DİHA’nın haberine göre, Yüksekova’ya bağlı Vezirli köyü yakınlarında 29 Mart’ta sivil bir aracı durduran devlet güçleri, 2’si kadın 4 kişiyi yere yatırarak darp etti. İşkencenin ardından Yüksekova Belediye Meclis Üyesi Abdülkerim Akdoğan ve beraberindekiler çıkarıldıkları mahkemece tutuklanarak Van M Tipi Kapalı Cezaevi’ne gönderildi. Daha sonra buradan Erzincan T Tipi Kapalı Cezaevi’ne sürgün edilen Akdoğan, İHD Genel Merkezi’ne gönderdiği mektup da gözaltı ve ifade verme işlemleri sırasında maruz kaldığı insanlık dışı uygulama ve işkenceyi anlattı.
Gözaltına alındıktan sonra diğer 3 arkadaşından ayrılan Akdoğan, bindirildiği farklı araçta yumruk ve silah dipçikleri ile darp edilerek emniyete götürüldü. Akdoğan, mektubunda götürüldüğü emniyetin bir salonuna alındığını kaydederek, “Salonda bulunan yaklaşık 30 polis tekme, yumruk ve üzerime çıkarak bayıltıncaya kadar dövdü” dedi.
‘Eşine gözünün önünde tecavüz ederiz’
Kendine geldikten sonra emniyet binasında bulunan üst kata götürüldüğünü aktaran Akdoğan, mektubunda şunları kaleme aldı: “Beni emniyette infaz etmek için bazı söylemlerde bulunarak Vezirli tarafında bulunan polis noktasına götürdüler. Panzerin içerisinde darp etmeye devam ettiler. Sürekli bana ‘Konuşacaksın, biz her şeyi biliyoruz. Başka kurtuluş yolun yok. Konuşmazsan eşini köyünden getirip, burada gözünün önünde tecavüz ederiz. Yine evini yakacağız. Evini unut. Ev gitti artık. Evinin nerede olduğunu biliyoruz. Adresi bizde kayıtlı’ diyerek sürekli işkence yapıp psikolojik baskıda bulundular.”
Hakaret ve tehditler eşliğinde işkencenin devam ettiğine dikkat çeken Akdoğan, “Hayalarımı durmadan sıkıyorlardı. Şuanda hiçbir şey hissetmiyorum. Ellerimi arkadan bağlayıp, kafama torba geçirerek dipçik ve yumruklarla aralıksız darp ediyorlardı” diye belirtti.
‘Arkadan tankla vuralım!’
Panzerden indirilip polis noktasında bulunan yarım otobüse götürülen Akdoğan, otobüste biri sivil diğeri ise askeri üniformalı iki kişinin olduğunu belirterek, o an yaşadıklarını şöyle aktardı: “Rütbeli askerler bana ‘Biz her şeyi biliyoruz. Ama senin ağzından duymak istiyoruz. Senin önünde iki yol var biri seni mezara diğeri ise savcılığın önüne götürür. Ona göre iyi düşün sana beş dakika süre veriyoruz’ dedi. 5 dakika süre esnasında tabanca olduğunu tahmin etiğim silahın namlusunu enseme tuttular. 5 dakikanın ardından bana şahadet kelimesini getir diyerek tetiğe basıldığını duydum. Aynı şeyleri söyleyince silahın dipçiğiyle kafama ve enseme vurdular. Kendi aralarındaki konuşmalarda ‘bunu arabaya bindirelim arkadan tankla vuralım’ diye konuşuyorlardı.”
‘Kulağımın altında silah patlatıldı’
Otobüsten tekrar indirilen Akdoğan, askerler eşliğinde panzere tekrardan götürüldüğünü belirttiği mektubunda , “Ellerim arkadan bağlı olduğu halde önce silah mermilerini avucumun içerisine sürdüler. Akabinde silah şarjörünü elimin içine tutuşturdular. Beni tekrardan askeri araçtan indirerek yerde diz çöktürerek kulağımın altında silah patlatıldı. Silah patlatıldıktan sonra beni tekrar panzere bindirip emniyete götürdüler” dedi.
Savcılığa çıkartıldıktan sonra tutuklanarak Van M Tipi Kapalı Cezaevi’ne götürülen Akdoğan, cezaevinde işkence esnasında ‘senin evini yakarız’ diyenlerin evini yakıp, yıktıklarını belirtti.