artışla birlikte nitelik değiştirdiğini de belirten Toper, şunları
ifade etti:
Kadınlar işkence edilerek öldürülmeye
başlandı, bunda kadın düşmanı söylemlerin büyük etkisi vardı. OHAL ile beraber
evrensel hukuka aykırı olan ‘hadım, idam’ gibi yasaların geçirilmeye
çalışılması buna örnektir. Kadın cinayetlerinde yaş aralığı gittikçe düşüyor,
koruması olan kadınlar öldürülüyor. Kadın cinayetlerinde bir başka vahşi boyut
olan şüpheli ölümler, yani faili belli olmayan cinayetler artıyor. Irmak gibi
çocukların tecavüze uğrayıp öldürülmesine hala şahit oluyoruz. Kadına yönelik
şiddet, taciz, tecavüz aynı şekilde artış gösteriyor. Ayşegül Terzi, Ebru Tireli
gibi kadınların yaşam tarzlarına yönelik saldırılar da artmış durumda. Bunu da
en iyi geçtiğimiz ay olan Haziran ayında gördük. Yani OHAL’in kadınların
yararına olmasından bahsedemeyiz.
Toper son olarak, yaşam haklarının hangi
koşullar altında olursa olsun ellerinden alınmasına izin vermeyeceklerini
söyleyerek, “Bizler kendi hayatlarımıza karar vermek isterken ölümle burun
buruna gelmek istemiyoruz. Hayatın içindeyiz, dünyanın yarısıyız.
Özgürlüklerimizden vazgeçmeyeceğiz” dedi.
Bu haber dihaber‘den kısaltılarak
alınmıştır.