1 Mayıs 2018 Salı

Avrupada Göçmenler 1 Mayısta alanlaradaydı..!


Proletaryanın Enternasyonalist Mücadele ve Dayanışma Günü 1 Mayıs Berlinde Ve Dusburgda, Nanci,Hollanda da Yerli ve Göçmen Emekçilerin Katılımıyla Yaşatıldı...!
İşçi ve emekçilerin yüzyılı aşkındır ortaya koyduğu mücadele ve kazanımlarının sokaklara çıkarak korunup geliştirildiği gündür 1 Mayıs. Berlin ve Duisburgda Halkın Birliği okurlarının da katıldığı 1 Mayısta; yerli ve göçmen emekçiler krize, faşist ırkçı ayrımcılığa ve işsizliğe karşı alanlara çıktılar.
Emperyalist Kapitalizm emekçilerin alınteri üzerinden sömürü düzenini devam vahşice ettirirken, bir yandan da her krizinin bedelini yine emekçilere ödeten Alman tekelci sermayesi bugün var olan sosyal haklar tırpanlamaya devam etmektedir. Doyumsuz kar hırsı, tüm dünya zenginliklerinin bir avuç insanın elinde toplanması, savaşların getirdiği yıkımlar ve doğası gereği sürekli kriz yaşayan emperyalist kapitalist sistem; geçmişte çokça yapabildiği krizden çıkma teorilerini bile bugün yapamamaktadır. Onların bugünkü çözümü daha fazla talan ve daha fazla sömürüdür. Kapanan fabrikalar, geleceksizleştirilen milyonlar bu sistemin hiçte umurun da değildir.
Biliyoruz ki bir avuç sömürücüye karşı dünyanın geri kalanı emekçilerin ise eşsiz bir gücü var. Yeter ki bu gücün farkına varalım. İşçilerin, emekçilerin ve ezilenlerin safında yer alalım, örgütlü bir güce dönüştürelim. İnsanlığın soykırımdan geçirilmesine, kadınların emekçilerin hergün katledilmesine, doğanın talan edilmesine, tek tipleşmeye, faşist ırkçı politikalara, faşizme ve emeğimizin sömürülmesine karşı örgütlü karşı duralım
Almanya'nın süregelen emperyalist tekelci sermayenin devlet politikasıyla sömürü sisteminin en temel yürütücülerindendir. Yerli ve göçmen emekçileri vahşi sömür altında tutuluyor ve tekelci sermayenin karları katlanıyor. İşçileri fabrika sahiplerinin himayesine sunan, diğer taraftan demokrasi ve özgürlüklerden bahsederken kendi çıkarları uğruna Afrika'dan Ortadoğu'ya; yakın zamanda da diktatör Erdoğan'a Kürt halkına karşı kullanmak üzere düzinelerce Panzer ve silah satan Almanya' devletine karşı mücadeleyi büyütelim konuşma ve sloganlarının atıldığı, enternasyonalist şiarlarının yükseltildiği Berlin 1 Mayıs yürüyüşü coşkuyla sona erdi.
Esle Lebe Der 1 Mai..!
Yaşasın 1 Mayıs..!
Almanya da Halkın Birliği Okurları
Sömürü ve zulme karşı 1 Mayısta Emekçiler Fransa-Nacyde Sokağa Çıktı..!
Her yıl olduğu gibi 2018 1 Mayısında da yerli ve göçmen emekçiler, 1 Mayıs mücadele, birlik, ve dayanışma günü 1 Mayısta kendi bayrakları, pankartları ve sloganlarıyla yürüyüşe katıldılar. Fransa’da Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un tasarruf adı altında yürüttüğü, kamu çalışanlarının sayısını azaltmaya ve haklarını gasp etmeye yönelik kemer sıkma politikaları sınır tanımadan sürüyor.
Macron’un planı kamu sisteminin yeniden yapılandırılmasını, kemer sıkmayı, 2020’ye kadar 120 bin kamu emekçisinin işten atılmasını, emeklilerin aylıklarının düşürülmesini, demiryolu işçilerinin statüsünün değiştirilmesini içeriyor. İşsizliğe, güvencesizliğe ve yoksulluğa mahkum edilmeyi kabul etmeyen emekçiler, kemer sıkma politikalarına son verilene kadar tepkilerini grev ve direnişlerle ortaya koymaya çalışıyorlar.
Macron’un bir yıllık iktidarı döneminde Fransa’da, tüm insan hakları örgütlerinin deyimiyle, “sürekli OHAL”e geçildi. Ardından resmi olarak OHAL kaldırıldı, ancak içerdiği özgürlük kısıtlamaları yasallaştırıldı. Toplu işten atma kolaylaştırıldı, esnek çalışma yaygınlaştırıldı, sendikal temsiliyet altüst edildi. Zenginlere milyarlar dağıtılırken, öğrencinin, emeklinin, memurun, işçinin cebine göz dikildi. Kamu hizmetinin hali vahim, hastane emekçilerinin çalışma koşulları o kadar kötüleşti ki hastanenin kendisi artık hasta oldu. Üniversiteler yeni gelen gençleri kucaklayamaz hale geldi, Macron’un “çözümü” ise üniversite kapılarını emekçi evlatlarının önemli bir kısmına kapatma oldu. Üstelik kendisinden önceki tüm cumhurbaşkanlarından farklı olarak Macron elini çabuk tutma adı altında sürekli kanun hükmünde kararnamelere başvuruyor.
Macron’un içerde yürüttüğü gerici politikalar madalyonun sadece bir yüzü, bunun bir de dış politika yüzü var.
Macron, 2012’den itibaren Fransa’nın Afrika ve Ortadoğu’ya yönelik gerçekleştirdiği tüm emperyalist askeri müdahaleleri desteklemişti. Bir yıllık iktidarı döneminde Fransız ordularının bulunduğu tüm askeri cephelerin en ileri savunuculuğunu yaptı ve birkaç hafta önce de ilk askeri müdahale emrini verdi. Fransız savaş uçakları, ABD ve İngiliz savaş uçaklarıyla birlikte Suriye’yi bombaladı. Gerekçe hep aynı: “Esad katili halka karşı kimyasal silahlar” kullandı. 2013 yaz aylarında da Fransa, ABD ile birlikte aynı gerekçeyle bombalama teşebbüsünde bulunmuş, fakat dönemin ABD Başkanı Obama’nın geri adım atmasıyla planlar ortada kalmıştı. Bu sefer Macron, Hollande’ın yapamadığını, yakın “dostu” Donald Trump’la birlikte yapabildi.
Fakat Suriye üzerinden başta ABD ve Rusya olmak üzere emperyalistler arasında bir dalaşın olduğu, halkların bundan hiçbir çıkarının olmadığı bugün açısından çok daha net görülüyor. Fransa da bölge haklarının çıkarlarını değil, kendi gerici hegemonyasını savunuyor. Trump ile Macron’un “İran nükleer anlaşmasını” tekrar masaya yatırmak ve yeni bir plan için harekete geçtiklerinin ilan edilmesi de bunun ifadesinden başka bir şey değil.
2018 1 Mayıs da Fransa da öne çıkan, Macron hükümetinin emekçilere işsizliği, yoksulluğu, ve savaşı dayatan politikalarına karşı mücadele etme kararlılığıydı. Yerli ve göçmen emekçiler işsizlik, güvencesiz çalışma ve sosyal haklarının gasp edilmesine geçit vermeyeceklerini dillendirerek, 1 Mayısın direnişçi ruhuyla tekelci sermayenin saldırılarını geri püskürtmek için örgütlenip mücadele etmenin aciliyetine vurgu yapıldı.
Yaşasın 1 Mayıs Biji Yek Gulan..!
Fransa-Nancy Halkın Birliği Okurları
Hollanda 1 Mayıs
Hollandanın değişik kentlerinde 1 Mayıs kutlamaları yapıldı...! Başta Amsterdam olmak üzere, Rotterdam, Tilburg, Nijmegen vb . gibi kentlerde 1 Mayısta emekçiler sokağa çıktı.
Emekçilerin çalışma ve yaşama koşullarının giderek kötüleştiği yani emperyalist tekeller için herşey güllük gülistanlık olduğu Hollanda da, işçi ve emekçiler açısından ülke genelinde yoksulluğun, güvencesiz ve düşük ücretli işlerin arttığı görülmektedir. Hollanda’da çalışanların yüzde 20’si düşük ücretli ve güvencesiz işlerde çalışmaktadır. Gençler açısından durum daha da vahimdir. Çalışan gençlerin yüzde 50’si güvencesiz işlerde çalışmaktadır. 1 milyondan fazla insan yoksulluk sınırının altında yaşamlarını idame etmek zorundadır. Bunların önemli bir kesimi çalıştığı halde yoksulluk içinde yaşamaktadır. Hollanda’nın tablosu özetle bu şekildedir.
İşçi ve emekçiler tam gün ve yarı zamanlı çalışanlar, kadrolu ve kiralık/taşeron işçiler, normal ve düşük ücretliler gibi kapitalist üretim biçimlerine dayalı nesnel bir bölünmüşlükle karşı karşıyalar. Sermaye örgütleri, bu bölünmüşlüğü sürdürdükleri aldatıcı politikalarla derinleştirmeye, yerli ve göçmen emekçileri karşı karşıya getirmeye ve tek bir sınıf olarak hareket etmelerini engellemeye çalışmaktalar.
Hollanda hükümeti, çeşitli ulus ve ulusal azınlıklardan emekçiler arasında birliğin önüne geçmek için ayırımcı politikalara devam ediliyor. Mülteciler, İslam kökenli göçmenler üzerinden önyargılar körüklenerek, faşist ırkçılığın gelişmesine zemin hazırlanıyor. Yarım asırdan fazla bu ülkede yaşamamıza ve çalışmamıza karşın hala yerli emekçilerle eşit haklara sahip olmamamızın nedeni de sermayenin egemenliğinin korunması içindir.
Sermaye ve hükümetinin çalışma ve yaşam koşullarının kötüleşmesine neden olan saldırılarını geri püskürtmek, insanca çalışma ve yaşam koşulları için örgütlü mücadele etmek gerekiyor. Güvencesiz ve düşük ücretli işlerin kaldırılması; eşit işe eşit ücret uygulamasına geçilmesi mücadele edilmeden sağlanamaz. İşte bu yıl 1 mayıs güvencesiz çalışmaya,ayrımcılığa ve vahşi sömürüye karşı kapitalizm öldürür yşasın 1 mayıs şiarıyla sokaklara çıktılar.
Hollanda Halkın Birliği okurları