İstanbul Güvenlik Şube Müdürü olarak
görev yapan,15 Temmuz darbe girişiminin ardından Erzurum’da gözaltına alınan ve
OHAL kapsamında hazırlanan KHK ile meslekten ihraç edilen FETÖ’cü polis şefi
Yunus Dolar’ın şüpheli sıfatıyla verdiği ifadeler ortaya çıktı. Dolar
ifadelerinde Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı iken FETÖ kumpası ile makamında
gözaltına alınan CHP milletvekili İlhan Cihaner ile Fenerbahçe’ye yönelik “Şike
Kumpası”nı itiraf etti.
İşte Hürriyet gazetesinden Toygun
Atilla’nın haberine görte FETÖ’cü polis şefinin o ifadelerinden çarpıcı
başlıklar;
“Cihaner’in Görüştüğü 3 Emniyetçi de
Cemaatçiydi”
“2005’te Erzincan Polis Okulu’na şark
tayini için gittim. Erzincan’da Erzincan Ergenekonu diye bir operasyon oldu.
Erzincan’a atanan İlhan Cihaner göreve başladıktan sonra Terör, İstihbarat ve
Güvenlik Müdürlerini yanına çağırarak, irticai oluşumlar hakkında ellerinde ne
kadar bilgi olduğunu sordu. O görüşmeye giden 3 emniyetçi de cemaatçiydi. Bu
görüşmeyi cemaate aktardılar. Daha sonra, Başsavcı İlhan Cihaner, emniyetten
özellikle Fetullah Gülen grubuna yönelik operasyon konusunda olumlu yaklaşım
alamayınca İl Jandarma Komutanlığı’nı bu konuda görevlendirdi. Cemaatin bu
durumu öğrenmesi üzerine İstihbarat Dairesi ve Erzurum DGM’den yardım alınarak
Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı İlhan Cihaner ve diğer kamu görevlilerine
operasyon yapıldı. (Yunus Dolar, ifadesinde bu gelişmeleri Erzincan imamı Kemal
adlı kişiden öğrendiğini söylüyor)
“Fenerbahçeli başbakanı şike kumpasına
Mutlu Ekizoğlu ikna etti”
“İstanbul Güvenlik Şube Müdürü olduğum
dönemde, Organize Şube Müdürü Nazmi Ardıç ile Fenerbahçe operasyonu ile ilgili
sohbet yaptık. Kendisine Fenerbahçeli bir Başbakanı, Fenerbahçe’ye operasyon
konusunda nasıl ikna ettiniz diye sordum. O da bana gülerek ‘Mutlu Ekizoğlu’nun
(Dönemin Organize Suçlarla Mücadele Şubesi’nden sorumlu Emniyet Müdür
Yardımcısı. Şu anda firar) ikna edemeyeceği kimse yok’ dedi. O görüşmeden ve
zaman içindeki edindiğim izlenim Fenerbahçe Kulübüne operasyonun, Genelkurmay
Başkanları’nın belirlenmesindeki rolünü kırmak için tasarlandığını
değerlendirdim.”
“İlker Başbuğ’un tutuklanma talimatını
Fetullah Gülen verdi”
“Ankara’dayken Erzurum Lisesinde beraber
cemaat evlerine gittiğimiz ve cemaatin yönlendirmesi ile GATA’yı kazanan ve
halen GATA üroloji bölümünde Tabip Albay olan Emin Aydur bana, “Hocaefendiyi
neden kızdırdınız, Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’u emniyet olarak neden
tutuklatmadınız?” şeklinde bir şey söyledi. Ben de, “Nasıl yani?” dedim. O da
Fetullah Gülen’in emniyet hizmetine bu yönde bir talep ilettiğini, aradan geçen
belli bir sürede gerçekleşmeyince bu sefer sitemkar bir mesaj daha gönderdiğini
söyledi. Ben de, “Haberim yok” dedim. Aradan belli bir süre geçtikten sonra
Genekurmay Başkanımız tutuklanınca kastedilen konunun bu olduğunu ve talimatın
Fetullah Gülen kaynaklı olduğunu anladım. Gecikme süresi olarak kastedilen
zaman dilimi içerisinde hem delillerin üretildiği hem de cemaate yakın basın
yayın organları aracılığı ile kamuoyunun hazırlandığını değerlendirdim.”
KCK- Ergenekon bağı için sahte delil
itirafı
“Diyarbakır Terörle Mücadele Müdürü olan
cemaat mensubu Sedat Selim Ay, Diyarbakır’da KCK Türkiye meclisine operasyon
yapmaya başladığında, Diyarbakır İstihbarat Şubesi’nin bu operasyona sıcak
bakmadığını kendisinin de Diyarbakır Kaçakçılık Şubesi’nden destek alarak KCK
Türkiye meclisine ilk operasyon çalışmasını yaptı. Operasyonu başlatacağı
esnada Diyarbakır İstihbarat Şubesi’ndeki cemaatçi müdürlerin kendisine, “Madem
operasyonu yapıyorsun, İstihbarat Daire Başkanlığı’nın Ergenekon’la PKK’yı
irtibatlandıracak bir silah bir kroki ve bombanın hedef adreslere konularak
daha sonra aramalarda bulunup tutanaklara geçirilmesini böylece Ergenekon
yapılanması ile PKK’nın birlikte hareket ettiği ve krokinin de Başbakanımıza (O
dönem Recep Tayyip Erdoğan) suikast içerikli olacağı fikrinin kamuoyuna lanse
edileceği” şeklinde bir telkinde bulunulduğunu fakat kendisinin bunu red
ettiğini söyledi.”
“Kumpasa polis şefinin vicdanı engel
olmuş”
“Daha sonra İstihbarat Dairesi’ne
çağrılarak aynı telkini Daire Başkan Yardımcısı Recep Güven’in de aralarında
bulunduğu cemaatçiler tarafından ısrar edilince kabul etmiş. Krokiyi, silah ve
bombayı alarak karayolu ile Diyarbakır’a gittiğini, operasyon günü uygun
adreslere bu materyallerin konulup tutanaklara da orada bulunmuş gibi
geçirildiğini, fakat vicdani muhasebesinin aşamayarak ilgili adres ve adreslerde
arama yapıp o materyalleri tutanağa geçiren ekiplerle toplantı yapmış. Bu 3
materyalin bu operasyonun ana mantığı ile uyuşmadığından yeni bir tutanak
tutularak bu 3 materyalin çıkartılmasını istemiş. Riskli bir durum olduğundan
kendisine güvenip güvenmediklerini sorduğunda cemaate mensup alt rütbeliler
odayı terk etmiş, sadece 2 polis memuru kalmış ve “Biz size güveniyoruz nasıl
isterseniz o şekilde tutanak tutarız” demiş. Bunun ardından 3 materyali
çıkartarak yeni bir tutanak tutup çalışmalarına vicdani ölçüsünde devam etmiş.
Bu olaydan sonra ise cemaat tarafından hedefe koyulmuş. İstanbul Emniyeti’ne
ataması yapıldığında, Ergenekon vb operasyonların yapıldığı birimlerde
çalışmaması için gayret gösterilmiş. Hüseyin Çapkın’ın kendisini Terörden
Sorumlu Emniyet Müdür Yardımcısı atamasından sonra cemaatçilerin bundan çok
rahatsız olduğunu, bu esnada Taraf Gazetesi’nin kendisi hakkında tecavüzcü ve
işkenceci müdür olarak Türkiye’de az rastlanır bir tavırla 20 gün boyunca haber
yaptığını kendisi bana söyledi.”
Gazeteci Çağdaş Ulus’un gözaltına
alınması
“Bir görüşme esnasındayken Erol Demirhan
bir ara dışarı çıkıp gelerek TEM müdürü Yurt Atayün’e hitaben, “Ağabey şimdi
abiler söyledi, Kandil, Fırat Haber Ajansı aracılığı ile Vatan Gazetesi’nde
çalışan Çağdaş Ulus isimli bir gazeteciden Vatan Caddesi’ndeki Fetullahçı
polislerin isim listesini istemişler. Bu gazetecinin acele tutuklanması
gerekiyor” dedi ve oradan ayrıldılar. Kısa bir süre sonra da adı geçen
gazetecinin terör örgütüne yardım yataklıktan tutuklandığını duydum.”