22 Mayıs 2018 Salı

HDP'nin Faşist Kuşatmayı Yarması emekçi ve Devrimci-demokrat ve Kürt Hareketinin moral motivazyonuna güç Katacaktır. ..!


Bir yandan AKP’nin başını çektiği Cumhur ittifakı öte yandan çözümü sağa kaymakta arayan başını CHP’nin çektiği Millet İttifakı işçi ve emekçi yığınların çözüm bekleyen sorunlarına yanıt olmaktan uzak bir konumda durmaları HDP etrafından örülen demokrasi ve emek ittifakını alternatif olarak öne çıkardı. Elbette HDP bir devrim partisi değildir. Ama devrimci savaşıma güç katmak ve emekçilerin gücünü birleşik bir hatta örüp ileriye taşımak ve Gezi ruhu yeniden canlandırmak bakımından HDP’nin demokrat bir parti olarak önemli bir işleve sahip olduğu unutulmamalıdır. Mevcut halde yığınların ezici çoğunluğu parlamentoda umut arayışını sürdürdüğü koşullarda devrimci ve sosyalistlerin yığınların örgütlülük ve politik durumlarını dikkate almadan, masa başı öncü savaşçı taktiklerle çizerek pasifizmin bir biçimi olarak görünüşte sol maceracı ama özünde sağcı boykot yada egemen sınıf klikleri arasındaki çelişkiler bizleri ilgilendirmez yaklaşımları özünde  emekçileri burjuvazinin değişik klikleri arasında birisini tercih etmeye zorlamaktan başka bir anlama gelmeyecektir.
24 Haziran baskın seçimleri önceki seçimlerden bir çok bakımdan farklılıklar taşıdığı bir gerçekliktir. Çünkü yürütme erkeni tek kişilik hitler taslağı şeflik yani başkanlık rejimine bırakılıyor ve  devletin yönetim yönlendirmesi sınırlı bir kesimin denetimine bırakarak, meclis tümden bypas edilerek, egemen sınıf klikleri arasındaki savaşımın bir yana itilmesini sağlıyor. Buradan hareket ettiğimizde burjuvazinin emekçi yığınları hangi biçimde yönetip yönlendireceği, emekçileri ilgilendirmez tutumu aslında herşeyi egemen sınıfların inisiyatifine bırakmak anlamına gelir. Devrimci ve komünistler burjuva devletin yönetim biçiminin  devrimci çalışma ve emekçi yığınların savaşımına olanak yaratıp yaratmamak bakımından  yaklaşır ve tek kişilik şeflik rejiminin yığınları zapt-u rapt altına alma ve yarıklar yaratarak kitle hareketini geliştirmede çelişki ve çatışmalarda yararlanmada daha sorunlu, emekçiler için yek pare koyu bir faşizm ve gericilik  olarak dönerken, egemen sınıf klikleri arasında ittifaka dayanan mevcut parlamentonun yasama ve yürütmede etkin olduğu sistem yada daha çok klikler arası çelişki ve çatışmaları dışa vuran daha geniş bir kesimin ittifakına dayanan faşizm ve gericilik, emekçi kitle hareketi ve devrimci hareket bakımından daha fazla olanak ve hareket alanı yaratacak, yarıklarda toplumsal muhalefete demokrasi ve özgürlük mücadelesini geliştirip güçlendirmede önemli bir merhale olacaktır.
  Mevcut halde Türk egemen sınıflarının geleneksel bölünmesi iki seçim bloğu etrafında yineleniyor. Bir yanda faşist AKP-MHP-BBp ve bilumum Cemmatler  "Cumhur" İttifakı, diğer yanda başını CHP’nin çektiği İyi Parti,SP,DP(İyi Parti gibi faşist unsurları da içeren) burjuva-gerici "Millet" İttifakı. Aşağı yukarı birbirine denk nicelikte kuvvetleri biriktiren bu iki bloğun yaşadığı denge durumu ise demokrasi, eşitlik ve emek  bloğunu, yani HDP'yi bu seçimlerin tek muhalif ve alternatif  partisi olarak öne çıkardı.
Anketlerin işaret ettiği sonuçlar, AKP-MHP bloğunun eriyişini çok net biçimde gösteriyor. AKP+MHP'nin oyu 7 Haziran seçimlerinde yüzde 57,16 idi. 1 Kasım'da bu oran yüzde 61,39'a çıktı. 16 Nisan referandumunda (hileli ve gerçeği yansıtmayan resmi sonuçlara göre) AKP+MHP oyu yüzde 51'e geriledi. Bugünkü anketler ise "Cumhur İttifakı"nı yüzde 44-47 bandında gösteriyorlar. Devlet iktidarını (hükümeti değil) bölüşen fiili koalisyon ortakları 3 yıllık faşist dinci iktidarlarının sonunda geriledikleri görülüyorr. Aynı anketlere göre, Cumhurbaşkanlığı seçimi ilk turda sonuçlanmıyor, Meclis çoğunluğu ise muhalefete geçiyor. Ekonomide kriz eğilimi, dış politikada yalıtılmışlık, insanları bezdiren siyasal baskı ortamı, süreklileşen OHAL her geçen gün iktidarın tabanını eritiyor.
Millet İttifakı, 16 Nisan'da yaşanan tabloya benzer biçimde, İstanbul, Ankara, İzmir, Adana ve Mersin'de önde görünüyor. İyi Parti'nin seçimlere girmesinin engellenememesi, Türk sağında yeni bir saflaşma yaratarak sandık dengelerini değiştirmiş görünüyor. 7 Haziran'dan bu yana Saray merkezli olarak tekleşmiş burjuva siyaset aniden iki kutba bölünmüş durumda. Türk egemen sınıfları bünyesinde yeni bir iktidar alternatifi ortaya çıktı. Kontgerillayla, orduyla, polisle "derin" bağları iyi bilinen Meral Akşener, bu iktidar alternatifinin merkezinde duruyor. Ne var ki, iki blok arasındaki güç dengesini bozacak kilit unsur Kürt halkının ,emek ve  demokrasi güçlerin oyları olacağı için, bu gerçek Akşener etrafında örülen seçeneği etkisizleştiriyor. Kılıçdaroğlu liderliği altında "ortanın sağında" durduğu artık iyice teşhir olan CHP, gösterdiği milletvekili adaylarıyla da sağcı kimliğini bir kez daha tescilledi.
Türk egemen sınıflarının iki bloğa bölünmüş olması, üç yıldır büyük bir baskı altında tutulan devrimci demokratik güçlere nesnel bakımdan yeniden alan açmış oldu. İki sağ bloğa karşı seçimler zemininde bu toplumsal güçlerin temsilini üstlenen HDP, bir anda öne çıktı. OHAL şartları altında zulme zorbalığa direnmiş insanlar yüzlerini HDP'ye döndüler. Oya Ersoy, Ahmet Şık, Veli Saçılık, Erkan Baş, Barış Atay gibi isimlerin adaylığı demokrasi ve emek güçlerinin  birleşik cephesini büyüttü, yeni güçlerin ortaklaşmasını ifade etti. CHP yüzündeki sol maskeyi çıkarıp atarken, HDP emek ve demokrasiden yana olan en geniş güçlerini kapsar bir pozisyona ilerledi. Kürt halk hareketiyle Türkiye halklarının demokratik, sosyalist mücadeleleri daha ileri düzeyde kaynaştı. Gezi ruhu yeniden HDP'nin etrafında örülür hale geldi..
Nitekim HDP belli bir temizlikte yaşanılır hale gelindi. Tutumlarıyla sürekli partinin aleyhinde çalışan Altan Tan'ın Saadet Partisi'ne geçmesi partiyi güçlendirirken, Hizbul-kontranın siyasi temsilcisi olan HÜDA-PAR'a alınan net tutum da partinin emekçi halk arasındaki  saygınlığını yükseltti. Erdoğan'ın baskın seçim kararıyla işçi ve emekçiler  arasında yaratmak istediği şok ve kaygıya, hemen ertesi gün seçim çalışmalarını başlatarak yanıt olan HDP, daha milletvekili listeleri yayımlanmadan sokakları güçlü biçimde tutmaya başladı. 3 yıldır ağır bir devlet kuşatması ve faşist baskı altında bunaltılan şehirlerden özgürlük ezgileri yükselmeye başladı. HDP'nin Cumhurbaşkanlığı adayının hapiste olması kamuoyunda yoğun biçimde tartışılmaya başlandı. Hatta CHP, İYİP, Saadet gibi partiler dahi Demirtaş'ın özgürlüğü yönünde açıklamalar yapmaya itti.
Görülüyor ki, HDP’yi yok etme ve baraj altına itme  çabaları ve tutuklama terörü boşa çıkarıldı . Egemen sınıflar arasında oluşan yeni denge durumu ise HDP'nin yeniden yükselişinin şartlarını yarattı.
Elbette duurma bakarak rehavete düşmek önemli bir hatadır..
AKP-MHP diktatörlüğü baskın seçim ilan ederek umduğu sonuçları kesinlikle alamamıştır. Gelişmeler aleyhlerine seyrediyor. Kuşkusuz bunu seyretmeyecek, başta devlet zoru olmak üzere bin bir türlü araçla gelişmelerin yönünü değiştirmeye çalışacaklardır.
Ne d olsa: "Osmanlı'da oyun bitmez". Osmanlının oyununu bozmak için ,tüm devrimci ve demokrat güçler ama fakat demeden HDP’yi destekleme tutumu içinde olmalıdırlar.