Bir yıldız kaydı vakitsiz ve bir tohum
düştü toprağa; 18 Mayıs şafağında; Kürdistan'da; Diyarbakır zindanlarında. Ve,
ölümsüz önder, '' Ser verip sır vermeyen '' komünist önder İbrahim Kaypakkaya
yazıldı tarihe.
Bu yüzdendir ki; ''Mayıs tanıktır''. Bu
yüzdendir ki; '' Mayıs gelecektir ''. Bu yüzdendir ki; Mayıs kavgadır,
direniştir, düşmanın işkencehanelerin de yenmektir.
Canlılık, coşku ve militanlık, ve
tutkuyla bağlılık içinde . Marks, Engels, Lenin ve Stalin'in ışıklı yolunda
yürüyen Kaypakkaya yoldaşa sahip çıkıp, Ondan öğrenip ve Onun yarım
bıraktıklarını tamamlamak için inatça devrim ve sosyalizmin zaferi için
çalışmalıyız. Biz, ''Mayısın direngenliğiyle zaptı yakın olan güneşin
türkülerini söylerken, '' Mayısın direnişi '' bize güneşi içenlerin türküsünü
söylemeye devam edecektir.
Sınıfların ve dolayısıyla da sömüren ve
sömürülenlerin olduğu her yerde, sınıf mücadeleleri de olacaktır. İşte bu da
devrimlerin ölmediğinin, sosyalizm kavgasının devam ettiğinin en kısa ve en
özlü ifadesidir. Devrimciler ve komünistler, dünyanın dört bir yanında
komünizmin meşalesini her türlü ihanete ve zorbalığa rağmen, kavga ateşiyle
daha gür yakıyorlar yakacaklar da. Tarihin durdurulamaz akışıdır bu. Ne
sermayenin dizginsiz sömürüsü, ne onun uşağı faşist diktatörlüğün azgın
saldırıları, mayısın tanıklığında sürdürdüğümüz ve geleceğimiz olan mayısı
kazanmamızı engelleyemeyecektir.
Komünist hareketi ikinci kez Türkiye
Kuzey Kürdistan topraklarında ayakları üzerine diken Diyarbakır
işkencehanelerin de 18 Mayıs 1973 yılında hunharca katledilen komünist İbrahim
önder Kaypakkaya yoldaşı üzerinde özel olarak durmayı gerekli buluyoruz.
Kaypakkaya yoldaş, 1949 yılında Çorum'un
Alaca kazasının Karakaya köyünde doğdu. Kendi yağıyla kavrulan emekçi bir
ailenin ilk çocuğuydu. İlkokulu köyünde okudu. Sınavla Hasanoğlan İlköğretmen
Okuluna girdi. Burada derslerinde başarılı oldu.
Hasanoğlan'da beş yıl okudu, derslerde
sergilediği başarı nedeniyle İstanbul Çapa Yüksek Öğretmen Okulu'na gönderildi.
Çapa'da hem başarılı bir öğrenci oldu, hem de toplumsal sorunları sosyalist
bakış açısıyla irdeleyip onlarla yakından alakadar olan duyarlı bir devrimci
haline geldi. Sosyalizm doğrultusunda toplumu iyileştirmeyi kendine ideal
edindi, bu ülküsünü gerçekleştirmek için yoğun bir istekle politik savaşımın
içine girdi.
Önce TİP’te etkilendi ve ardından
devrimci ayrışma da PDA saflarında yer aldı. 24 nisan 1972 yılında ve bir grup
arkadaşıyla PDA’dan ayrılarak Türkiye de komünist hareketi ikinci kez yeniden
ayakları üzerine dikti. Komünist önder İbrahim Kaypakkaya yoldaşın işkencede
hunharca katledilişinin 45.yıldönümünde, umudu büyüten ve Kaypakkaya yoldaşın
izinde inatla yürüyenleri selamlıyor ve önderimizin değerleriyle donanarak daha
bir inatla mücadele edeceğimize söz veriyoruz.
Sömürü ve zulmün her türünü, yerin yedi
kat dibine gömmek, insani ve özgür bir hayat kurmak ellerimizdedir. Dahası
işsizliğe, yoksulluğa, sömürüye ve zulme isyan etmek en kutsal haktır.
Özgürlük, adalet, halkların eşitliği için kavga vermek en büyük onurdur.
İnsanın insana kul olmayacağı bir dünya
uğruna ölüme meydan okumak en büyük yiğitliktir. İşte tüm bu amaçlar için
ileriye atılan ölümü gözleriyle yenen İbrahim Kaypakkaya yoldaşı anıyor ve
ondan öğrenmeye çalışıyoruz.
Sözün anlam yitimine uğradığı, faşist
dinci baskı,sömürü ve Kürt emekçilerine yönelik linç girişiminin yaygınlaşmaya
çalışıldığı, yoksulluk ve sefaletin derinleşerek sürdüğü , koşullarda komünist
önder Kaypakkaya yoldaşı anmak daha bir önem kazanıyor. Çünkü O umut olarak hep
dolaştı ülkemizin semalarında.
Elbette, İlk insanın sevda tohumunu,
sadeliğini, güzelliğini taşıyanlar da varlıklarına devam etmişler. Hem söze
anlam kazandırmak ve hem de kaybedilen insanı tekrar aramaya koyulmuşlar. Bunun
için tek amaçları kire pasa bulaşmamakmış. Derileri soyulsa da, çarmıhlara
gerilseler de, kuyulara doldurulsalar da boyun eğmezlermiş tıpkı Kaypakkaya
yoldaş gibi. Volkan gibi patlayıp önce ölüm, sonra yaşam olanlar da varmış.
Taşarlarmış yürekten yüreğe. Her volkanda daha bir arınır, direnişte daha bir
kanatlanır, her ateşte daha bir güzelleşirlermiş.
Aslında komünist önder İbrahim yoldaş
sen kavgamızın ateş topuydun. Önde yoldaş, hem uçurum kelebeği kadar narin ve
soylu, hem de volkan kadar öfkeli, isyankar ve ateşte yaşam tutacak kadar
büyüktü.
Biliyoruz ki komünist önderlik
silikleşen değerlerin dirilişidir. Birileri kabul etmese de, içinde Kaypakkaya
yoldaşın temsil ettiği devrim, sosyalizm, soyluluk, özgürlük, sevgi ve isyan
vardır. Hem devrim, sosyalizm hem yaşam, hem isyan, hem sevda olarak. Soylu
değerlerini yitiren insanlar tanrılar yarattılar. Sonra da kendi cüceliklerini
görüp onlara taptılar.
Korktular, korkuttular, yedi kat göklere
çıkarırken bir nefes kadar yakına oturttular. Gerçek kurtuluşun kendi içlerinde
saklı olduğunu bilmeden…
Veya bildiği halde onu açığa çıkarmaya
cesaret etmeden. Sen de diyorsun ya: devrim ve sosyalizmde ısrar etmeliyiz,
emekçilerin kurtuluşunun başka yolu yoktur”;. İşte bu herkesin içinde gizlenmiş
kurtuluşunu özellikleridir. Bilinçle yoğrulur, isyanla canlanır, azimle yaratılır
bu. Cahilliğin, korkunun ve yılgınlığın ötesindedir. Ve ötesi öder yoldaş
Kaypakkayadır.
Umudu adı olan Kaypakkaya yoldaş,
isyanımızda, sevdamızda, özlemlerimizde de ve devrim yürüyüşümüzde hep
olacaktır. Eridiğin toprağı hissediyor, tüttüğün havayı soluyoruz. Özlemlerini
özlemlerimiz bilerek yaşatacağız seni. Senden aldığımız güçle direnecek, azimle
mücadele edeceğiz. İnsan taslaklarına, kan tacirlerine, tatlı su devrimcilerine
geçit vermeyeceğiz. Soylu yaşamasını bileni, noktayı, virgülü nerde koyması
gerektiğini bilen Kaypakkaya yoldaşı her daima bizimle kavgamızda olacaksın ve
seni anacağız. “Sözün anlam yitirdiği yerde söz veriyoruz” ki seni anladığımız,
özümlediğimiz kadarıyla uygulayacağız. Gülüşü havada asılı kalmış çocukların
kahkahalarını en güzel şarkı diye dinlediğini bilerek, o gün enternasyonali
çalacağız hep birlikte.
İnşamız, devrimin özgür Türkiye’sini
yaratmak için örsle çekiş arasında yetişmiş önder İbrahim Kaypakkaya yoldaşın
izinde yürüyerek , Onun hata ve yetmezlikleri aşıp, doğrularını
derinleştirerek, hem dogmatizm ve hem de ikiz kardeşi inkarcılığa karşı inatla
ve ısrarla mücadele ederek, işçileri ve emekçileri devrimin ordusu olarak
kavgaya hazırlayacak, ve önder yoldaşa verdiğimiz devrim sözüne söze bağlı
kalacaktır.
Çünkü, Kaypakkaya yoldaşı anmak ;
sömürüye zulme, işsizliğe, yoksulluğa baş kaldırmaktır. Kaypakkaya yoldaşı
anmak ; faşist köleliğe, emperyalist boyunduruğa, sömürgeci esarete isyan
etmektir.
Kaypakkaya yoldaşı anmak ; işçi ve halk
onurunu yükseklere kaldırmak, ahlakı ve vicdanı insanlaştırmaktır.
Kaypakkaya yoldaşı anmak ; zengin
karşısında fakire, sömüren karşısında sömürülene, ezen karşısında ezilene omuz
vermektir. Onu anmak, umudu ve özgürlüğü bir bayrak gibi dalgalandırmak ve der
verim ve sosyalizm için KP-İÖ saflarında yer almak demektir..
Dahası, komünist savaşçılar olarak,
Kaypakkaya yoldaştan öğrenip, onun eksik ve yetmezliklerini ortaya çıkarıp
ileri taşımaya çalışarak, Kaypakkaya yoldaşın komünist çizgisini geliştirip
daha da yükseklere taşıyacağız. Bugün komünistler ile küçük burjuva sosyalizmi
ve devrimciliği ile arasındaki ayrım çizgisini derinleştiren ideolojik
netlikten beslenecek, teorik- politik-örgütsel varoluşumuza güçlü çekiç
darbeleriyle ve incelikle nakşederek, devrim ve sosyalizm yolunda yürüyeceğiz.
Buda Kaypakkaya yoldaştan öğrenip ,onun teori ile pratiğin birliği arasındaki
ilişkiyi kurmadaki meziyetini pratiğe geçirme karalığını ileriye taşıyarak,
uzak görüşlüğü,direngenliği, zorluklardan yılmayan militan tutumunu ve ilkeli
duruşunu kararlılıkla yürümemiz gerektiğini gösteriyor.O halde tüm emekçileri,
devrimcileri ve yoldaşları Kaypakkaya'nın bize miras bırakmış olduğu komünist
çizgiye sahip çıkarak, İnşamız saflarında birleşmeye ve mücadele denizine
atılmaya çağırıyor.
18 Mayıs Umuttur Umudu Büyütelim..!
Komünist Önder Kaypakkaya Yoldaş
Ölümsüzdür..!
Yaşasın Proletarya Enternasyonalizmi..!
Yaşasın Devrim ve Sosyalizm
Mücadelemiz..!