1 Nisan 2010 Perşembe

Maxmur'dan gönüllü gelişe 15 yıl

Diyarbakır Cumhuriyet Savcılığı, Maxmur'dan gönüllü Türkiye'ye gelen Musa Tümeğ'in 15 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılmasını talep etti. 'Demokratik açılımı' suç kapsamında değerlendiren Savcılık, Maxmur kampına yönelik suçlamalarda bulundu

Diyarbakır Cumhuriyet Savcılığı, Maxmur'dan gönüllü gelen Musa Tümeğ hakkındaki soruşturmayı tamamlandı. Mahmur Kampı için 'Örgüt kampı' değerlendirmesi yapan Savcılık, Tümeğ'i de demokratik açılıma PKK'yi muhatap göstermekle suçladı. Savcılık, bu nedenlerle PKK propagandasını yapma ve örgüt üyesi olmamakla birlikte örgüt adına suç işlemek suçlarından Tümeğ'in 15 yıla kadar hapsini istedi.

GÖSTERİYE DÖNÜŞTÜ
İddianamede, barış grubunun gelişinin gösteriye dönüştüğü belirtilerek, Habur Sınır Kapısı'ndaki gösteri ile ilgili şu değerlendirme yapıldı:

'Abdullah Öcalan'ın çağrıları doğrultusunda geldiği barış grubunun Habur Sınır Kapısından girişleri sırasında örgütün müzahir tabanı ve sempatizanları tarafından sahiplenilip kitlesel törenlerle karşılanması yönündeki çağrılar doğrultusunda gerek Silopi, gerekse Diyarbakır'da düzenlenen karşılama törenlerinde örgütü temsil eden bayrak ve Öcalan'ın posterlerini açan binlerce insanın toplanması ve gerçekleştirilen etkinliğe katılımı sağlamak suretiyle adeta bir gövde gösterisine dönüştürülmüştür.'

MAXMUR'A İLGİNÇ SUÇLAMA
İddianamede, Mahmur kampı ile ilgili de ilginç suçlamalarda bulunuldu. Kampın BM gözetiminde olduğu belirtilirken, 'Ancak değişik tarihlerde bu kamptan gelen şahısların anlatımlarında ve elde edilen bilgilerden de, bu kampın örgütün kontrolü altında bulunduğu ve bu kamptan Türkiye'ye gelecek kişilerin de örgüt tarafından belirlendiği tespit edilmiştir' suçlaması dikkat çekti.

DEMOKRATİK AÇILIM SUÇ OLDU
İddianamede, gruptakilerin Türkiye'ye giriş yaptıktan sonra gerçekleştirilen etkinliklerde Kürt sorunu ile ilgili başlatılan 'demokratik açılım' sürecinde PKK ve yöneticilerinin muhatap alınması yönünde Türk yetkilileri üzerinde baskı oluşturmaya çalıştıkları ileri sürülerek, 'Aynı zamanda örgütün ve Liderinin Kürt halkı tarafından sahiplenilmesi ve süreç belirleyici rol üstlenmesini sağlamaya yönelik toplumsal baskı oluşturmayı amaçlamışlardır' denildi.