
9 Mayıs Zafer Günü’nün yıl dönümlerinde
Rusya’daki törenler yıllar içerisinde coşkusundan pek bir şey kaybetmedi.
Milyonların sokağa döküldüğü etkinlikler, savaşta kaybedilenlerin çocuklarının
ve torunlarının katıldığı devasa “Ölümsüzler Taburu” kortejleri, kent
merkezinde Kızıl Ordu Korosu’nun zafer şarkılarının yankılanması… Orak çekiçli
bayrakların Moskova ve birçok kent merkezinde görkemli şekilde dalgalanması
dünyanın ilgi odağında.
Bu yılın 9 Mayıs’ındaki törenlerde de
Kızıl Meydan’da askeri geçit töreni düzenlendi. Komünizm simgeleri askeri
araçların tepesinde ve binalara giydirilen devasa pankartlarda göz önündeydi.
ÖLÜMSÜZ ALAY YÜRÜYÜŞÜ
Sovyetler Birliği’nin Nazi Almanyası’nı
yenilgiye uğratmasının 73. yıldönümü vesilesiyle Nazilere karşı savaşta ölenler
anısına “Ölümsüz Alay” yürüyüşü düzenlendi.
İlk kez 2012’de Rusya’nın Tomsk kentinde
düzenlenen ve daha sonra ülke geneline ve dünyaya yayılan yürüyüş sırasında
katılımcılar, zafer ve savaş temalı şarkılar söylediler.
Zafer Günü nedeniyle Moskova'daki törene
12.500 asker katıldı. Rus ordusunun envanterindeki bazı yeni askeri araçlar ilk
kez sergilendi. Zafer Günü kutlamalarının “askeri” boyutu öyle yoğundu ki,
etkinliği haberleştiren ajanslar bu günün tarihi anlamından önce Rus ordusunun
“meydan okuyuşunu” öne çıkarttılar.
Moskova’nın tercihinin aksi yönde
olduğunu düşünmek için de hiçbir neden yok. Bir süredir dünyanın “tek kutuplu
olmaktan çıktığı” düşüncesini işleyen Rusya, askeri alanda ABD ve Batı
dünyasına meydan okuma girişimlerine hız vermiş durumda.
NETANYAHU’YLA BİRLİKTE KATILDILAR
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin,
yaptığı konuşmada “Savaş tehdidinin ciddiyetinin, barışın ise ne kadar kırılgan
olduğunun farkındayız” dedi.
Putin’in konukları arasında, İsrail Başbakanı
Benyamin Netanyahu da vardı. Ortadoğu’da savaşın merkez üslerinden biri
konumundaki Filistin coğrafyasına yönelik saldırganlığın sembollerinden
Netanyahu’nun, komünizmin dünyaya bıraktığı izlerden birisinin yıl dönümünde
boy göstermesi de tepkilere neden oldu
KREMLİN EKİM DEVRİMİ’Nİ ‘UNUTMUŞTU’
Öte yandan, son 1 yıllık dönemde Rus
devletinin tarihi anmalara verdiği önem tartışmalara konu oldu. Bunun nedeni,
20. Yüzyıl’ın en önemli dönemeci sayılan Ekim Devrimi’nin yıl dönümünde,
Kremlin’in kutlama yapmaktan kaçınması ve tartışmalar üzerine göstermelik bazı
buluşmalarla yetinilmesi.
Bunun yerine Rus yönetimi, kendisine
yakın olmakla eleştirilen Rusya Federasyonu Komünist Partisi’nin (RFKP) bazı
etkinliklerine zımni destek sundu. Geçtiğimiz yıl 8 Kasım’da Moskova’nın
merkezi bir bulvarında, dünyadan katılımcıların bir araya geldiği Ekim Devrimi
yürüyüşü gerçekleşti. RFKP’nin devreye girmesi sayesinde Kremlin hem bu tarihi
günün “anavatanı” olmasının gerektirdiği bazı adımları atmış oldu, hem de kapitalizm
doğrultusundaki tercihleriyle çelişecek ölçüde Ekim Devrimi övgüsü yapmaktan
kurtuldu.
KREMLİN 9 MAYIS’A NEDEN ÖNEM VERİYOR?
9 Mayıs Zafer Günü’ne verilen önemse, bu
günün Ekim Devrimi’nin yıl dönümüne kıyasla “Güçlü Rusya” imajına daha uygun
bir mesaj içermesi. İkinci Dünya Savaşı’nda Nazileri dize getiren ve Avrupa’nın
burçlarına bayrağını diken SSCB’nin mirası, bugün “iki kutuplu dünya” imajını
vitrine süren Rusya için sosyalist devrimden daha işlevli görülüyor. Bu nedenle
Putin’in Stalin karşıtı tezlere bile bir yerden sonra prim vermediği
söylenebilir: Bugünkü güç gösterisine katkıda bulunacak bütün imajların
kullanımı Rus yönetimi tarafından “mübah” görülüyor.
Rusya’da düzenin komünizm simgelerini
kullanımı konusunda artık geniş bir kesimin hemfikir olduğu “mekanizma”, Ekim
Devrimi’nin yıl dönümü ve 9 Mayıs törenleri karşılaştırmasında daha da görünür
hale geldi: Orak çekiçli bayraklar, komünizmi simgeleyen motifler ve Kızıl
Ordu’yu hatırlatan askeri geçitler, “Büyük Rusya” imajını vurgulayacak bir güç
gösterisi için sahaya sürülüyor.
Komünistlerin Kızıl Meydan’da dalgalanan
bayraklardan heyecan duymaları için henüz hiçbir nedeni yok. “İki kutuplu
dünya” hatırlatmasında da eksik olan bir şey var: Kapitalist dünyanın
yörüngesindeki iki taraf, çeşitli coğrafyalarda askeri çatışma riski yaşayacak
kadar burun buruna gelseler de, emekçi sınıfların çıkarlarına karşıtlık söz
konusu olduğunda yan yana bulunuyorlar.