HDP’nin cumhurbaşkanı adayı ve İstanbul
Milletvekili Selahattin Demirtaş, aleyhindeki dava dosyaları kapsamında tutuklu
yargılama kararı bulunduğu için Edirne Cezaevi’nde. Yüksek Seçim Kurulu (YSK)
Demirtaş’ın adaylığında hukuki sakınca görmedi ve “Cumhurbaşkanı seçilme”
yeterliliğine sahip bulundu.
Demirtaş, 24 Haziran Pazar günkü
seçimde, AKP-MHP adayı Recep Tayyip Erdoğan, CHP adayı Muharrem İnce, İYİ Parti
adayı Meral Akşener, SP adayı Temel Karamollaoğlu, Vatan Partisi adayı Doğu
Perinçek’le yarışacak.
Ancak diğer adaylardan farklı olarak
Demirtaş tutuklu yargılandığı için meydanlarda halka seslenemiyor, seçim
kampanyasını şahsen anlatamıyor ya da TV ekranlarında şahsen yer alamıyor.
Demirtaş, sadece avukatları aracılığıyla yazılı mesajlarla Cumhurbaşkanı adayı
olarak sesini duyurmaya çalışıyor.
“KENDİMİZİ TOPLUMA DAHA İYİ
ANLATABİLMENİN YOLUNU BİR ŞEKİLDE BULABİLMELİYDİK
Kendisiyle sadece yazılı sorular
aracılığıyla röportaj yapılabilmesi mümkün olan Demirtaş, Amerika’nın Sesi’nin
sorularını da avukatları ve HDP Genel Merkezi aracılığıyla Edirne Cezaevi’nden
yazılı olarak yanıtladı. Selahattin Demirtaş’ın (VOA) Amerika’nın Sesi’nin
sorularına yanıtları şöyle oldu:
VOA - HDP, Türkiye partisi olma
hedefiyle yola çıkmıştı. Sizce bu yolda kazalar söz konusu oldu mu? Sizce neden
Türkiye genelinde HDP’ye karşı sol ve sosyal demokrat seçmenlerden de tepkiler
var?
Demirtaş – “AKP iktidarı HDP’yi
yıpratmak, karalamak ve ‘terör işbirlikçisi’ gibi göstermek için son üç yıldır
çok yoğun bir medya destekli kampanya yürütüyor. Bu anti-propagandaya rağmen
HDP seçmen kitlesini de siyasi çizgisini de kaybetmedi. Aslında bu, mucizevi
bir başarıdır. Başka bir partiye bize yapılanlar yapılsaydı ortada partinin
tabelası bile kalmazdı. Fakat biz de bu psikolojik harekata karşı etkili söylem
ve eylemler geliştirmekte yetersiz kaldık. Kendimizi topluma daha iyi
anlatabilmenin yolunu bir şekilde bulabilmeliydik.”
“PKK’NIN SİYASİ KANADI DEĞİLİZ, BARIŞÇIL
DİYALOG ÖNERİSİ DE BİZİ TERÖRİST YAPMAZ”
VOA - HDP’nin PKK ile ilişkisini siz
nasıl tanımlıyorsunuz?
Demirtaş - “Diğer partilerin ilişkisi ne
kadarsa bizimki de o kadardır. Bizim diğer partilerden farkımız Kürt sorununun
çözümü konusundaki yöntem ve anlayış farkıdır. Biz PKK’nin de diyalog, müzakere
yöntemiyle ikna edilerek silah bırakmasını savunuyoruz. Diğer partiler bu
meseleye sadece terörle mücadele perspektifiyle yaklaşıyor. Bu politikalara
katılmadığımız için bizi PKK’nin siyasi kanadı gibi lanse etmeye çalışıyorlar,
ama biz Türkiye’de yasalara uygun kurulmuş demokratik, meşru bir siyasi
partiyiz. PKK’yi temsil de etmiyoruz, siyasi kanadı da değiliz. PKK’yi PKK
temsil diyor, biz değil. Biz silah ve şiddet yöntemlerini benimsemiyor,
demokratik siyasi mücadeleyi tercih ediyoruz. Bununla birlikte hükümetin
terörle mücadele politikalarını ve meseleyi şiddet yoluyla bastırma
girişimlerini de doğru ve sonuç alıcı bulmadığımızı belirtiyoruz. Daha barışçıl
ve diyaloga dayalı ikna yöntemlerini öneriyoruz. Bu da bizi ‘terörist’ yapmaz
kesinlikle.”
VOA - PKK’nin tutuklu kalmanızdan
memnuniyet duyduğu iddiası var, bu konuda ne düşünüyorsunuz?
Demirtaş - “Böyle bir iddiayı duymadım.
Benim ve arkadaşlarımın tutuklanmasına giden süreci medyada ve parlamentoda AKP
başlattı.”
“TOPLUMDA CİDDİ BİR KORKU VAR ANCAK
DEMOKRASİYLE AŞILABİLİR”
VOA - Türkiye, 24 Haziran’da nasıl bir
seçime gidiyor, diğer seçimlerden farkı nedir?
Demirtaş - “Şu anda Türkiye’de 1,5
yıldır devam eden Olağanüstü Hal var. Yargı, medya, akademi dünyası, bürokrasi
ve toplumun geneli üzerinde ağır bir iktidar baskısı var. Erdoğan devletin
bütün imkanlarını sınırsız bir şekilde kullanarak seçim kampanyası yürütüyor;
bense bir hücredeyim. Toplumda ciddi bir korku var. İnsanlar tutuklanmaktan,
işinden olmaktan çekindikleri için görüşlerini açıklayamıyorlar. Eşit ve adil
olmayan seçim koşullarında 24 Haziran seçimlerine doğru gidiyoruz. Sadece benim
partim HDP’den milletvekili, belediye başkanlıkları dahil binlerce siyasetçi,
yüzlerce gazeteci cezaevinde tutuluyor. Ancak biz yine de Türkiye’nin iç
dinamikleri ve demokrasi yoluyla bunları aşacağına inanıyoruz.”
“24 HAZİRAN YA TEK ADAM REJİMİ YA
DEMOKRASİ SEÇİMİ”
VOA - Erdoğan’ın yeniden seçildiği bir
Türkiye sizce nasıl bir ülke görüntüsü çizecektir? Erdoğan, 24 Haziran’ın milat
olacağını söylüyor, nasıl bir milattan söz ediyor olabilir?
Demirtaş - “Erdoğan güçler ayrılığını
ortadan kaldıran bir tek adam rejimi ile Türkiye’nin daha hızlı büyüyeceğine
inanıyor. Biz buna katılmıyoruz. Çoğulcu bir demokrasi ve katılımcı yönetim
modelleriyle Türkiye’nin daha da güçleneceğine inanıyoruz. 24 Haziran bu açıdan
milattır belki de; ya tek adam rejimi ya demokrasi.”
HDP barajı aşamazsa ne olur?
VOA - HDP’nin barajı geçmemesi durumunda
seçmenlerde hayal kırıklığı yaşanacağı ve Kürt kökenli seçmenlerin 8 Temmuz’da
Cumhurbaşkanlığı Seçimi’nin ikinci turuna gitmeyecekleri iddiası var. Siz ne
düşünüyorsunuz?
Demirtaş - “HDP barajı aşacaktır
mutlaka. Arkasında çok güçlü ve kararlı bir halk desteği var. Böyle bir sorunla
karşılaşacağımızı düşünmüyorum.”
VOA - HDP’nin TBMM’de olmadığı bir tablo
için görüşleriniz nedir?
Demirtaş - “Temsilde adalet büyük yara
alır ve TBMM’nin o günkü temsil meşruiyeti tartışmalı hale gelir. Hiçbirimiz
bunu istemeyiz. Çünkü böyle bir durumda 70 civarında HDP sandalyesi haksız bir
şekilde AKP’ye geçmiş olur ve bu ciddi bir demokrasi krizi ve problemidir.
Bunun böyle olmaması için halk HDP’ye ciddi bir şekilde sahip çıkacak ve barajı
aşmasını sağlayacaktır.”
VOA - HDP ittifaklar dışında bırakıldı,
sizce neden?
Demirtaş - “Diğer partiler Türkçülük
ortak paydasında kolaylıkla birleşebiliyorlar. Biz milliyetçi bir parti
değiliz. Çok kültürlülüğe inanıyor ve buna uygun politikalar üretiyoruz. Diğer
partiler bu gerçekliği kabullenmekte ve evrensel demokratik ilkeleri eksiksiz
sahiplenmekte zorlanıyorlar. Bu nedenle bizimle bir arada olmaktan çekiniyorlar.
Daha çok da sağ bir ittifak anlayışları var. İki sağ ittifak yanında bir tek
biz sol demokratik ittifakı kendi içimizde kurmayı başardık, seçime de böyle
gidiyoruz.”
“2. TURDA BEN DESTEK İSTEYECEĞİM”
VOA – Cumhurbaşkanı adaylığınızda
kendinize yüzde kaç oranında şans veriyorsunuz ve Kürt kökenli seçmenler
dışında diğer kesimlerden hangi mesajlarla oy alacağınızı düşünüyorsunuz?
Demirtaş - “Seçimin sürprizi ben ve
partim HDP olacaktır, buna yürekten inanıyorum. Partim tahminlerin çok üstünde
bir oy oranına ulaşacaktır, benim de hedefim ikinci tura kalmaktır. Zaten biz
HDP olarak girdiğimiz her seçimde Kürtler dışındaki kesimlerden de oy almayı
başardık. Bizim demokrasi, adalet, eşitlik, barış ve ekonomiye dair
politikalarımız sadece Kürtler için değil ki, bütün Türkiye toplumu için bu
ilkesel politikalarımızı ve çözüm önerilerimizi ortaya koyuyoruz. Biz Türkiye
toplumunun bir arada ve güven içerisinde geleceğe yürümesinin evrensel
demokrasinin inşasından geçtiğine inanıyoruz. Bu mesajlarımız da farklı toplumsal
kesimlerde giderek daha fazla karşılık buluyor.”
VOA - CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı
Muharrem İnce, SP’nin adayı Temel Karamollaoğlu ve İYİ Parti’nin adayı Meral
Akşener için ne düşünüyorsunuz? Eğer siz olmazsanız bu adaylardan hangisine 2.
turda destek verirsiniz?
Demirtaş - “Hepsine başarılar diliyorum
sadece. Kampanyada ne yapacaklarını biz de yakından izleyeceğiz. Sanırım ikinci
turda ben kendilerinden destek isteyeceğim.”
“HAKKIMDA HİÇBİR ŞEKİLDE ADİL BİR
YARGILAMA YAPILMADAN SİYASİ BİR REHİNE MUAMELESİ GÖRÜYORUM”
VOA - Tutukluluk koşullarında seçim
kampanyası sürecini nasıl yürütmeyi öngörüyorsunuz, YSK’nın adaylar arasında
eşitlik yaklaşımına ilişkin görüşleriniz nedir?
Demirtaş - “Ben yüksek güvenlikli bir
cezaevinde küçük bir hücrede tutuluyorum. Hakkımda hiçbir şekilde adil bir
yargılama yapılmadan siyasi bir rehine muamelesi görüyorum. Buradaki imkanlarım
çok sınırlı. Sadece avukatlarım ve mektup aracılığıyla dışarıya mesaj ve
açıklamalar gönderebiliyorum. YSK bugüne kadar benim bu olumsuz koşullarıma
dair bir karar almış değil. Diğer adaylarla eşit koşullarda bir yarış
olmayacağı gün gibi ortada.”
VOA - 2014’te Erdoğan karşısında yer
almanız ve o zaman “Seni başkan yaptırmayacağız” çıkışınız bugünkü tutukluluk
haliniz konusunda ne derece etkili olmuştur? Sizce Erdoğan, Selahattin Demirtaş
hakkında ne düşünüyor
Demirtaş - “Benim politik duruşum
elbette yargısal bir süreçle siyasi rehine olmamda doğrudan etkilidir. Zaten
kamuya açık konuşmalarım dışında hakkımda bir suçlama da yok. Erdoğan’ın hakkımdaki
sübjektif kanaatini bilemem, ancak ben daha hakim karşısına bile çıkmadan benim
‘terörist’ olduğumu açıkça basının huzurunda canlı yayında söylediğini herkes
biliyor.”
“TÜRKİYE’NİN BÖLÜNMESİ GÜNDEMİMİZ
OLMADI”
VOA - Kısaca aktarabilirseniz, ekonomi,
insan hakları, parlamenter sistem gibi başlıklarda neleri vadediyorsunuz?
Demirtaş - “Ekonomide üretime dayalı
kalkınma modelini esas alıyoruz. Tarım, hayvancılık, sanayi, teknoloji ürünleri
gibi alanlarda yerli üretimi arttıracak tedbirler almalıyız. Çalışanların
haklarını arttırırken, işsizliği önleyecek istihdam imkanları yaratmalıyız. Dış
borcumuz ve cari açığımız çok yüksek. İhracat kalemlerini arttırmadan bunun
üstesinden gelemeyiz. Bu nedenle yerli üretimi teşvik eden tedbirler en üst
seviyeye çıkarılmalıdır. Askeri harcamaları minimuma indirecek barış
politikalarını hayata geçirmeliyiz. Çalışanların üzerindeki vergi yükünü yüksek
gelirli kesimlerle adil bir şekilde paylaştırmalıyız. Temel hak ve özgürlükleri
evrensel standartlarda güvence altına alan yeni bir anayasanın yapılmasını
sağlamalı ve yasal, idari, yargısal pratik tedbirlerle insan hakları alanında
eksiksiz bir Türkiye yaratmalıyız. Yeni denetim kurulları, mekanizmaları
oluşturulmalı. Eğitim müfredatında insan haklarını etkili bir başlık haline
getirmeliyiz. En kısa zamanda güçlü bir demokratik parlamenter sisteme geçiş
yapmalıyız.”
VOA - Demirtaş’ın Cumhurbaşkanlığı’nda
Türkiye nasıl bir şekilde Kürt sorununa yaklaşacak? Ne vaat ediyorsunuz?
Demirtaş - “Biz bütün Türkiye yerel
yönetimlerinin idari, siyasi özerklik ile daha iyi bir hizmet sunacağına
inanıyoruz. Bizim savunduğumuz model teritoryal veya etnik bir özerklik değil,
bütün Türkiye için idari bir reform önerisidir. Türkiye’nin bölünmesi
tartışmaları diye bir gündemimiz olmadı hiç. Biz bütün etnik kimliklerin
Türkiye’nin birliği içerisinde eşit ve özgür bir yönetim anlayışıyla bir arada
yaşamasını savunuyoruz. Bunun dışında bir amacımız ve ajandamız yoktur,
olmayacaktır.”