İnsani Gelişme Vakfı’nın (İNGEV)
İstanbul Kalkınma Ajansı (İSTKA) desteğiyle yaptığı İstanbul genç nüfus (15-34
yaş) işsizlik araştırması, çarpıcı sonuçlar gösteriyor.
“İstanbul’da İstihdama İlişkin
Trendlerin Belirlenmesi” başlığını taşıyan çalışma bu yılın Haziran ayında 400
kişiyle yapılan saha araştırmasına dayanıyor.
İNGEV’in açıkladığı özet bulgular
şunlar:
– İstanbul’da işsizler ortalama 9 ay iş
arıyor.
– İşsizler içinde düşük eğitimliler
(ortaokul ve altı) ile yüksek eğitimliler (lisans ve üstü) ilk iki sırayı
alıyor.
– Üniversite mezunları içinde en yüksek
işsizlik oranları, sırasıyla, edebiyat ve güzel sanatlar, fen, mimarlık, hukuk
mezunları.
– Staj yapmış olmak veya mesleki eğitim
kursları işsizlik açısından önemli bir fark yaratmıyor.
– Üniversite mezunlarının eğitim
almadıkları alanlarda çalışma oranı yükseliyor.
– Kadınlarda eğitim düzeyi arttıkça
çalışma oranı artıyor, eğitim düzeyi düştükçe çalışmama veya işsizlik oranı
artıyor.
Ortalama 9 aylık işsizlik süresi,
ücretli köleliğin geldiği yıkıcılık düzeyini ortaya koyuyor. İşsizlik oranları
ve süreleri uzarken, çalışanlar için ücretler ve aşır çalıştırma artıyor.
İşsizlik de sermayeye yapılan parasız bir iş arama işi haline dönüşüyor.
Sermayenin “iş bulmayı kolaylaştırır”
diye yutturduğu, giderek büyüyen staj sömürüsünün iş bulmada hiç bir fark
yaratmadığı, yalnızca aşırı ucuz işgücü sömürüsünü yaygınlaştırmanın aracı
olduğu ortaya çıkıyor.
Düşük eğitimliler ile yüksek
eğitimlilerin işsizlik sorunu arasında büyük bir fark yok. Sermaye daha çok
meslek lisesi mezunu teknik ara elaman talep ederken, düşük eğitimliler gibi
yüksek eğitimlilerde de giderek yükselen işsizlik ve düşen ücretler, işçi
sınıfının farklı yaklarının mücadele ortaklığı zeminini geliştiriyor.
“Meslek” eğitimi bir iş bulma güvencesi
olmaktan çıkıp, giderek işsizlik garantisi haline geliyor. Meslekler arasında
ayrım ve ayrıcalıklar eriyor.
Kadınların eğitim ve çalışmadan
dışlanmaları arasındaki bağ açık.
Bizim çıkardığımız sonuçlar:
İşsizlik her düzeyde sermayeye köleliği
artırıyor. Kısalan ve geçicileşen çalışma süreleri ile oranı ve süreleri uzayan
işsizlik arasında rekabet, eğitimli ile eğitimsiz, şu veya bu meslek arasındaki
rekabet; ücret ve hakları durmaksızın keserken sermayeye toptan köleliliği
ağırlaştırıyor.
Ancak tablonun bir de öteki yüzü var:
Kronikleşen ve giderek yıkıcılaşan işsizlik, kapitalizmin çürüyüşünü,
artı-değer sömürüsüne dayalı bir kölece çalışma sisteminin de iflasını ilan ediyor.
Dahası, çalışanlarla işsizler ve işçi sınıfının farklı kesimleri arasındaki
farkları azaltırken, mücadele sorunlarını giderek daha fazla ortaklaştırıyor.
Ve apaçık kılıyor ki; işsizlik sorununu
kaldırmak için ücretli köleliği çoğaltma baş aşağı-ütopik reformist anlayışı
yanlıştır. İşsizliği kaldırmak için ücretli kölelik düzeni burjuva kapitalist
sistemi kaldırıp sosyalizmi kurmakla olanaklıdır.