1 Nisan 2010 Perşembe

İŞTE AKP’NİN TEKEL DİRENİŞİ DÜŞMANLIĞI 1 NİSAN EYLEMİNE POLİS BARİKATI

Aylardan bu yana özlük hakları için mücadelede eden Tekel işçileri 1 günlük eylem için 1 Nisanda Ankara’ya geldiler. Ne ki, Tekel direnişinden öcü gibi korkan AKP hükümeti, işçilerin ve devrimci, demokrat ,ilerici güçlerin eylemini önlemek için otobüslerin Ankara’ya girmesini engelleyerek, her yerde polis barikatı kurdurarak, işçilerin eylemini önlemeye ve emekçilerin alanlarda seslerini yükseltmelerini darbelemeye çalıştı. Önce Ankara Valiliği Tekel işçilerinin 1 Nisanda Ankara da Türk-İş önünde buluşarak 4-C dayatmasına ve haklarının gaspına karşı seslerini yükseltmek ve hükümete seslerini duyurmak eylemini yasadığı ilan etti ve ardından AKP hükümeti, Ankara’yı polis ablukasına çevirdi. Başbakan Erdoğan, tekel direnişine düşmanlığını, bunların işi Ankara da nedir, bunlar işçi değil olay çıkartmayı amaçlayan belli bir kesimdir” diyerek, işçilerin emekçilerle buluşmasında ne kadar korktuğunu dillendiriyordu.

Sabah saatlerinden itibaren Türk-İş Genel Merkezi’ni ablukaya alan Ankara polisi, Tuna Caddesi’nde toplanan işçiler ile siyasi parti, demokratik kitle örgütleri ve devrimci-demokrat çevrelerin yürüyüşünü engelledi ve işçileri ve destekçilerinin bir araya gelmesini önledi. Sakarya caddesine zorlayarak çıkan işçilere polis gazla saldırdı. Yine Kızılay’a çıkmaya çalışan işçilere, emekçilere ve devrimcilere polis saldırmaktan ve onlarcasını yaralamaktan geri durmadı. “Ölmek var dönmek yok” diyen işçiler, Türk-İş Genel Merkezi önüne kurulan barikatın kaldırılmasını istiyor. Polis, KESK üyelerine gaz bombasıyla saldırdı..

Değişik alanlarda gelip oturma eylemi yapan işçiler, her fırsatta polis barikatını aşmak için hamle yaptılar. Ama güçlerin parçalanmış olması ve hamlelerin polis barikatlarını aşmasını sağlayamadılar. Ankara Valiliği ve Emniyet Müdürlüğü’nün tutumunu protesto eden TEKEL işçileri sık sık “Ölmek var, dönmek yok”, “Biz haklıyız, biz kazanacağız”, “Her yer TEKEL her yer direniş”, “Ücretli köle olmayacağız” sloganları atıyor.

İşçilerin bekleyişi sürerken, Tuna Caddesi’ne gelen çeşitli partilerden milletvekilleri Türk-İş yönetimi ile görüşmek için konfederasyon binasına geçti. Türk-İş Genel Başkanı Mustafa Kumlu’nun İçişleri Bakanı Beşir Atalay görüştüğü ama sonuç hiçti.

KESK’e bağlı sendikalar da işçilerin direnişine destek verdiler. Tuna Caddesi’ne gelen KESK Genel Başkanı Sami Evren, barikat önünde bekleyen işçileri selamlayan bir konuşma yaptı. TEKEL işçilerinin taleplerinde haklı olduğunu ifade eden Evren, engellemelerin mücadelelerini engelleyemeyeceğini dile getirdi.

Karşılaştıkları duruma iliştin tepkilerini dile getiren TEKEL işçileri demokratik haklarını kullanmalarının engellenmesine tepki gösterdi. “100 metre ilerideki sendika binamıza neden gidemiyoruz?” diye soran işçiler, Abdi İpekçi Parkı’na geçmediler.

Ziya Gökalp Caddesi’nde toplanarak TEKEL işçilerinin yanına yürüyüş düzenleyen KESK üyelerine polis saldırdı. Mithatpaşa köprüsü yakınlarında önleri barikat ile kesilen emekçi memurlar yürüyüşlerini sürdürmek istedi. Çevik kuvvet ekipleri gaz bombaları ile KESK üyelerini dağıtmak için saldırdı. Yine işçiler ve destekçisi emekçiler Sakarya caddesinde Kızılay’a yürümek isterken polisin şiddetli saldırınsa maruz kaldı ve onlarca kişi yaralandı. Ziya. İşçiler değişik alanlarda toplanarak Türk-İş önünde birleşmeye çalıştılar ama işçi ve emekçilerin her hamlesi polis barikatı ve saldırısı nedeniyle işçiler ve emekçilerin Türk-İş önünde bileşerek eyleme geçmeleri engellendi. Ama işçilerin haklı eyleminden korkan AKP hükümeti, işçi ve emekçilerin eylemini engellemek için her türlü kirli yöntem devreye sokuyor. Ama hangi önlem alınırsa alınsın, Tekel işçilerinin direnişi, hem AKP'nin sahte demokratikleşiyoruz yüzünü açığa serecek ve hem de haklarını ancak örgütlü mücadeleyle başarıya taşınacağını ortaya koydu. Faşist diktatörlük ve halk düşmanı AKP’nin korkusu da burada kaynaklanmaktadır.