28 Temmuz 2017 Cuma

KESK haklarımız için mücadeleye devam edeceğiz..!

KESK, 3 milyon kamu emekçisinin, 2 milyon kamu emekçisi emeklisinin mali ve sosyal haklarını içeren, 2018-2019 yıllarını kapsayan ve 1 Ağustos’ta başlayacak 4. toplu sözleşme görüşmelerine ilişkin taleplerini Mülkiyeliler Birliği’nde düzenlediği basın toplantısında açıkladı.
KESK’e bağlı sendikaların genel başkanlarının da katıldığı toplantıda basın açıklaması KESK Eş Genel Başkanı Mehmet Bozgeyik okudu. 15 Temmuz darbe girişiminin bastırılmasının ardından ilan edilen OHAL’in üzerinden bir yıl geçtiğini hatırlatan Bozgeyik, OHAL’e dayanılarak çıkarılan kararnameler ile 120 bine yakın kamu emekçisinin ihraç edildiğini, yaklaşık 40 bin kamu emekçisinin ise açığa alındığını kaydetti.
OHAL sürecinde Gülen Cemaati ile mücadele adı altında KESK’in hedef alındığını ifade eden Bozgeyik, bugüne kadar KESK’e bağlı sendikalara üye 4 bin 6 kamu emekçisinin sorgusuz, sualsiz, hangi suç ile isnat edildiğini dahi bilmeden, tamamen keyfi olarak ihraç edildiğinin altını çizdi.
KESK’in nereden, kimden gelirse gelsin, tüm darbelere, vesayet sistemlerine karşı olan ve bunun için bedel ödeyen bir konfederasyon olduğunu vurgulayan Bozgeyik, KESK’in 11 yıl boyunca iktidar ortaklığı yapan Gülen Cemaatine karşı en net tutumu takınan kamu emekçilerinin mücadele örgütü olduğunu söyledi.
KESK’İN OHAL-KHK REJİMİNE KARŞI TALEPLERİ
Bozgeyik, KESK olarak iki gün önce Devlet Personel Başkanlığı’na teslim ettikleri toplu sözleşme teklifinde yer alan talepleleri şöyle sıraladı:
-15 Temmuz 2016 tarihinde gerçekleşen darbe girişiminin bastırılmasından sonra 20 Temmuz 2016 tarihinde ilan edilen olağanüstü hal (OHAL) derhal kaldırılsın. Anayasaya ve yasalara aykırı olan Kanun Hükmünde Kararnameler (KHK) iptal edilsin.
-OHAL döneminde çıkarılan Kanun Hükmünde Kararnamelerle herhangi bir hukuki delil ve mahkeme kararı olmadan ihraç edilen tüm kamu görevlileri aynı kadro, unvan ve pozisyonlarında işlerine derhal iade edilsin, İşten el çektirildikleri süre içindeki maddi ve manevi tüm kayıpları telafi edilsin. Bu kişilerden darbe girişimi içerisinde yer aldığı iddiasıyla hakkında ceza soruşturması başlatılıp dava açılanlar dışındaki görevden uzaklaştırma uygulamalarına derhal son verilsin.
-KHK’larla ihraç edilen kamu emekçilerinin yarıdan fazlası emeklilik için gerekli olan hizmet yılını doldurmuş durumdadır. Emekli Sandığına tabi hizmet süresi emekli aylığı bağlanması için yeterli olan kamu görevlilerine, 5434 sayılı Kanun’un 89. maddesinin 1. fıkrası uyarınca emekli ikramiyesi ödenmesi gerekirken, anılan maddenin ikinci fıkrası kapsamında değerlendirilerek emekli ikramiyesi ödenmemesi biçimindeki uygulamadan vazgeçilsin. Bu kişilerin emekli ikramiyeleri Danıştay kararları doğrultusunda ödensin.
-Seçilmişlerin yerine atanan kayyum uygulamalarına biran evvel son verilsin, belediye başkanları göreve iade edilsin.”
İŞ GÜVENCESİ OHAL-KHK’LAR İLE FİİLİ OLARAK ORTADAN KALDIRILDI
Yıllardır çıkarılan torba yasalarla, kararnamelerle sınırlanan iş güvencelerini OHAL-KHK rejimi ile fiili olarak ortadan kaldırıldığını belirten Bozgeyik, “2007 yılında kamuda sigortalı taşeron işçi sayısı 6 bin 213’tür. Kamudaki taşeron işçi sayısına ilişkin elimizdeki son resmi rakam Ekim 2014’te dönemin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’in bir soru önergesine verdiği 781 bin rakamıdır. Buna göre 10 yıllık dönemde taşeron işçi sayısı 115,5 kat artmıştır. Öte yandan Çalışma Bakan’ının söz konusu soru önergesine verdiği cevaba göre 2004 yılında kamudaki taşeron işçi sayısı 3 bin 183’tür. Bu durumda son 13 yılda kamudaki taşeron işçi sayısı 245 kat artmıştır” dedi.
Benzer bir durum sözleşmeli istihdamda da yaşandığını kaydeden Bozgeyik, “2007 yılında 223 bin 812 olan sözleşmeli personel sayısı yüzde 48,2 artarak 2011 yılı Haziran ayında 331 bin 702’e çıkmıştır. Aynı dönemde 2 milyon 77 bin 669 olan kadrolu kamu emekçisi sayısı ise sadece yüzde 4,76 artarak 2 milyon 181 bin 556 olmuştur” diye belirtti.
HERKESE GÜVENCELİ İŞ VE GÜVENCELİ GELECEK
Bozgeyik, KESK’in her dönem olduğu gibi bu dönem de toplu sözleşme görüşmelerinin başında yer alan herkese güvenceli iş ve güvenceli gelecek taleplerini şöyle sıraladı:
“-Özelleştirilmeler durdurulsun. Sözleşmeli, taşeron esnek kuralsız çalışma yasaklansın.
-Çalışanları bölen, iş ve ücret güvencesini tehdit eden her türlü istihdam biçimi kaldırılsın.
-Esnek, kuralsız, performansa göre çalışmaya-ücretlendirmeye son verilsin.
-Tüm kamu emekçilerinin iş ve ücret güvencesinin teminat altına alınması için;
-4/A kadrosunun iş ve ücret güvencesini tehdit eden, sınırlayan yasal düzenlemeler kaldırılsın,
-Sözleşmeli statüde çalıştırılanlar 4/A kadrosuna alınsın.
-Geçici personel yani 4/C’liler kamuda asli ve sürekli işler-görevler yapmasına rağmen taşeron firma bünyesinde çalıştırılanlar isteklerine bağlı olarak ya işçi (4/D) ya da 657 sayılı DMK’nun 4/A kadrosuna alınsın.
-Özel kanunlarına göre sözleşmeli çalışanlar isteklerine göre kadroya alınsın
-Kadrolaşma, sürgün, rotasyon, soruşturma, mobbing, mülakat gibi ayrımcılık yaratan bütün uygulamalara son verilsin.
-Kamu hizmetleri işletmecilik esaslarına göre değil, toplumsal fayda gözeterek sağlansın. Herkese parasız, eşit, nitelikli, ulaşılabilir ve anadilinde kamu hizmeti verilsin.
KAMU EMEKÇİLERİNİN MALİ VE ÖZLÜK HAKLARINDA DA KAYIP YAŞANDI
Kamu emekçilerinin sadece özlük haklarında değil, mali ve sosyal haklarında da kayıplar yaşadığını vurgulayan Bozgeyik, “Hükümetle yandaş konfederasyon yönetimi arasında, yıllardır çarpıtılan enflasyon rakamlarının temel alındığı, toplu sözleşme demeye dilimizin varmadığı mutabakatlarla kamu emekçileri yoksulluk sınırından gittikçe uzaklaştırılmış açlık sınırına itilmiştir” diye kaydetti.
Dar gelirlilerin harcamalarında önemli yeri olan gıdanın payı son altı yılda yüzde 27,6 dan yüzde 21,77’ye düşürüldüğünü belirten Bozgeyik, “Konut-kira giderinin ağırlığı ise %16,83 ten %14,85’e çekilmiştir” diye konuştu.
KESK olarak toplu görüşmeler döneminden beri ısrarla kamu emekçileri için asgari temel ücret belirlenmesini, bunun için konfederasyon temsilcileri ile Kamu İşveren Heyeti temsilcilerinin eşit sayıda katılımıyla bir Asgari Geçim Standardı Tespit Komisyonu oluşturulmasını talep ettiklerini belirten Bozgeyik, “Söz konusu komisyonun 4 kişilik bir aile için kira, yakıt, çocuk ve aile yardımı hariç asgari bir temel ücret belirlemesi talebimiz bugüne kadar karşılıksız kalmıştır” dedi.
ARTAN ORANLI GELİR VERGİSİ DİLİMİ UYGULAMASINDAN VAZGEÇİLSİN
Kamu emekçilerinin yıllardır çözülmeyen temel sorunlarından biri de artan oranlı gelir vergisi dilimleri olduğunu söyleyen Bozgeyik, “Gelir Vergisi Tarifelerinden görüleceği üzere gelir vergisi kesilen brüt kazanç dilimi üst sınırlarındaki artışlar enflasyonun çok altında tutularak, kamu emekçilerinin bir üst gelir vergisi dilimine her yıl daha erken girmesine, dolayısıyla maaşından kesilen gelir vergisi tutarının artırılması yoluna gidilmiştir” diye kaydetti. Bozgeyik, bu haksızlığın giderilmesi için toplu sözleşmede, Gelir Vergisi Kanunu’nda değişiklik yapılmasını, kamu emekçisinin maaşı içinden Asgari Ücret tutarı istisna edilerek kalan tutardan her ay için sadece en düşük gelir vergisi oranın uygulanmasını, artan vergi dilimi oranı uygulamasından vazgeçilmesini talep etti.
EK ÖDEMELER EMEKLİ AYLIĞINA YANSITILSIN
Kamu emekçileri emekli olduklarında ellerine geçen tutar çalışırken aldıkları tutarın neredeyse yarısına kadar indiğini vurgulayan Bozgeyik, “Çünkü kamu emekçilerinin ek ödemeleri emekliliğe yansıtılmamaktadır” diye konuştu.
Bu haksızlığın artık son bulması için toplu sözleşmede tüm ek ödemelerin emekliliğe ve emekli aylığına yansıtılmasını talep eden Bozgeyik, taleplerini şöyle sıraladı:
“-Ek ödemeleri düzenleyen 666 Sayılı KHK ile yaratılan ücret adaletsizliği ve mağduriyetlerin giderilerek, aynı unvanda farklı kamu kurumlarında çalışan tüm kamu emekçilerine eşit ücret ödenmesini,
-Yıllardır süren ek gösterge adaletsizliğinin sona ermesi için tüm kamu emekçilerinin ek göstergelerinin 3600’e, önlisans mezunu olanların 3000’e çıkarılmasını,
-Yardımcı Hizmetler Sınıfında çalışanların öğrenim durumlarına göre diğer hizmet sınıflarına bir defaya mahsus olmak üzere sınavsız atanmalarının sağlanmasını, ek göstergesi olmadığı için en çok mağdur olan bu sınıfa da ek gösterge cetveli çıkarılmasını talep ediyoruz.”
KAMUDA CİNSİYET EŞİTLİĞİ SAĞLANSIN
Kadın kamu emekçilerine; çalışma yaşamında uygulanan ayrımcılık, mobbing, baskı ve şiddete son verilmesini, uygulayanlar hakkında etkili cezai yaptırımlar getirilmesini, istihdam, terfi ve unvan değişikliklerinde cinsiyet eşitliği sağlanmasını talep ettiklerini vurgulayan Bozgeyik, bu konudaki taleplerini ise şöyle sıraladı:
“-Talan fonu olan Varlık Fonu lağvedilmelidir.
-Yeni bir İşçi Sağlığı ve Güvenliği Yasası yapılmalı. Ayrımsız tüm çalışanlara uygulanmalıdır. Meslek hastalıkları tanımlanmalıdır.
-En az 50 çalışanın bulunduğu işyerlerinde ücretsiz nitelikli anadilinde hizmet verecek kreş ve bakımevleri açılmalıdır.
-Emekçileri hukuksuzca işten çıkaran, iş barışını bozan, imzalanmış TİS’leri bile tek taraflı fesheden, seçilmişlerin yerine atanmış kayyumlar geri çekilmeli, görevi asli sahiplerine bırakmalıdırlar!
-Gerici/mezhepçi eğitime karşı bilimsel, demokratik, özgürlükçü, laik ve anadilinde eğitim hakkı sağlanmalıdır!”
KAMU ÇALIŞANLARININ HAKLARININ YOK SAYILMASINA KARŞI MÜCADELE EDECEĞİZ
İfade ettikleri taleplerin sadece KESK’in talepleri olmadığını ifade eden Bozgeyik, insanca bir yaşam ve güvenceli bir iş isteyen tüm kamu emekçilerinin talebi olduğunu söyledi. Bu toplu sözleşme döneminde de kamu emekçilerinin haklarının hükümet ve yandaş konfederasyon yönetimi tarafından yok sayılmamasına karşı mücadele edeceklerini belirten Bozgeyik, yapacakları eylem ve etkinlikleri şöyle sıraladı:
“-28 Temmuz Cuma günü işyerleri önünde yapılan basın açıklamalarıyla birlikte TİS masaları kuracağız.. 5 Ağustos 2017 tarihine kadar işyerleri önlerinde ve kentin işlek meydanlarında TİS taleplerimizi içeren bildirilerimizi dağıtacak, kamuoyunu ve diğer emekçileri bilgilendireceğiz.
-Kadın TİS taleplerimizi görünür ve etkin kılınması amacıyla işyerlerinde kurulacak TİS masalarımızdan biri mor masa olacak ve bu masada özgün kadın taleplerimiz dillendirileceğiz.
-Toplu sözleşme görüşmelerinin başlayacağı 1 Ağustos Pazartesi günü, başta KESK Danışma Meclisi üyelerimiz ve ihraç edilen üyelerimiz olmak üzere Çalışma Bakanlığının önünde taleplerimizi bir kez daha haykıracağız.”