FAŞİST BASKI TERÖR VE ZİNDAN TEHDİTİNİ PÜSKÜRTMEK İÇİN DİRENELİM..!
Erdoğan-Bahçeli arasında yapılan faşizmi pekiştirme görüşmesinin ardından devrimci-demokrat ve Kürt özgürlük hareketine yönelik kapsamlı polis operasyonu başlatıldı. Başta Eşbaşkanlar olmak üzere 11 milletvekili yaka paça kapılar kırılarak gözaltına alındı. Saray başkanlık yolunda en büyük engel gördüğü HDP'yi tasfiye etmek ve muhalefetin sesini boğmak için , MHP payandasıyla faşist Milliyetçi Cephe(MC) ittifakını devreye soktu. Art arda yapılan operasyonlar,gözaltı ve tutuklama terörü Saray’ın komutasındaki faşist çeteler her gün demokrasi ve özgürlükler mücadelesi verenlere sınır tanımaz ve kendi yasalarını bile boşa çıkaran yeni bir faşist saldırı başlattı. Cumhuriyet gazetesi, teori ve kültür dergileri, yerel gazeteler, TV ve radyolar, haber siteleri, kayyım atanan belediyeleri HDP vekillerinin gözaltına alınması SS hücum tugayları gibi saldıran faşist çetelerin işgaline maruz kalıyor, yazarlar, belediye başkanları,vekiller tutuklanıyor, muhalif basın ve yayın organlarının araçlarına, malzemelerine el konuluyor.
Öyle anlaşılıyor ki, “fiili başkan’lığını ilan eden Erdoğan'a dikensiz bir gül bahçesi hediye etmek gerekiyor. Bunun yolu tüm devrimci-demokrat muhalif sesleri kesmekten, ülkeyi faşist kuşatma altında tutmaktan geçiyor. Dışarıdaki yeni Osmanlı hayyalleriyle savaş kışkırtıcılığı ve askeri harekatların tozu dumanı arasında içeride de demokrasi ve özgürlükler mücadelesine karşı yaygın bir operasyon yürütülüyor. 15 Temmuz darbe girişimini gerekçe yapan Erdoğan önderliğindeki AKP iktidarı içinden çıkılamaz duruma getirilen iç ve dış sorunlar biriktikçe ve yığıldıkça bu faşist baskı ve saldırılar yaygınlaşıyor ve şiddetleniyor.
Saray, ve Onun emir eri AKP hükümeti ve onları destekleyen sermaye çevreleri biriken bu iç ve dış sorunları,faşist iktidarı pekiştirmek için daha çok faşizme baş vurarak,yasakları yaygınlaştırarak, polis operasyonları temelinde çözmeye çalışıyor. Bu yönde atılacak her adımı kendi faşist iktidarlarını sarsacak bir gelişme olarak görüyorlar ve öyle değerlendiriyorlar. Sarayın önderliğindeki AKP faşizmi, Haziran seçimlerinde HDP ittifakı karşısında yaşadıkları kabusu unutmuyorlar, intikam almak,devletin yeni inşasında engel gördükleri devrimci-demokratik güçleri ve HDP'yi tasfiye etmek için, gerginlik ve faşist şiddet ortamından beslenmeyi, bu ortamı sürdürmeyi çıkarları için hayati sayıyorlar. Ama muhaliflere savurdukları her suçlama da onların faşist şiddeti ve terörü körükledikleri üzerine inşa ediliyor.
Dahası faşist şiddetten ve terörden beslenenler, halkı faşist Tük şovenizm ve milliyetçi duygularla zehirleyerek peşlerine takmayı bugün çıkarlarını uygun görseler de, bu politikanın iki yanı keskin bir kılıç olduğunu unutmamalıdırlar. Bunlar halkın olup biteni sağduyu ile değerlendirebileceği bir anın gelmeyeceğini ve susku kumpasının süreceğini sanıyorlar.
Neki faşizm yanılıyor! Halk hem olup biteni değerlendirebilecek, hem de gerçek çıkarlarına ters düşen, kendi özlem ve taleplerine yanıt vermeyen bu gidişi tersine mutlaka tersine çevirebilecek yeteneği gösterebilir. Elbette bunun için olayların ve gelişmelerin yıkıcı ve çarpıcı bazı sonuçlarının yaşanması gerekir ve gidişatta o yöne doğrudur.
AKP hükümetide bu durumun farkındadır. O kadar farkındadır ki Başbakan Yıldırım ekonominin mevcut durumunu dikkate alarak şu çağrıyı yapmaktadır: “ Yabancı mevhumu Türkiye’deki yatırım yapanlar için geçersizdir.Onlara verilen teşvikler ısmarlama elbise gibidir vb.” Ağızlarını her açışta yabancıların ülkenin zararına çalıştıklarını, ülkeyi bölmeye uğraştıklarını söyleyenler, ülkeyi daha fazla yabancı sermayenin sömürüsüne açmayı, onlara geniş vurgun alanları açmayı temel ve baş görevleri saymaktadırlar. Ama halka da sınırsız bir demagoji ve yalanla hitap etmektedirler.
Ancak bilinmesi gerekiyor ki, ne HDP vekillerinin gözaltına alınması, ne idamların geri getirilmesi için gösterilen faşizmi pekiştirme çabaları, ne basın ve yayın organlarının sesinin kesilmesi, ne demokrat ilerici yazarların ve çizerlerin gözaltına alınması, ne de belediyelere atanan kayyumlar ne muhaliflerin işten atılması, ne gözaltı ve tutuklama terörü ülkede demokrasi ve özgürlükler için mücadele veren devrimci-demokrat ve ilerici güçleri susturamayacak, yıldıramayacak, sindiremeyecektir.
Ülkeyi AKP-MHP faşist ittifakıyla yönetmeye çalışanlar, dönüp bir kez daha tarihe bakmalıdırlar. Bu kirli kanlı katmerli faşist yolun çıkmaz sokak olduğu 1990'lı yıllarda denenmemiş görülmüş bir yoldur. Onun içindir ki halkın demokrasi ve özgürlükler istemlerine faşist darbe ve zulüm kusanların serüveni hep tarihin çöplüğü olmuştur. Faşizmin baskı ve zulmünü püskürtmek için safları sıklaştırıp HDP'ye sahip çıkıp birleşik direnişi büyütelim.
Faşizmi Kuşatmayı Yarmak İçin Örgütlenelim Birleşim Direnelim..!
HDP Halktır Halkın İradesi Sahip çıkalım..!
Yaşasın Halkaların Eşitliği Özgürlüğü Ve Kardeşliği..!
4-Kasım-2016
Halkın Birliği