İçinde olduğumuz, oluşmasında ciddi
katkımızın olduğu “Demokratik Güç Birliği” oluşumunda yer almamızın tartışılır
bir noktaya geldiği ve bu karar gözden geçirmemizi zorunlu kılmıştır. Alevi
Hareketi'nin hassasiyetleri anlaşılır ve kabul edilir bir hale gelene kadar
“Demokratik Güç Birliği” ile olan ilişkilerimizi askıya aldığımızı kamuoyuyla
paylaşıyoruz.".
Açıklama, "Gün; küçük hesaplarla,
reklam ve şovlarla, daha çok bağırmakla, o, “şunu dedi.”, bu, “şunu yaptı.”
gibi yaklaşımlarla aşılacak gün değildir. Şartlar en katı, en barbar en ceberut
şekilde üzerimize geliyor. Bu faşizmdir, bu ilkelliktir, bu gericiliktir, bu
ölümdür. Önümüzde amasız, fakatsız iki seçenek bulunmaktadır. AKP faşizminden
yana mısın? Karşısında mısın? Aleviler olarak; ülkemizi demokratikleştirme,
laik ve özgür bir ülke yaratma adına mücadele etmeye ve bu temelde örgütsel
yapımıza zarar vermeden samimi ve dost güçlerle birlikte mücadele etmeyi
zorunlu olarak görmekteyiz." şeklinde devam etti.
İşte o açıklamanın tam metni:
Değerli Yöneticiler, Sevgili Dostlar;
12.11.2016 tarihinde, AABK öncülüğünde,
Demokratik Güç Birliği'nin destekleme kararı doğrultusunda Almanya-Köln
kentinde; “Faşizme-Şeriata Hayır” mitingimiz; bütün olumsuzluklarına rağmen
görkemli katılım, mücadele kararlılığı ve cesur duruşuyla tarihe geçecektir. Bu
anlamda emek veren, çalışan, provokasyonlara fırsat vermeden, sağduyulu, olgun
davranışınız ve birlikte mücadelede ki samimiyetinize ve yarattığınız bu tarihi
olaydan dolayı, bütün AKM'lerimizi, Yöneticilerimizi, üyelerimizi, dostlarımızı
yürekten kutluyor, teşekkür ediyoruz.
Ülkemizdeki gidişatın Faşizme doğru
olduğunu herkesin çıplak gözle gördüğü gerçeğini tekrarlamanın anlamı yok.
Alevi Hareketi olarak bu gidişatı çok önceden görmüş, uyarı, eylem ve
hedefimizi açıklamış, bu anlamda üzerimize düşenleri imkân ve gücümüz oranında
yerine getirmekle bu mücadelede ki samimiyetimizi kanıtlamışızdır.
Bildiğiniz gibi; Egemenler toplumları
bölerek, içine nifak sokarak, birbirine karşı şeytanlaştırarak ezerek yok
etmeye çalışır. Bu şeytanlaştırma, muhalif güçlerin bir araya gelmesini, bir
güç olarak ortaya çıkmasını engellemiş, bunu fırsat bilen egemenler çelişkileri
daha da derinleştirerek baskıyı, zulmü, sindirmeyi, korkuyu toplumun bütün
kesimlerine hakim kılmıştır. Tabi ki egemenler bunu yaparken, kendileri
açısında tehlikeleri sırayla bertaraf etmeyi yöntem olarak kullana
gelmişlerdir. Buna en fazla muhatap olan, bundan en fazla nasiplenen kuşkusuz
biz Aleviler olduk. Ama tek başına kurtuluşun olmayacağını, kurulacak
demokratik bir yapıda bir arada kardeşçe yaşanılması için, toplumu bölen,
birbirine karşı şeytanlaştıran siyasi ahlaksızlığı boşa çıkaran duruşu
yaratmamız gerekir. Avrupa Alevi Hareketi olarak uzun uğraş, çaba ve emekle bu
noktaya gelebildik. Bunu eylem ve söylemimizle her dönem kanıtladık. Bunun için
barış dedik, bunun için kardeşçe yaşam dedik, bunun için özgürlük dedik, bunun
için laiklik dedik, bunun için demokrasi dedik. Ancak bütün bu iyi niyet, emek,
çaba, öngörü ve çözüm önerilerimizin anlaşılmaması, hassasiyetlerimizin dikkate
alınmaması bizleri derinden üzmüş, bu anlamda içinde olduğumuz, oluşmasında
ciddi katkımızın olduğu “Demokratik Güç Birliği” oluşumunda yer almamızın
tartışılır bir noktaya geldiği ve bu karar gözden geçirmemizi zorunlu
kılmıştır. Alevi Hareketi'nin hassasiyetleri anlaşılır ve kabul edilir bir hale
gelene kadar “Demokratik Güç Birliği” ile olan ilişkilerimizi askıya aldığımızı
kamuoyuyla paylaşıyoruz.
Avrupa Alevi Hareketi demokratik bir
kuruluştur. Bulunduğu bütün ülkelerde resmi olarak tanınan, ciddiye alınan,
önemsenen bir örgüttün hiç bir illegal örgütle ilişkilendirilmesine Müsaade
etmeyiz, edemeyiz. Bizim her yerde muhatabımız legal, demokratik kurumlar oldu
olmaya da devam edecektir.
Bütün demokratik güçlere çağrımızdır.
Eğer Nazi Almanya'sında ki Yahudi Papazın durumuna düşmek istemiyorsak, bütün
kaprisleri, küçük hesapları, bayrak sallama, slogan atma yarışını bir kenara
bırakarak, birlikte yürüdüğümüz, ya da yürüyeceğimiz dostların hassasiyetlerini
dikkate alarak, mücadele pratiğini yaratmamız gerekir.
Aleviler olarak şunu tekrarlamayı tarihe
not düşmesi için önemsiyoruz. Gün; küçük hesaplarla, reklam ve şovlarla, daha
çok bağırmakla, o, “şunu dedi.”, bu, “şunu yaptı.” gibi yaklaşımlarla aşılacak
gün değildir. Şartlar en katı, en barbar en ceberut şekilde üzerimize geliyor.
Bu faşizmdir, bu ilkelliktir, bu gericiliktir, bu ölümdür. Önümüzde amasız,
fakatsız iki seçenek bulunmaktadır. AKP faşizminden yana mısın? Karşısında
mısın? Aleviler olarak; ülkemizi demokratikleştirme, laik ve özgür bir ülke yaratma
adına mücadele etmeye ve bu temelde örgütsel yapımıza zarar vermeden samimi ve
dost güçlerle birlikte mücadele etmeyi zorunlu olarak görmekteyiz.
AVRUPA ALEVİ BİRLİKLERİ KONFEDERASYONU